iş güvenliği

Temmuzda 182 işçiyi iş cinayetinde kaybettik
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi İSİG, Temmuz 2023 ayına ait iş cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre, 2023 yılının ilk yedi ayında (Ocak’ta 116, Şubat’ta 195, Mart’ta 130, Nisan’da 123, Mayıs’ta 146, Haziran’da 159 ve Temmuz’da 182 olmak üzere) en az 1051 işçi hayatını kaybetti... İşkollarına göre iş cinayetleri Tarım, Orman işkolunda 56 emekçi (22 işçi ve 34 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 28 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 21 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 16 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 10 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 9 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 1 işçi hayatını kaybetti… Nedenlerine göre iş cinayetleri Trafik, Servis Kazası nedeniyle 52 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 35 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 22 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 17 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 16 işçi; Şiddet nedeniyle 11 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 9 işçi; İntihar nedeniyle 6 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 5 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 6 işçi hayatını kaybetti… Yaş gruplarına göre iş cinayetleri 14 yaş ve altı 6 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 38 işçi, 30-49 yaş arası 63 işçi, 50-64 yaş arası 47 işçi, 65 yaş ve üstü 15 işçi, yaşını bilmediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti… Bölgelere göre iş cinayetleri 15 ölüm İstanbul’da; 10 ölüm Afyon’da; 8 ölüm Antalya’da; 7’şer ölüm İzmir, Kocaeli ve Muğla’da; 6’şar ölüm Balıkesir, Manisa ve Samsun’da; 5’er ölüm Ankara, Aydın, Batman, Burdur, Bursa, Denizli ve Mardin’de; 4’er ölüm Çorum, Düzce, Edirne ve Kastamonu’da; 3’er ölüm Erzurum, Isparta, Kahramanmaraş, Karaman, Konya, Sivas ve Trabzon’da; 2’şer ölüm Adana, Ağrı, Çanakkale, Erzincan, Kütahya, Osmaniye ve Irak’ta; 1’er ölüm Aksaray, Ardahan, Bingöl, Bolu, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Giresun, Hatay, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Malatya, Ordu, Sakarya, Sinop, Şanlıurfa, Tokat, Uşak, Van, Zonguldak ve Yunanistan’da meydana geldi…
Yargıtay’dan kovulan iş güvenliği uzmanı kararı
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, çalıştığı işyerinde tespit ettiği hayati eksikleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bildirdiği için kovulan iş güvenliği uzmanına bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti. Çalıştığı inşaat firmasında yaşanılan aksaklıkları rapor eden İş Güvenlik Uzmanı, işyeri sahipleriyle yaptığı görüşmelerde mesafe alamayınca hayati derecedeki aksaklıkları rapor halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bildirdi. Bunu duyan işveren, uzmanı işten attı. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan iş güvenliği uzmanı, çalışması esnasında davalı işverenleri bazı eksiklikler nedeniyle uyardığını ve engellemeye çalıştığını, bunun üzerine savunması alınmaksızın 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 8. maddesine aykırı davranılarak iş sözleşmesine son verildiğini ileri sürerek, tazminat alacağının tahsilini istedi. Davalı şirket iddiaları reddetti. Davacının B sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak çalıştığını, işinin gereğini yapmadığı için 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 9, 10 ve 11. maddeleri gereğince iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak, davanın reddini istedi. Mahkeme; davacı tarafından düzenlenen iş güvenliğine ilişkin raporların işveren tarafından onaylanmaması üzerine davacının durumu Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne bildirdiği, taraflar arasında bu raporlar sebebiyle ihtilaf çıktığı, bu nedenle davacının iş sözleşmesinin sona erdirildiği, yasal düzenleme gereği işveren hakkında bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere tazminata hükmetmek gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verdi. Yargıtay devreye girdi Davalı kararı istinaf etti. Bölge Adliye Mahkemesi davanın reddine hükmetti. Davacı uzman kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Yargıtay kararında; iş güvenliği uzmanı olarak çalışan davacının iş sağlığı ve güvenliği konusunda 4 ayrı tarihte bir kısım eksiklikler tespit ettiği, buna ilişkin tutulan tutanakların bazılarında davalı işverenlerin de imzasının bulunduğuna dikkat çekildi. Davacının söz konusu eksiklikleri ve iş sahasında ölüm tehlikesi bulunduğunu davalılara ayrıca bildirdiği, davalılar tarafından gerekli önlemlerin alınmaması üzerine davacının elektronik posta yoluyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’na bildirimde bulunarak işyerinde denetim yapılmasını istediği hatırlatıldı. İş Teftiş Grup Başkanlığı tarafından yerinde yapılan inceleme sonucunda inceleme raporunun düzenlendiği dile getirildi. Kararın gerekçesi Teftişe konu şikayette belirtilen ve hayati tehlike oluşturan 7 adet hayati noksanlığın teftiş sırasında giderildiğinin inceleme raporunda yer aldığı kaydedildi. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Davacının iş sözleşmesinin ihbar tazminatı ödenmek suretiyle davalılar tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, davacının iş güvenliği uzmanı olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 8. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde işyerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hayati tehlike arz eden ve acil durdurmayı gerektiren eksiklik ve aksaklıkları yazılı olarak davalı işverenler ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetkili birimine bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu bildirimden dolayı davalılar tarafından davacının iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmış olup, bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere davacının tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” Kaynak: Meslek Hastalığı / https://www.meslekhastaligi.net/
Dokuz ayda 1359 iş cinayeti
Eylül’de 157, 2022 yılının ilk dokuz ayında (273 günde) en az 1359 işçi hayatını kaybetti İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) 2022 yılınını ilk dokuzx ayına ait iş cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre 2022 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle: Ocak ayında 120, Şubat ayında 109, Mart ayında 122, Nisan ayında 129, Mayıs ayında 176, Haziran ayında 189, Temmuz ayında 171, Ağustos ayında 186 ve Eylül ayında 157 işçi hayatını kaybetti... 2022 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 1173 ücretli (işçi ve memur) ve 186 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor… 2022 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 39’u (yüzde 2,86) sendikalı işçi, 1320’si ise (yüzde 97,14) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, belediye, kimya, sağlık, madencilik, enerji, taşımacılık, tarım, iletişim, eğitim ve güvenlik işkollarında çalışıyordu. İşkollarına göre Tarım, Orman işkolunda 275 emekçi (141 işçi ve 134 çiftçi); İnşaat, Yol işkolunda 269 işçi; Taşımacılık işkolunda 163 işçi; Metal işkolunda 79 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 76 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 74 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 57 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 55 işçi; Madencilik işkolunda 53 işçi; Enerji işkolunda 41 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 35 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 27 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 27 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 25 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 18 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 14 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 14 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 45 işçi hayatını kaybetti… Nedenlerine göre Trafik, Servis Kazası nedeniyle 306 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 266 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 205 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 148 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 72 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 63 işçi; İntihar nedeniyle 56 işçi; Şiddet nedeniyle 55 işçi; Covid-19 nedeniyle 45 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 38 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 18 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 11 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 76 işçi hayatını kaybetti… Cinsiyete göre 86 kadın işçi ve 1273 erkek işçi hayatını kaybetti… Yaş gruplarına göre 14 yaş ve altı 21 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 31 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 212 işçi, 28-50 yaş arası 659 işçi, 51-64 yaş arası 280 işçi, 65 yaş ve üstü 80 işçi, Yaşını bilmediğimiz 76 işçi hayatını kaybetti… Mülteci/göçmen işçi ölümleri 2022 yılının ilk dokuz ayında 75 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 33 işçi Suriyeli; 16 işçi Afganistanlı; 6 işçi Türkmenistanlı, 4 işçi Özbekistanlı; 3’er işçi İranlı ve Rusyalı; 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Nijeryalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı... Bölgelere göre 2022 yılının ilk dokuz ayında Türkiye’nin 78 şehrinde ve yurtdışında on dokuz ülkede iş cinayeti gerçekleştiğini tespit ettik: 187 ölüm İstanbul’da; 60 ölüm İzmir’de; 44 ölüm Muğla’da; 43’er ölüm Antalya ve Bursa’da; 41’er ölüm Denizli ve Gaziantep’te; 40’ar ölüm Kocaeli ve Mersin’de; 37’şer ölüm Konya ve Samsun’da; 35 ölüm Manisa’da; 32 ölüm Ankara’da; 31’er ölüm Aydın ve Kayseri’de; 30 ölüm Şanlıurfa’da; 25 ölüm Balıkesir’de; 22 ölüm Adana’da; 21’er ölüm Sakarya ve Zonguldak’ta; 17’şer ölüm Hatay ve Sivas’ta; 16’şar ölüm Çanakkale, Diyarbakır, Kahramanmaraş ve Malatya’da; 15’er ölüm Kütahya ve Ordu’da; 14’er ölüm Tekirdağ ve Trabzon’da; 13’er ölüm Kastamonu ve Mardin’de; 12 ölüm Adıyaman’da; 11’er ölüm Bolu, Düzce ve Erzurum’da; 10’ar ölüm Rize ve Şırnak’ta; 9’ar ölüm Afyon, Batman, Uşak, Van ve Yalova’da; 8’er ölüm Eskişehir ve Karabük’te; 7’şer ölüm Ağrı, Bilecik, Burdur, Çankırı, Çorum, Kırıkkale, Siirt ve Tokat’ta; 6’şar ölüm Aksaray, Artvin, Elazığ, Isparta, Karaman, Kırşehir, Osmaniye ve Sinop’ta; 5’er ölüm Bartın, Edirne, Giresun ve Kars’ta; 4’er ölüm Hakkari, Iğdır, Kırklareli, Kilis, Nevşehir ve Niğde’de; 2’şer ölüm Amasya, Ardahan, Bayburt, Bingöl, Muş ve Yozgat’ta; 1 ölüm Gümüşhane’de; 29 ölüm Yurdışında (6 Irak, 3 Kuzey Kıbrıs; 2’şer İsrail, Mısır, Rusya; 1’er Azerbaycan, Bosna Hersek, Brezilya, Çin, Dominik, Kuveyt, Libya, Makedonya, Malta, Özbekistan, S.Arabistan, Tunus, Yunanistan, Yurtdışı) meydana geldi...
İş cinayetleri durmuyor
Ağustos’ta 186, 2022 yılının ilk sekiz ayında (243 günde) en az 1202 işçi hayatını kaybetti İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi iş cinayetleri Ağustos 2022 raporunu açıkladı. Rapora göre 2022 yılının ilk sekiz ayında en az 1202 işçi hayatını kaybetti... 2022 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı ise şöyle: Ocak ayında 120, Şubat ayında 109, Mart ayında 122, Nisan ayında 129, Mayıs ayında 176, Haziran ayında 189, Temmuz ayında 171 ve Ağustos ayında 186 işçi hayatını kaybetti... 2022 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımı ise şöyle: 1029 ücretli (işçi ve memur) ve 173 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor… 2022 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 36’sı (yüzde 2,99) sendikalı işçi, 1166’sı ise (yüzde 97,01) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, kimya, belediye, sağlık, madencilik, enerji, taşımacılık, iletişim, eğitim ve güvenlik işkollarında çalışıyordu. İşkollarına göre dağılım Tarım, Orman işkolunda 244 emekçi (120 işçi ve 124 çiftçi); İnşaat, Yol işkolunda 225 işçi; Taşımacılık işkolunda 147 işçi; Metal işkolunda 74 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 70 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 64 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 53 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 52 işçi; Madencilik işkolunda 48 işçi; Enerji işkolunda 37 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 28 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 26 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 26 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 22 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 15 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 11 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 10 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 38 işçi hayatını kaybetti… Nedenlerine göre dağılım Trafik, Servis Kazası nedeniyle 275 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 223 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 177 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 131 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 64 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 58 işçi; İntihar nedeniyle 55 işçi; Şiddet nedeniyle 48 işçi; Covid-19 nedeniyle 45 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 36 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 17 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 9 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 64 işçi hayatını kaybetti… Cinsiyetlere göre dağılım 80 kadın işçi ve 1122 erkek işçi hayatını kaybetti… Yaş gruplarına göre dağılım 14 yaş ve altı 18 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 30 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 182 işçi, 28-50 yaş arası 585 işçi, 51-64 yaş arası 249 işçi, 65 yaş ve üstü 74 işçi, Yaşını bilmediğimiz 64 işçi hayatını kaybetti… 67 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti Bu işçilerin geldikleri ülkeler şöyle: 27 işçi Suriyeli; 16 işçi Afganistanlı; 6 işçi Türkmenistanlı, 4 işçi Özbekistanlı; 3 işçi İranlı; 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Rusyalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı... Bölgelere göre dağılım Türkiye’nin 77 şehrinde ve yurtdışında on dokuz ülkede iş cinayeti gerçekleşti. 167 ölüm İstanbul’da; 51 ölüm İzmir’de; 41 ölüm Muğla’da; 40 ölüm Antalya’da; 38 ölüm Mersin’de; 36 ölüm Bursa’da; 35’er ölüm Denizli, Kocaeli, Konya ve Samsun’da; 34 ölüm Gaziantep’te; 31 ölüm Manisa’da; 29’ar ölüm Ankara ve Kayseri’de; 28 ölüm Aydın’da; 24 ölüm Şanlıurfa’da; 21 ölüm Balıkesir’de; 20 ölüm Adana’da; 19 ölüm Sakarya’da; 18 ölüm Zonguldak’ta; 15 ölüm Hatay’da; 14’er ölüm Çanakkale, Kütahya, Sivas ve Trabzon’da; 13’er ölüm Diyarbakır, Kahramanmaraş ve Malatya’da; 12’şer ölüm Ordu ve Tekirdağ’da; 11’er ölüm Adıyaman, Düzce ve Mardin’de; 10 ölüm Rize’de; 9’ar ölüm Afyon, Erzurum, Kastamonu, Şırnak ve Yalova’da; 8’er ölüm Batman, Bolu, Eskişehir, Karabük ve Uşak’ta; 7’şer ölüm Ağrı, Bilecik, Kırıkkale, Siirt ve Tokat’ta; 6’şar ölüm Artvin, Çorum, Elazığ, Karaman, Kırşehir ve Osmaniye’de; 5’er ölüm Burdur, Çankırı, Edirne, Sinop ve Van’da; 4’er ölüm Aksaray, Bartın, Giresun, Hakkari, Isparta, Kars, Kırklareli, Nevşehir ve Niğde’de; 3’er ölüm Iğdır ve Kilis’te; 2’şer ölüm Ardahan, Bingöl ve Muş’ta; 1’er ölüm Amasya, Bayburt ve Yozgat’ta; 27 ölüm Yurdışında (6 Irak, 3 Kuzey Kıbrıs; 2’şer İsrail, Rusya; 1’er Azerbaycan, Bosna Hersek, Brezilya, Çin, Dominik, Kuveyt, Libya, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, S.Arabistan, Tunus, Yurtdışı) meydana geldi...
Yedi ayda 1014 iş cinayeti
Temmuz’da 169, 2022 yılının ilk yedi ayında (212 günde) en az 1014 işçi hayatını kaybetti İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) temmuz ayı ‘İş Cinayetleri Raporu’na göre, geçen ay 169 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Yılın ilk yedi ayında hayatını kaybeden işçi sayısı 1014’e yükseldi. En çok ölüm mevsimlik tarım işçilerin yoğunlukta olduğu tarım ve orman iş kolunda yaşanırken; inşaat iş kolu ikinci sırada yer aldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), temmuz ayı ‘İş Cinayetleri Raporu’nu yayınladı. Rapora göre; Temmuz 2022’de iş cinayetlerinde 169 emekçi yaşamını yitirdi ve yılın ilk yedi ayında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren emekçi sayısı 1014’e yükseldi. Rapordan başlıklar 1- Temmuz ayında tarım, orman işkolunda 55 iş cinayeti meydana geldi. Böylece bu yıl işkolundaki ölümler 199’a ulaştı. Özellikle mevsimlik tarım işçilerinin çalıştıkları bölgelere ya da tarlaya yolculuğu sırasında uygun olmayan ulaşım araçlarının kullanılması, eskiyen traktörler, işçilerin barınma-dinlenme-temizlik alanlarının yetersizliği, son dönemde kene ısırmaları vb. ölümlerin temel nedenlerini oluşturuyor. 2- İnşaatlardaki ölümler de devam ediyor. Temmuz ayında 28, bu yıl ise şu ana kadar 192 inşaat işçisi arkadaşımızı kaybettik. (Ki bu sayıya yapı işlerinde çalışan ancak ana işverenden dolayı başka işkollarına kaydettiğimiz ölümler dahil değil). Dış cephe iskele, çatı, asansör boşluğu vb. yüksekten düşmeler ölümlerin yarıdan fazlasını oluştururken diğer iki temel neden ise ezilme/göçük ile elektrik çarpmaları. 3- En çok işçi ölümünün meydana geldiği üçüncü işkolu ise taşımacılık. Yoğun çalışma, mobbing, uzun çalışma saatleri, uygun olmayan yollar ve araçlar, beslenme ve uyku düzensizliği vb. sorunlar iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Ölümlerin yüzde 75’ini trafik kazaları oluştururken diğer önemli bir neden ise çalışma koşullarına bağlı kalp krizleri. 4- Konaklama işkoluna ise ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Türkiye’de turizm sezonunun açılması ile birlikte işçilerin uzun çalışma, düşük ücret vb. sorunlar dolayısıyla oluşan sağlık sorunları önemli bir gerçeklik. Diğer yandan ana işverenlerden dolayı moto kurye ölümlerini de bu işkoluna kaydediyoruz. Şu ana kadar en az 18 moto kurye ölümünü kayıt altına aldık. 5- Sanayi işkollarına baktığımızda (taşımacılığa ayrıca değinmiştik) ölümlerin yüzde 25’i metal, madencilik, enerji, tersane/gemi, kimya, tekstil... işkollarında meydana geldi. Özellikle sendikasızlaştırmanın sonuçlarının ortaya çıktığı ve genç işçi ölümlerinin yoğunlaştığını gözlemliyoruz. 6- Temmuz ayı ile birlikte okulların kapanması ve çocukların özellikle tarım işkolunda çalışmaya başlamasıyla (ücretsiz aile emeği ve mevsimlik işçilik) birlikte çalışan çocuk ölümlerinin artışına tanık oluyoruz. İlk altı ayda çalışırken ölen çocuk sayısı 24 iken sadece Temmuz ayında bu sayı 15. Ölen çocukların 1/3’ü de 14 yaş ve altında. 7- İlk yedi ayda 55 mülteci/göçmen işçi ölümü kayıt altına alabildik. Tabi göçmen iş cinayetlerini tespit edebilmek bir hayli güç. Örneğin geçen hafta AA’da çıkan bir haberde “İstanbul Esenyurt'ta çalıştığı tekstil atölyesinde kumaş sıkıştırma makinesine kolunu kaptıran yabancı uyruklu işçi hayatını kaybetti” haberi yer aldı. Haberde yer verilen “yabancı uyruklu” ifadesi ayrı bir tartışma konusu, mülteci/göçmen işçiler konulu bir rapor çıkarınca bu konuya yer vereceğiz. Ancak yaptığımız araştırmalar sonucu ölen işçiye dair sadece Afrikalı olduğu bilgisine ulaşabildik. İstanbul’da iş cinayetinde ölen işçiye dair ulaşabildiğimiz bilgi bu ise durumu siz düşünün! Aylara göre 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle: Ocak ayında 120, Şubat ayında 109, Mart ayında 122, Nisan ayında 129, Mayıs ayında 176, Haziran ayında 189 ve Temmuz ayında 169 işçi hayatını kaybetti.. 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 867 ücretli (işçi ve memur) ve 147 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor… İşkollarına göre 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: Tarım, Orman işkolunda 199 emekçi (97 işçi ve 102 çiftçi); İnşaat, Yol işkolunda 192 işçi; Taşımacılık işkolunda 124 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 65 emekçi; Metal işkolunda 62 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 52 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 46 işçi; Madencilik işkolunda 42 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 40 işçi; Enerji işkolunda 35 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 26 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 23 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 21 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 19 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 12 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 10 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 8 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 5 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 2 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 30 işçi hayatını kaybetti… Nedenlerine göre 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 220 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 189 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 152 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 112 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 50 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 49 işçi; İntihar nedeniyle 49 işçi; Covid-19 nedeniyle 42 işçi; Şiddet nedeniyle 41 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 33 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 15 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 8 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 54 işçi hayatını kaybetti… Cinsiyete göre 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 68 kadın işçi ve 946 erkek işçi hayatını kaybetti… Yaş gruplarına göre 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 14 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 25 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 148 işçi, 28-50 yaş arası 483 işçi, 51-64 yaş arası 217 işçi, 65 yaş ve üstü 69 işçi, Yaşını bilmediğimiz 58 işçi hayatını kaybetti… Mülteci/göçmen işçiler 2022 yılının ilk yedi ayında 55 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 24 işçi Suriyeli; 12 işçi Afganistanlı; 4 işçi Özbekistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Türkmenistanlı, 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Rusyalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı... Örgütlenme durumu 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 27’si (yüzde 2,66) sendikalı işçi, 987’si ise (yüzde 97,34) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, kimya, madencilik, sağlık, belediye, iletişim, enerji, taşımacılık ve güvenlik işkollarında çalışıyordu. Bölgelere göre 2022 yılının ilk yedi ayında Türkiye’nin 75 şehrinde ve yurtdışında on yedi ülkede iş cinayeti gerçekleştiğini tespit ettik: 136 ölüm İstanbul’da; 38’er ölüm Antalya ve İzmir’de; 37 ölüm Muğla’da; 35 ölüm Mersin’de; 32 ölüm Denizli’de; 31 ölüm Kocaeli’nde; 29 ölüm Samsun’da; 28’er ölüm Bursa ve Kayseri’de; 26’şar ölüm Konya ve Manisa’da; 23’er ölüm Ankara, Aydın ve Gaziantep’te; 22 ölüm Şanlıurfa’da; 18 ölüm Adana’da; 17 ölüm Zonguldak’ta; 15 ölüm Sakarya’da; 14’er ölüm Çanakkale ve Trabzon’da; 13’er ölüm Balıkesir ve Kütahya’da; 12’şer ölüm Hatay ve Malatya’da; 11’er ölüm Kahramanmaraş ve Sivas’ta; 10’ar ölüm Adıyaman, Diyarbakır ve Mardin’de; 9’ar ölüm Kastamonu ve Rize’de; 8’er ölüm Düzce, Erzurum, Karabük, Şırnak ve Tekirdağ’da; 7’şer ölüm Afyon, Ağrı, Batman, Bolu, Eskişehir, Kırıkkale, Ordu, Siirt, Uşak ve Yalova’da; 6’şar ölüm Artvin, Bilecik ve Çorum’da; 5’er ölüm Burdur, Çankırı, Edirne, Karaman ve Van’da; 4’er ölüm Bartın, Hakkari, Isparta, Kırklareli, Kırşehir, Niğde, Sinop ve Tokat’ta; 3’er ölüm Aksaray, Elazığ, Giresun, Iğdır, Kars, Kilis, Nevşehir ve Osmaniye’de; 2’şer ölüm Bingöl ve Muş’ta; 1’er ölüm Ardahan ve Bayburt’ta; 26 ölüm Yurdışında (5 Irak, 3 Kuzey Kıbrıs; 2’şer İsrail, Rusya; 1’er Azerbaycan, Bosna Hersek, Brezilya, Çin, Dominik, Kuveyt, Libya, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, S.Arabistan, Tunus, Yurtdışı) meydana geldi...
En az 842 işçi hayatını kaybetti
2022 yılının ilk altı ayında (181 günde) en az 842 işçi hayatını kaybetti Ocak’ta 120, Şubat’ta 109, Mart’ta 121, Nisan’da 129, Mayıs’ta 176, Haziran’da 187... İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) 2022 Haziran ayı 'İş Cinayetleri' raporunu açıkladı. İSİG 2022 yılı iş cinayetleri raporunun ilk altı ayına dair vurgulanması gereken bazı hususları şöyle açıkladı: 1- İş cinayetleri Mayıs-Haziran ayları itibarıyla artışa geçti. Bunun temel sebebi yaz aylarının başlamasıyla birlikte tarım ve inşaat sektöründeki hareketlenme. Bu iki işkolu çalışma koşullarının en kötü ve örgütlenme oranının çok düşük olduğu alanlar (Tüm iş cinayetleri içinde ölüm oranı olarak inşaatlar yüzde 19’a, tarım yüzde 17’e çıktı). Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümlerin oranı da yükselerek yüzde 36’ya ulaştı. Özellikle metal, enerji, maden, taşımacılık, tersane/gemi işkollarındaki ölümler öne çıkıyor. Bu durum geleneksel sendikal merkezlerin çekirdeğini oluşturan işkollarında da güvencesiz çalışma koşullarındaki derinleşmeye (üretim zorlaması, işsizlik baskısı) işaret ediyor. 2- Ölüm nedenlerinden trafik, servis kazaları Haziran ayı ile birlikte artışa geçti. Temel neden olarak taşımacılık ve tarımdaki iş cinayetlerini gösterebiliriz. Özellikle araçların yeterli bakımının yapılmaması veya yolcu taşımaya uygun olmaması, şoförlerin ağır, uzun çalışma koşullarının, uygun olmayan yolların (çökük, yetersiz aydınlatma vb.) altını çizmeliyiz. Yine moto kurye ölümleri de her hafta meydana gelen iş cinayetleri arasında. Ancak diğer işkollarında da bu neden artıyor. Örneğin Şırnak’ta enerji işçilerini ve Siirt’te inşaat işçilerini taşıyan araçların devrilmesi sonucu dörder arkadaşımızı kaybettik. Keza en basit önlemler ile önlenebilecek olan yüksekten düşme ve elektrik çarpması sonucu olan ölümlerde de bir artış gözüküyor. İntiharlar ise geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri ve yapılan baskılar nedeniyle artmaya devam ediyor. Kalp krizi nedeniyle meydana gelen ölümlerde de artış var. Aşırı ve sağlıksız çalıştırma koşulları kalp krizlerine neden olurken rahatsızlanan işçilere gerekli ilk yardımların yapılmadığını da görüyoruz. 3- İş cinayetlerinde yaş gruplarına baktığımızda yaz ayları ile beraber çocuk işçi ölümleri arttı. Yine özellikle sanayi işkollarında çalışan genç işçi ölümlerini sıkça tespit ediyoruz. Bütün içinde baktığımızda 27 yaş ve altı ölen işçilerin oranı neredeyse yüzde 20. Diğer yandan 51 yaş ve üzerindeki iş cinayetlerinin oranı ise 30 civarında. 4- İnşaat ve tarımdaki ölümlerin artmasına paralel olarak mülteci-göçmen işçi ölümleri de artıyor. Göçmen-mülteci işçilerin üçte ikisini ise Suriyeliler ve Afganistanlılar oluşturuyor. Ancak göçmen/mülteci işçilerin büyük bir çoğunluğunun kayıtdışı olarak çalıştıklarını ve yine bu yüzden iş cinayetlerinin gizlendiğini de unutmamalıyız. 5- İş cinayetlerinde ölenlerin yüzde 3’ü sendikalı işçi. Ancak sağlık, belediye, eğitim, tarım, enerji gibi işkollarında ölen sendikalı işçi sayısını (üye oldukları sendikanın herhangi bir açıklama yapmamasından dolayı) tespit edemediğimizin altını çizmek gerekiyor. İstihdam şekline göre 2022 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 729 ücretli (işçi ve memur) ve 113 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor… İşkollarına göre İnşaat, Yol işkolunda 165 işçi; Tarım, Orman işkolunda 144 emekçi (69 işçi ve 75 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 98 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 58 emekçi; Metal işkolunda 55 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 49 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 40 işçi; Madencilik işkolunda 34 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 32 işçi; Enerji işkolunda 30 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 22 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 21 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 19 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 18 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 11 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 7 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 6 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 4 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 2 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 26 işçi hayatını kaybetti… Nedenlerine göre Trafik, Servis Kazası nedeniyle 165 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 155 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 128 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 100 işçi; İntihar nedeniyle 46 işçi; Covid-19 nedeniyle 42 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 41 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 40 işçi; Şiddet nedeniyle 31 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 29 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 12 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 6 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 47 işçi hayatını kaybetti… Cinsiyete göre 53 kadın işçi ve 789 erkek işçi hayatını kaybetti… Yaş gruplarına göre 14 yaş ve altı 5 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 17 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 116 işçi, 28-50 yaş arası 416 işçi, 51-64 yaş arası 183 işçi, 65 yaş ve üstü 58 işçi, Yaşını bilmediğimiz 47 işçi hayatını kaybetti… Mülteci/göçmen işçiler 2022 yılının ilk altı ayında 48 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 19 işçi Suriyeli; 12 işçi Afganistanlı; 4 işçi Özbekistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Türkmenistanlı, 1’er işçi Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Rusyalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı... İş cinayetlerinde örgütsel durum 2022 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 26’sı (yüzde 3,08) sendikalı işçi, 816’ısı ise (yüzde 96,92) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, kimya, sağlık, belediye, madencilik, iletişim, enerji, taşımacılık ve güvenlik işkollarında çalışıyordu. Bölgelere göre 2022 yılının ilk altı ayında Türkiye’nin 75 şehrinde ve yurtdışında on beş ülkede iş cinayeti gerçekleşti: 126 ölüm İstanbul’da; 31’er ölüm İzmir ve Muğla’da; 30’ar ölüm Antalya ve Kocaeli’de; 26 ölüm Denizli’de; 25’er ölüm Manisa ve Mersin’de; 24 ölüm Bursa’da; 23 ölüm Kayseri’de; 20’şer ölüm Aydın, Gaziantep ve Samsun’da; 19’ar ölüm Ankara ve Konya’da; 17 ölüm Şanlıurfa’da; 15 ölüm Zonguldak’ta; 13’er ölüm Adana ve Balıkesir’de; 11’er ölüm Malatya ve Sivas’ta; 12 ölüm Sakarya’da; 11 ölüm Hatay’da; 10 ölüm Çanakkale’de; 9’ar ölüm Kahramanmaraş ve Trabzon’da; 8’er ölüm Adıyaman, Erzurum ve Rize’de; 7’şer ölüm Ağrı, Batman, Bolu, Diyarbakır, Eskişehir, Kütahya, Mardin, Siirt, Şırnak ve Tekirdağ’da; 6’şar ölüm Bilecik, Çorum, Düzce, Kastamonu, Kırıkkale ve Yalova’da; 5’er ölüm Burdur, Çankırı, Karabük, Ordu ve Uşak’ta; 4’er ölüm Afyon, Karaman, Kırşehir, Sinop ve Tokat’ta; 3’er ölüm Artvin, Bartın, Edirne, Giresun, Hakkari, Iğdır, Kırklareli, Nevşehir, Niğde ve Osmaniye’de; 2’şer ölüm Aksaray, Bingöl, Isparta, Kars ve Van’da; 1’er ölüm Ardahan, Bayburt, Elazığ, Kilis ve Muş’ta; 22 ölüm Yurdışında (4 Irak, 3 Kuzey Kıbrıs; 2’şer İsrail, Rusya; 1’er Azerbaycan, Brezilya, Çin, Dominik, Libya, Makedonya, Malta, Mısır, Özbekistan, S.Arabistan, Tunus) meydana geldi...
kapitalizmin merkezlerinde emek sömürüsü
Gelişmiş kapitalist ülkelerde işçilere dayatılan sömürü koşulları katlanılamaz boyutlarda. İngiltere'de güvencesiz koşullarda çalışanların sayısı artarken ABD'de ise 20 milyonu aşkın kişinin işsizlik yardımları kesilecek. ABD ve İngiltere'de iş güvenliği giderek azalırken aynı zamanda artan işsizlik oranları sonucu milyonlarca kişi yoksulluk koşulları altında yaşamaya çalışıyor. ABD'de salgın döneminde sağlanan işsizlik yardımlarının 6 Eylül'de sona ermesiyle 20 milyon kişinin gelirsiz kalması bekleniyor. İngiltere merkezli Open Democracy haber sitesinde yayınlanan Adam Bychawski imzalı yazıda, ülkede tespit edilen 3,7 milyon kişinin düşük ücretlerle ve güvencesiz bir işte çalıştığı ortaya konuldu. Yazıya göre, İngiltere hükümetinin ücretli izinleri sona erdirme ve geçici yardımları kesme planları, birçok işçiyi düşük ücretli ve güvencesiz işlere itebilir. Ülkede işverenlerin işçilere geçim ücreti ödemesi için kampanya yürüten Living Wage Foundation (Yaşayan Ücret Vakfı) tarafından açıklanan yeni bir rapora göre, söz konusu işçilerin pandemi döneminde işlerini kaybetme ihtimalleri, devamlı sözleşmeli çalışanlara göre dört kat daha fazla. Önceki gün yayınlanan bu rapor, İngiltere'nin "yüksek düzeyde iş güvencesizliği ile yeni bir krize girdiğini" gösterdi. İş güvenliğinin en az olduğu konaklama, yemek hizmetleri, sanat ve eğlence gibi alanlardaki işçiler, hükümet pandemi desteğini kestiğinde en çok yoksulluğa sürüklenme riskiyle karşı karşıya olan kesim. Sosyal bakım çalışanları, temizlikçiler ve süpermarket çalışanları da dahil olmak üzere bu alanlardaki işçilerin çoğu zaten güvencesiz sözleşmeler ve düşük ücretlerle çalışıyor. Raporda ayrıca etnik azınlık topluluklarının "beyaz" işçilerden daha fazla iş güvencesizliği riski altında olduğu aktarıldı. Ülkede Bangladeşli işçilerin yüzde 41'i, Pakistanlı işçilerin yüzde 33'ü ve "siyah" işçilerin yüzde 28'i güvencesiz işlerde çalışıyor. Güvenceli çalışmaya sahip değiller Living Wage Foundation (Yaşayan Ücret Vakfı) direktörü Graham Griffiths, "Güvencesiz çalışma şartları sonucu milyonlarca kişi başını suyun üstünde tutmakta zorlanıyor" açıklaması yaptı. Griffiths, "Pandeminin büyük zararlarından kurtulmaya çalışırken makul ücretli ve güvenli çalışma saatlerine sahip işler üzerine kurulu bir ekonomiye hayati derecede ihtiyaç olduğu ortada. Bunun farkına varamamak gibi gerçek bir tehlike içindeyiz" diye konuştu. Vakıf, günlük ihtiyaçları karşılaması gereken saatlik asgari ücret tutarını da açıkladı. Buna göre, en temel ihtiyaçların karşılanabileceği saatlik asgari ücretlerin İngiltere genelinde 9,50 Sterlin, Londra'da ise 10,85 Sterlin olması gerekiyor. Ancak hükümetin yasal saatlik asgari ücreti 8,91 sterlin. İşçi Partisi ise bir sonraki genel seçimi kazanması halinde, istihdam durumlarına bakılmaksızın tüm işçilerin aynı güvence ve haklara sahip olacağını savunuyor. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Angela Rayner, söz konusu raporun İngiltere'nin ekonomik modelinin bozulduğunun kanıtı olduğunu ifade etti. İşsizlik yardımları kesilecek ABD merkezli Jacobin dergisinden Matt Bruenig'in kaleme aldığı yazıda, ülkede milyonlarca kişinin işsizlik yardımının kesilmesinin planlandığı aktarıldı. Yazıya göre, pandemi dönemi Amerikan Kurtarma Planı Yasası (ARPA) gereği sağlanan 300 dolarlık işsizlik yardımları 6 Eylül'de sona eriyor. ABD Nüfus Sayım Bürosu'nun Hanehalkı Nabız Anketi'ne göre, kesintilerin 20 milyon ABD vatandaşını etkilemesi bekleniyor. Bu kesintilere gerekçe olarak eyalet yöneticilerinin "istihdamı artırma" savunması yapması ise gerçeği yansıtmıyor. Haziran ayından itibaren bu eyaletlerde istihdam oranı yüzde 0,4 azaldı. Bir diğer açıklanan verilere göre, henüz işsizlik yardımlarını sona erdirmeyen eyaletlerde bu yardımdan faydalanan yedi milyon kişi var. Bu kişiler ortalama 3,7 üyeli hanelerde yaşarken 6 Eylül'de yardımların kesilmesi halinde bu durumdan 20,5 milyon insanın etkilenmesi bekleniyor.  
bin işyerinden 1.6'sı denetleniyor
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), ölümlü iş kazalarına ilişkin yaptığı basın açıklamasında mevzuattaki eksikliklere dikkat çekildi, çözüm önerileri sıralandı. İş kazalarının arttığı belirtilen açıklamada denetimsizlik ve cezasızlığın 'kangren' bir sorun olarak sürdüğü ifade edildi. İSİG Meclisi raporlanna göre 2020 yılında en az 2 bin 427,2021 yılının ilk beş ayında en az 972 işçinin ölümlü iş kazalarında hayatını kaybetti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kumlu Başkanlığı 2019 yılı faaliyet raporuna göre 1 milyon 879 bin 771 işyerinden sadece 3 bin 88'i işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden teftiş edildi. Yani her bin işyerinden yalnızca 1.6'sı denetime tabi tutuldu. MMO Başkanı Yunus Yener'in yaptığı açıklamada ölümlü iş kazaları ve iş cinayetleri sonrası açılan davalarda verilen cezaların da vicdanlan sızlatıcı nitelikte olduğuna dikkat çekildi. 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma Katliamı davasında sadece 20 yıl hapis cezası verildiğini hatırlatan Yener, "Birçok davada verilen cezalar para cezasına çevriliyor. Örneğin Harita Mühendisi Gülseren Yurttaş'ın hayatını kaybettiği iş kazası ile ilgili ceza davasında verilen karar 18 bin 200 TL para cezasına çevrildi" dedi. Kanun ve düzenlemeler yetersiz İşyerleri denetlenmediğini belirten Yener, şunlan kaydetti: "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de 1 milyon 879 bin 771 işyeri bulunmaktadır. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı 2019 yılı faaliyet raporunda yer alan bilgilere göre, 2019 yılında iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan toplam teftiş sayısı 3 bin 88'dir. Yani her bin işyerinden yalnızca 1.6'sı denetlenmiştir. 2012 yılında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu ve ilgili ikincil düzenlemeler, iş kazalannı önleyecek mantıktan yoksundur. Çünkü işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) taşeron firma anlayışı ile Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerine (OSGB) devredilmiştir. Bu sistemde ısrar etmek, işyerlerinin denetlenmemesine, idari ceza uygulanmamasına, yargılamalarda iç sızlatan hafif cezalar veya para cezalan verilmesine ve cinayetlere göz yummak anlamına gelmektedir." Mevzuat değişmeli Yener, çözüm önerilerini de şöyle sıraladı: •    İSİG ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim, diğer sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yapılmaktadır. Gelinen nokta göstermektedir ki doğru kararlar alınmamakta, istenen uygulamalar hayata geçirilememektedir. Sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB ve Sağlık Bakanlığı’nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü oluşturulmalıdır. Enstitü; politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim görevlerini yerine getirmelidir. •    Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile işlevsizleştirilip neredeyse ortadan kaldırılan “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” hükümet ve işveren ağırlıklı bir yapıdan çıkarılmalı, konseyde çalışanlar, çalışan örgütleri, meslek örgütleri ağırlıklı ve çalışır hale getirilmeli, kararları tavsiye niteliğinden çıkarılmalıdır. •    İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, İSİG'i işveren yükümlülüğü olarak görmeyen ve örgütlülüğün önüne engeller koyan mevzuat iptal edilmelidir. İSİG Enstitüsü’nün oluşumundan sonra, konunun taraflarının katılımı ile tüm mevzuat ve denetim mekanizması yeniden düzenlenmelidir. •    İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türk Ceza Kanunu yeniden düzenlenmelidir, İSİG’in sağlanmasının işveren yükümlülüğü olduğu gerçeğinden hareketle iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin “rehber-danışman” olduğu, dolayısı ile kazalar ve meslek hastalıklarından ötürü yalnızca işverenler/işveren vekilleri yargılanmalıdır. •    Kamu kuruluşlarında ve 50’nin altında çalışanın olduğu az tehlikeli işyerlerinde, uzman ve hekim çalıştırılması uygulamasının sürekli ötelenmesi, İSİG'in önemsenmemesi sonucunu doğurmuştur. Bu işyerlerinde uzman ve hekim çalıştırılmasına hemen başlanılmalıdır. 50'den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde "tam zamanlı" iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir. •    İşyerleri İSİG yönünden denetlenmelidir. Denetimler sonucunda İSİG yönünden tespit edilen eksiklikler için, mutlaka etkili idari para cezaları uygulanmalıdır. •    Her yıl binlerce emekçinin hayatını kaybettiği ancak bir tanesinin bile kayıtlara meslek hastalığı olarak geçmediği meslek hastalıklarının tespit ve kayıt altına alınması için kararlı ve ısrarcı olunmalıdır.  
işverenler kolayını buldu kod-29
SGK verilerine göre pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu 2020 yılında 176 bin 622 işçi Kod-29 ile işten çıkarıldı. İşten çıkarmalar yılbaşından bu yana devam ederken Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sosyal yardımların merkez bütçe içindeki payı, 2002'te yüzde 1,19 iken 2020'de 5 kat artarak yüzde 5,76’ya yükseldiğini açıkladı. Kovid-19 pandemisinin dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de etkisini artırması ile birlikte hükümet çeşitli önlemler aldı. Hükümet tarafından alınan önlemlerden biri de pandemi sürecinde uygulanan işten çıkarma yasağı oldu. Fakat veriler yasakların pek işe yaramadığını gösteriyor. SGK verilerine göre 2020’de günde ortalama 491 kişi, 1 Ocak-15 Şubat arası ise günde 289 kişi Kod-29’la işten çıkarıldı. İşten çıkarma yasak olmasına rağmen 2020 yılında 176 bin 622 işçinin Kod-29’la işten çıkarıldığı bildirildi. İşten çıkarmanın kolay yolu: Kod-29 İşverenler tarafından Kod 29 işten çıkarma yasağını delmenin en kolay yolu olarak kullanılıyor. 1 Ocak-15 Şubat tarihleri arasında 12 bin 985 işçi Kod-29’la işten çıkarıldı. Kod-29’un suistimal edilmemesi ve birtakım kurallara bağlanması gerektiğini belirtiliyor. Zira Kod-29 ile işten çıkarılan bir kişi kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alamadığı gibi işsizlik maaşından da yararlanamıyor. İyi niyet ve ahlak kurallarına aykırı davranış sebebiyle işten çıkarma gerekçesi olan Kod-29 sadece işveren beyanı ile uygulanabiliyor ve büyük çoğunluğunun sendikal faaliyet yürüten işçilere uygulandığı belirtiliyor. Kod 29 yasalara yeni girmiş bir uygulama değil. Pandemi öncesinde de işten çıkarma kodlarından biri olarak işverenler tarafından kullanılabiliyordu. Ancak işten çıkarmaların yasaklandığı pandemi döneminde bu koda başvurunun arttığı görülüyor. Pandeminin birinci yıl dönümü nedeniyle açıklama yapan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG), son bir yıllık dönemde Kod 29 ile işten atılan işçilerin sayısının yüzde 70 arttığını açıklamıştı. Sosyal yardım başvurusu arttı İşten çıkarmalarda artış sürerken Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Twitter hesabından, bakanlığın yaptığı sosyal yardımların dününü ve bugününü gösteren infografik paylaştı. Selçuk'un paylaştığı infografikte yer alan verilere göre; sosyal yardım miktarı 2002'de 1,3 milyar TL iken 2020'de yüzde 53 artışla 69,3 milyar TL oldu. Sosyal yardımların GSYH'ya oranı ise 4 kat artarak yüzde 0,38'den yüzde 1,37'ye yükseldi. İnfografikte yer alan diğer veriye göre ise sosyal yardımların merkez bütçe içindeki payı, 2002'te yüzde 1,19 iken 2020'de 5 kat artarak yüzde 5,76 oldu. İnfografikte, kadın sosyal yardım hak sahiplerinin, tüm düzenli sosyal hak sahiplerine oranı yüzde 65, evli sosyal yardım hak sahiplerinin oranı yüzde 71, düzenli yardımlara aktarılan kaynağın tüm yardımlara oranı yüzde 83 olurken nakdi yardımların tüm yardımlar içindeki oranı ise yüzde 96 oldu. Kaynak: Haber2021  
iktidar işçi sağlığı ve güvenliğini yasalaştırmak istemiyor
Pandemi bahane;  4,7 milyon özel sektör ve 4,5 milyon kamu emekçisi etkilenecek İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda yer alan, 9 milyon emekçiyi ilgilendiren maddenin yürürlük tarihi, geçen hafta çıkarılan yasayla dördüncü kez ertelendi. Hükümet, ertelemeye Covid-19’u ve olası hekim-uzman açığını gerekçe gösterdi. TTB’ye göre bu gerekçe, kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yasası’nda yer alan ‘kamu kurumları ve 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde işyeri hekimi, sağlık personeli ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma’ yükümlüğü, geçen hafta Meclis’ten geçen ‘mini istihdam paketi’ ile dördüncü kez ertelendi. Buna göre, 4,7 milyon özel sektör ve 4,5 milyon kamu emekçisi, 31 Aralık 2023’e kadar bu hizmetlerden yararlanamayacak. Ertelemeye gerekçe olarak, ‘Covid-19 pandemisi nedeniyle işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının sertifika sınavlarının ertelenmesi’ gösterildi. Bu nedenle düzenlemenin yürürlüğe girmesi durumunda işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı açığı yaşanabileceği öne sürüldü. Bu gerekçe doğru mu? Düzenleme yürürlüğe girseydi hekim ve uzman açığı yaşanır mıydı? Türk Tabipler Birliği’ne (TTB) göre bu soruların yanıtı çok net: Hayır! Hekimler, hükümetin erteleme için gösterdiği gerekçenin kesinlikle gerçeği yansıtmadığını belirtiyor. Yalnızca TTB 30 bin işyeri hekimi eğitti TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu’ndan yapılan yazılı açıklamada, bu gerekçenin neden ikna edici olmadığı şu sözlerle anlatılıyor: “2009 tarihi itibariyle sadece TTB’nin, önce kendi bilim kurullarıyla, daha sonra 19 üniversite ile birlikte eğiterek sertifika verdiği işyeri hekimi sayısı 30 binin üzerindeydi. Aynı şekilde TMMOB de on binlerce iş güvenliği mühendisini eğiterek sertifikalandırmıştı. 2009’dan bu yana da özel dershaneler işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlığı yetiştiriyor. Şu anda Bakanlığın İSGKATİP programına kayıtlı 30 binin üzerinde aktif işyeri hekimi, 70 binin üzerinde de aktif iş güvenliği uzmanı bulunuyor. Ayrıca İSGKATİP’e kayıtlı olmayan ve sertifika sahibi on binlerce işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı var.” Bu açıklamaya göre, bir işyeri hekiminin ortalama bin işçiye baktığı düşünülürse, sadece TTB 30 milyonun üzerinde işçiye hizmet götürecek kadar işyeri hekimini eğitmiş durumda. Dolayısıyla erteleme için işyeri hekimi ihtiyacını gerekçe göstermek hiç inandırıcı değil. Aynı durum, TMMOB tarafından eğitilen iş güvenliği mühendisleri için de geçerli. AKP’li Keşir, asıl gerekçeyi itiraf etti Peki, bu ertelemenin asıl gerekçesi ne? Açıklamada asıl gerekçenin, AKP Düzce Milletvekili Ayşe Keşir tarafından itiraf edildiğine dikkat çekiliyor. Keşir, Meclis görüşmelerinde komisyon adına yaptığı konuşmada şöyle diyor: “50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan 1 milyon 144 bin 499 işyeri bulunmakta ve 4 milyon 737 bin 881 çalışan istihdam edilmektedir. Bu işyerlerinde işveren ve işveren vekili, gerekli eğitimleri alarak iş güvenliği hizmetleri de kendileri üstlenebilmektedir. 16 saatlik bir eğitim söz konusu. Hâlihazırda eğitimini tamamlayan 85 bin 500 kişiden 53 bin 777’si sertifika almıştır. Öte yandan mayıs ayında yapılacak ama pandemi nedeniyle iptal edilen sınavdan 31 bin 103 kişi etkilenmiştir. 31 bin 103 kişinin gireceği sınav ertelendiği için kanunda bu maddeye ihtiyaç duyulmuştur.” Hekim ve uzman olmadan İSG hizmeti! Bu itirafa göre ertelemenin esas gerekçesi, işveren ve işveren vekillerinin hazırlığının tamamlanmamış olması. Dolayısıyla yeteri kadar işveren ve işveren vekili sertifikalandırıldığı zaman bu maddenin ertelenmesine gerek kalmayacak. TTB, bu duruma da tepkili. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olmadan İSG hizmeti verileceğine dikkat çeken hekimler, bunun kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Bir işyeri hekimi, 6 yıl tıp fakültesi, daha sonra 90 saat uzaktan, 90 saat yüz yüze ve 40 saat uygulamalı olmak üzere, toplamda 220 saat eğitim görerek işyeri hekimi sertifikası alıyor. Ama şimdi az tehlikeli işyerlerinde patron veya patron vekili, sadece 16 saatlik eğitim görerek -işe giriş raporu ve periyodik sağlık kontrolleri dışında- işyeri hekiminin tüm görevlerini yapabilecek. İşe giriş ve periyodik sağlık kontrollerini ise işyerini hiç görmeyen, işyerindeki sağlık ve güvenlik risklerinden hiç haberi olmayan kamu hekimleri ve aile hekimleri yapacak. TTB’nin ifadesiyle bu hekimler, “görmediği iğne deliğinden iplik geçirmeye çalışacak.” Aynı durum İSG uzmanları için de geçerli olacak. Patron ve vekili, 16 saatlik eğitimle, 220 saat eğitim görerek sertifika sahibi olan iş güvenliği uzmanının yaptığı bütün işleri az tehlikeli işyerlerinde yapabilecek. Bu şekilde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olmadan, 9 milyonu aşkın çalışanın işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri de gerçekleşmiş (!) olacak. TTB ve TMMOB’nin görüşü alınmadı TTB’nin dikkat çektiği bir diğer konu ise şu: bu ertelemenin yapılması için Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu, çeşitli illerin ticaret odaları, Türkiye Barolar Birliği gibi kurumlar başvuruda bulunmuş. Bunu yine AKP Düzce Milletvekili Keşir söylüyor. Öte yandan, TTB ve TMMOB gibi bu hizmetleri verenlerin asıl temsilcilerine kimse görüşünü sormuyor. Yine bu hizmete ihtiyaç duyan 9 milyon çalışanın temsilcilerine, başta DİSK, Türk-İş ve KESK olmak üzere emek örgütlerinin düşüncelerine de başvurulmuyor. TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu’ndan yapılan açıklamada, bu durumun ertelemenin ardında yatan asıl düşünceyi açığa çıkardığı belirtiliyor. Açıklamada, “AKP hükümeti, 9 milyon çalışanın sağlığını ve güvenliğini düşünmemektedir. Pandemi döneminde 9 milyon çalışanı, sağlık ve güvenlik hizmetlerinden yoksun bırakarak ateşe atmaktadır” deniyor. Kaynak: BirGün  

Sayfalar