Madenciye selam taşerona devam!

07 Haz 2014

Müjde dediler yine kof çıktı. Hükümet taşeron sistemine devam kararı aldı. 31 Mayıs 2014 Cumartesi günü yazdığım “Müjde yok, ilelebet taşeronluk” yazısının mürekkebi kurumadan hükümet taşeron çalışmayla ilgili yasa tasarısını TBMM’ye sundu. Böylece yazıda “gayri resmi” olarak nitelediğim taslak resmi bir tasarı haline geldi.

30 Mayıs 2014 tarihinde TBMM’ye sunulan “İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” başlıklı 61 maddelik torba yasa tasarısında yok yok. Madencinin çalışma koşullarını iyileştiren hükümlerden taşeron çalışmaya, tüp bebek deneme hakkını artıran düzenlemeye kadar çok sayıda konu aynı torbaya konmuş durumda.

Hükümet Soma katliamının yarattığı infiale karşı maden işçilerinin çalışma koşullarında iyileştirme sağlayacak yasal değişiklikleri pakete koydu. Madencilerin çalışma süreleri haftalık 36 saat ile sınırlanıyor, emeklilik yaşı 50’ye indiriliyor, işten çıkarılan madencilerinin işe iade davası açması için gereken koşullar yumuşatılıyor. Bunlar infiali yatıştırmaya dönük tedbirler olsa da olumlu düzenlemeler ve kimsenin bunlara bir itirazı olamaz.

Ancak maden işçisinin derdine bir nebze olsun deva olacak gibi görünen bu torba yasa, içerdiği diğer tahrip edici değişiklikler nedeniyle madenciye de derman olamaz. Hükümet kurnaz bir tutumla maden işçisinin hakları ile taşeronlaşmayı ilelebet sürdürecek yasa değişikliklerini aynı pakete koydu.

Torba yasa ile taşeron çalışma düzeninden vazgeçilmiyor. Tersine hukuksuz taşeron işçi çalıştırmanın yaptırımı azaltılıyor. Hileli (muvazaalı) taşeron ilişkisine yasal kılıf hazırlanıyor. Kamunun taşeron işçi çalıştırmasını yaygınlaştıracak düzenlemeler öngörülüyor. İş Yasası’nda halen var olan ve hileli taşeron çalıştırmaya yaptırım getiren hükümler iyice gevşetiliyor.

Hükümet bir yandan madenciye selam bir yandan taşerona devam diyor. Torba yasada yer alan taşeron hükümlerine karşı çıkanları da madencilerle karşı karşıya getirmeye hazırlanıyor. Torbadaki taşeron hükümlerini eleştirenleri madencilerin haklarına karşı çıkıyorlar diye göstermek istiyor. Tıpkı 2010 Anayasa referandumunda yaptıkları gibi.

Oysa bilindiği gibi taşeron çalışma düzeni maden işçileri de dahil işçiler için en büyük tehdittir. Soma katliamı hukuksuz taşeron çalıştırmanın sonucunda yaşanmış bir katliam. Torba yasa taşeron çalışmayı genişleteceği için yasal olarak çalışma şartları iyileşen madencilerin bu haklardan yararlanmaları oldukça zor olacak.

Soma ve benzeri iş cinayetlerinin en önemli nedenlerinden biri taşeron çalışma düzenidir. Yapılması gereken bu insafsız ve haksız çalışma düzenine son verilmesidir. Öncelikli olarak da kamuda taşeron çalışmaya son verilmelidir. Kamuda taşeron uygulaması devlet eliyle işçi komisyoncusu patronlara kaynak aktarılmasından başka bir anlam taşımıyor. Taşeron işçiler yıllardır aynı kurumlarda çalışıyor, sadece kağıt üzerinde kiralayan şirketler değişiyor. Taşeron işçilerle ilgili sevk ve idare yetkisi kamu kurum ve kuruluşlarına ait. İşçilerin ücretleri de kamu tarafından ödeniyor. Taşeron şirket devletten parayı alıyor, kendi komisyonunu kesiyor ve geri kalanı taşeron işçiye ödüyor.

Taşeron şirketin mal ve hizmet üretiminde hiçbir rolü ve katkısı yok. Sadece komisyonculuk ediyor ve para kazanıyor. Taşeron şirketler yüzlerini dahi görmedikleri, muhatap olmadıkları işçiler üzerinden para kazanıyor. Taşeron düzeni patronlara kamudan kaynak aktarmanın ve kamuda örgütsüz işçi çalıştırmanın bir aracı olarak işliyor. Taşeronluk akla, mantığa, hukuka ve bilime aykırı modern bir kölelik düzenidir.

Torba yasa işte bu modern kölelik düzenini devam ettiriyor. Daha da insafsız olanı ise bunu yaparken maden işçilerini ve iş cinayetlerine kurban giden madencileri buna alet ediyor. Oysa yapılması gereken kamuda taşeron çalıştırmaya derhal son vermektir.

“Madenciye selam taşerona devam” demagojisi günü kurtarabilir ama ne madenciyi ne de taşeron işçileri kurtarmaya yetmez.

paylaş