Suriye ordusu PYD ittifakı

03 Ağu 2014

Bölgemizde "kimin eli kimin cebinde belli değil" sözü anlamlı olmasına rağmen düşmanı doğru tespit ettiğinizde, -mücadele rotanız değişiklikler arz etse de- son merhalede şaşmaz. Bu gerçeği her daim göz önünde bulundurmak kaydıyla, PKK'nın desteği ve katılımı ile özellikle Türkiye sıfır noktasında yer alan ve Kamışlı kentini de ihtiva eden Suriye'nin en büyük ve petrol ile su kaynakları açısından zengin olan Hasake Vilayetinde, Suriye Demokratik Birlik Partisi, "Partiya Yekîtiya Demokrat", (PYD) en nüfuzlu ve silahlı en etkin güç olarak ortaya çıktı. Hiç şüphesiz bu durumunu, 1999 öncesinde, o bölgede uzun yıllar rahat siyasi çalışmalar yapmış olan PKK'ya borçludur. Hasake Vilayeti, güçlü ve Suriye ordusu ile hareket eden, Irak ve Arabistan yarımadasına kadar uzanan kalabalık Şammar Aşiretleri ve farklı Arapların, kalabalık Kürt nüfusunun, kalabalık Süryani ve Ermeni Hıristiyanların, az miktarda Yahudilerin, Yezidi topluluğun, Türkmenlerin yüzlerce yıldır bir arada yaşadığı uçsuz bucaksız bir diyar. Küçük Suriye olarak bilinir.

KÜRDİSTAN İLE BİRLEŞTİRMEK

Son yıllarda çok ihmal edilen ancak eskiden zengin tarımından dolayı "Tahıl Ambarı" olarak ün yapan bir bereketli havza. Zengin petrol kuyuları ve Fırat ve Dicle'nin arasında kalan tarihi eserlerin zengin olduğu bir yurt. PYD Halep'in Afrin kasabasından Türkiye sınırı boyunca Cizre-Botan-Diyarbakır (Türkiye-Suriye-Irak hududunun kesiştiği nokta) sınır noktasına kadar olan bölgede özerk yerel idareler, bağımsız kantonlar veya imkân dahilinde olursa bağımsız bir devlet kurmak istediğini ve bu bölgeyi Türkiye'de kurulması arzulanan "Kürdistan" ile birleştirmek istediğini ilk dönemlerde alenen dillendirdi. PKK ve hatta bazı HDP temsilcilerinden benzer açıklamalar duyduk. "Zalim baba ve oğul Esad'ın Kürtlere yaptıkları zulüm" edebiyatları tedavüle sokuldu.

Suriye krizinin başında, Suriye'den ayrılmak istemediğini ifade eden PYD'nin eş-başkanlarından Salih Müslim, Suriye merkezi otoritesi bölgede zayıfladıkça, PKK misali AKP ile yakınlaşma, Batı istihbarat kurumlarıyla flörtleşme faslına girdi. Ne hikmetse, çok yakınlaşmak istediği ABD, ülkeye giriş vizesi vermedi. ABD, İsrail ve Barzani onun ve örgütünün Suriye devleti ile işbirliği yaptığı savını ortaya atarak mesafeli durdu. PYD'nin devşirilmesi ve eklemlenmesi için Davutoğlu-Barzani üzerinden önce havuç sonra sopa siyasetine başvuruldu. Ancak PYD'yi bir türlü Suriye Devletine karşı oluşturulan cepheye katamıyorlardı. Oysa bu bölge ele geçirilmeden Barzanistan-Hatay koridorunun yaratılması mümkün değildi.

HASAKE DÜŞMEDEN

Hasake Vilayeti düşmeden, IŞİD'in ne Suriye ne de Irak'ta barınması zordu. Hasake Vilayeti kontrol altında tutulmadan Türkiye ile irtibatı kopar, kontrol ettiği Rakka kenti ile Deyr-Zor bölgesini elinde tutması çok zor olur. Buda IŞİD'in askerî olarak bitmesi demektir. Bunun idrakinde olan IŞİD ve efendileri en nihayet başlama düğmesine bastı. Cuma sabahı itibariyle, binlerce personeli ve en ağır silah sevkiyatı ile Hasake'ye üç ayrı koldan saldırdı. Bu saldırının planlandığını önceden haber alan Suriye ordusu 121'inci birliği boşalttı ve merkez Hasake kentine yönlendirdi. Başta PYD olmak üzere bölgenin diğer Kürt, Arap ve Süryani halk milis kuvvetleri ile bir dizi toplantılar yaptı. Bu toplantılar neticesinde IŞİD'e karşı ortak bir cephe kurulması kararı alındı. Üstat Mehmet bedri Gültekin'in çok önemli "Batı Asya Birliği" kitabı yakında piyasada olacak. Kitabın önsözüne naçizane bir katkım oldu. Küçük bir alıntı ile yazımı noktalamak istiyorum: "IŞİD ve türevlerinin varlığı, bu gücün beslendiği Emperyalizm, Siyonizm, Suudi destekli Vahhabizm ve Erdoğan-Davutoğlu rejimi, Batı Asya Birliğinin hayata geçmesi için tarihi bir fırsat sunmaktadır. Sahabelerin türbe ve makamlarını havaya uçuran, cami bombalayan ve hatta Kâbe'yi yıkmakla tehdit eden bu cinayet ve harami şebekelerine karşı mütedeyyin geniş kitleleri seferber etmek ve kazanmak mümkün hale gelmiştir.

Batı Asya Birliği formülü kangren haline gelmiş mevcut etnik, mezhepsel ve iktisadi sorunların üstesinden gelecek yegâne çözüm olarak önümüzde durmaktadır. Batı Asya coğrafyasının toplam gücünü bu birliktelik için seferber etmesi, olmak veya olmamak misali hayati önemdedir. "Birlikten kuvvet doğar" sözü mutlak doğrudur. Ancak kime karşı ve kiminle birlik sorularına vereceğimiz cevap en az birliğin doğuracağı kuvvet kadar elzemdir. "Kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden, ya hep beraber ya da hiç birimiz" misali.

paylaş