- Radikal
IŞİD'e karşı İncirlik Üssü açılacak mı? Suriye'de anlaşamayan Türkiye ve ABD Irak'ta nasıl anlaşıyor? İran neden devrede ve özür meselesi ne oldu? İşte görüşmenin perde arkası...
Şimdi size Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden arasında dört saate yakın süren görüşmede IŞİD’e karşı mücadelenin Suriye sahasında neden Beşar Esad yüzünden anlaşamayıp, Irak sahasında neden anlaştıklarını anlatacağım.
Ama çoğunuz önce şu özür meselesini merak ediyorsunuzdur.
Malum, ekim başında Biden Amerika’da Harvard Üniversitesi’ndeki bir konferansta, Erdoğan’ın Suriye’deki radikal İslamcı gruplara desteğine dair sözler ettiği, sonra da açıp özür dilediği haber olmuştu. Hatırlayacaksınız, Erdoğan “Doğruysa, Biden benim için bitmiştir” demişti. Beyaz Saray da yazılı bir açıklama yaparak “özür” dilendiğini söylemişti.
Ancak bir süre sonra Biden, “Hayır, dilemedim” dedi. Bunu tam da 21-23 Kasım’da Türkiye’ye geleceği belli olduğu sırada söyledi.
Siyaseten hassas kamuoyu ikiye bölündü. Kimi dedi ki, ABD yönetimi Erdoğan’ın IŞİD dahil radikal İslamcı gruplara yardım ettiğine inanıyor, o özür, mahrem toplantıyı sızdırdığı içindi. Kimi dedi ki, biz Beyaz Saray’ın açıklamasına bakarız, buz gibi “özür” diledi.
Dolayısıyla gazeteci milletinin dikkati ikiye bölündü. Hem Türkiye ve ABD arasındaki Esad-IŞİD önceliği konusunda soruları olacaktı, hem de özür konusunda.
SORU BİLE SORDURTULMADI
Olmadı. Biden üç günlük ziyareti boyunca gazetecilerden soru almadığı gibi, soru fırsatı da vermedi. Üstelik sadece gazeteciler de değil. Örneğin Başbakan Ahmet Davutoğlu ile gelip kapanış konuşmasını yaptıkları Atlantik Konseyi katılımcıları da soru soramadı. Mesela 1,5 saat Türkiye’deki güçler ayrılığı ve demokrasinin kalitesi üzerine görüştüğü Denge ve Denetleme Ağı temsilcilerinden de güncel meseleler üzerine soru sormamaları istendi.
Peki, Beylerbeyi Sarayı’nda ne oldu?
Biden’ın Erdoğan ile 4 saate yakın görüşmesinde özür konusu nasıl gündeme geldi? Taraflar o birbirinin yüzüne nasıl baktı?
Taraflar arası görüşmede yer alan, o toplantı odasında bizzat bulunan kaynaklarımdan aldığım bilgilere göre, Erdoğan da, Biden da hiç bir şey olmamış gibi davrandılar. Yani dört saat boyunca özür lafı hiç açılmadı.
Türk tarafındaki, yüksek yetkililerden birisi dedi ki, “Konuyu açsaydı, Cumhurbaşkanının söyleyeceği olurdu herhalde. Ama açmayınca, biz de açmadık, yazılı açıklama orada duruyor nasıl olsa.”
ESAD-IŞİD İNATLAŞMASI SÜRÜYOR AMA...
Gelelim IŞİD’e karşı savaşta Türkiye ve ABD’nin Esad üzerine pazarlığına...
Ne Erdoğan, ne Biden birbirini ikna edebildi 4 saat boyunca.
Erdoğan dedi ki, “entegre strateji” -bu tanımı ilk Başbakan Ahmet Davutoğlu’dan duymuştuk. Yani, ABD Esad’ın devrilmesine IŞİD’le mücadelede eşit öncelik vermezse, Türkiye de o mücadeleye stratejik değil “taktik düzeyde” katılacak; yani taşın altına iki elini de birden koymayacak.
Ne demek o?
Yani, Türk hükümeti “yabancı savaşçılar” konusunda, istihbarat paylaşımı konusunda, sınır geçişleri, mesela Kobani’ye yardım konusunda işbirliğine devam edecek, hatta Beylerbeyi’nde konuşulana göre artıracak.
Ama mesela İncirlik askeri uçuşlara açılmayacak, mesela Türkiye hava sahası askeri uçuşlara açılmayacak, mesela Türk Hava Kuvvetleri IŞİD’e karşı akınlara katılmayacak, daha geniş işbirliği alanlarına girmeyecek.
Neticede Biden Washington'a İncirlik ve o diğer bahisler konusunda eli boş döndü.
Yalnız, tamamen de boş dönmedi. Suriye sahasında Esad pürüzü çıktı, ama mesela Irak sahasında ABD ile tam anlaşma var.
İLK HEDEF MUSUL'UN KURTULUŞU
Suriye’de Esad’ın iktidarı nedeniyle anlaşamayan Türk ve Amerikan yönetimleri IŞİD’e karşı Irak sahasında, Türk yetkililerin ifadesine göre, “Neredeyse tamamen aynı düşünüyor”; o konuda Biden eli boş dönmüyor yani.
Mesela Erdoğan-Biden görüşmesinde denmiş ki, IŞİD’le savaş madem Musul’u almalarıyla başladı, o halde öncelik Musul’un kurutuluşu olsun; Musul konusunda güçbirliğine gidiliyor.
Başbakan Davutoğlu’nun geçen hafta Bağdat ziyareti sırasında Başbakan Haydar el-Ebadi’nin gündeme getirdiği, Musul civarında Sünni unsurlardan oluşan yeni bir birlik oluşturma planına Türkiye de, ABD’de destek olmayı kararlaştırmış.
Bu güç, Irak ordusu, Irak Kürdistan Yönetimine bağlı Peşmerge güçleri ve İran yanlısı Şii milislerle birlikte IŞİD’e karşı savaşacak.
Bu güç kurulduğunda Türk Silahlı Kuvvetleri, Peşmergelere olduğu gibi bu güce de askeri eğitim verecek, en azından konuşulmuş bu konu.
Peki, Irak sahasında bu kadar anlaşabilen Türkiye ve ABD, Suriye sahasında neden Esad nedeniyle bu kadar sorun yaşıyor?
ERDOĞAN: IŞİD'İ MÜSLÜMAN SAYMIYORUZ
Görüşmelere katılan bir Türk yetkili dedi ki; “Ne bizim şartımızı kabul etmemesi ABD’nin Esad iktidarının sürmesinden yana olduğu anlamına geliyor, ne de bizim Esad şartını öne sürmemiz, IŞİD’i desteklediğimiz anlamına. Cumhurbaşkanı Biden’a IŞİD’i terörist saydığını vurguladıktan sonra dedi ki, ‘Biz DAİŞ’i Müslüman bile saymıyoruz’. Bu görüşmelerin olumlu bir yanı da en azından birbirimizi doğru anladığımızı görmek oldu.”
Peki, madem ABD de Esad’ın gitmesini istiyor, o zaman bunu neden söylemiyor?
Hükümet kaynaklarına göre, mesele “Rusya’dan çok İran”.
Ankara Washington'un Esad konusundaki çekingenliğini iki temel nedene bağlamış: Birisi, zaten Cumhuriyetçilerin tam kontrolüne geçen ABD Kongresi’nin Başkan Barack Obama’ya Esad’a karşı değil, yalnızca IŞİD’e karşı yetki vermiş olması.
İkincisi ise İran. Ankara, Washington'un Esad’ı devirmeyi hedef yapması halinde, özellikle Irak cephesinde IŞİD’e karşı doğal müttefikinden yoksun kalacağını, Suriye’de halen Esad’ın yanında IŞİD ve El Nusra’ya karşı savaşan Hizbullah ve diğer rejim yanlısı güçlerin ABD hedeflerine saldırmaya başlayacağından endişe ediyor.
İRAN ENDİŞESİ AĞIR GELİYOR
Ama bunlardan da önce İran’ın, bugün, 24 Kasım’da süresi dolacak olan nükleer görüşmelerde yan çizmek için Esad’ı gerekçe yapmasından endişe ediyor. İran zaten dün 1 yıl ek süre istedi bile. Ancak Beyaz Saray, zaten zor tuttuğu İsrail’e karşı İran’ın görüşmeleri bozma gerekçesi olarak Esad’ı kullanmasını istemiyor.
Özetle, ABD’nin Türkiye’nin Esad şartını kabul etmemesindeki en önemli gerekçe İran.
İsmini vermek istemeyen yetkili “Bu durumu anlıyoruz” diyor; “Belki de bir zamanlama sorunu, ama anlıyoruz. Ama bizim de kendi önceliklerimiz var.
İran’la görüşmeler bu akşam saatine dek uzatılırsa, ABD’nin Esad şartını kabul etmeme ihtimali yükselir; tabii bu Türkiye’nin iki elini de taşın altına koymayacak olması ve bir umut Ortadoğu bataklığı içine daha fazla çekilmemesi anlamına gelebilir.
Savaşa sürüklenmemeyi umut edenler için bir avunma olur mu dersiniz?