- Hürriyet
Türkiye'nin tarihinde belki de en çok "köşeye sıkıştığı" günlerden geçiyoruz. Bölgesel ve uluslararası koşullar hızla aleyhimize gelişiyor.
Rusya tarihte ilk kez Türkiye’nin hem kuzeyinde, hem güneyinde komşusu. Suriye’ye girdiğinden beri Türkiye’yi iki taraftan da çevreliyor.
Bölgedeki ezeli rakibimiz İran ise, ABD ve Batı ile gittikçe daha yakınlaşıyor, güçleniyor. Ve Irak ve Suriye’deki dengeleri hızla kendi lehine, Ankara’nın ise aleyhine çeviriyor.
Dahası bu iki güç, yani İran ve Rusya birlikte hareket ediyor.
Tüm bunların üstüne, ABD bölgede son derece pasif. Buna mukabil Rusya ile eşgüdüm içinde hareket ediyor.
Yetmedi: Dışarıda tüm bunlar olup biterken, içeride ise terör tırmanıyor. Ve bu terörün baş aktörünün Suriye’deki kolu, ABD’nin asıl ortağı olarak öne çıkıyor. Rusya’dan da gittikçe daha çok destek alıyor.
Daha ne olsun?
ABD ve Rusya’nın Oyun Planı
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden haftasonu Türkiye’yi ziyaret edince, üstüne de dün Cenevre’de yapılması gereken Suriye görüşmeleri ertelenince, “büyük resme” bakmak farz oldu.
Malum Rusya Eylül sonunda etiyle kemiğiyle Suriye’ye girdi. Ve hava operasyonlarına başladı. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde asker de konuşlandırmaya başladığı haberleri geliyor.
Ancak Moskova IŞİD’den ziyade, Esad’a karşı savaşan muhalif grupları vuruyor. Yani asıl rejimi güçlendirmek için Suriye’de gibi duruyor.
PYD’ye de gittikçe daha açıktan destek veriyor.
ABD ise Rusya’nın hamlesinden hiç de rahatsız değil. Dahası Ruslarla koordine hareket ediyor. Bunun sebebi ise, Obama’nın ilk önceliğinin “karadan asker göndermemek” olması.
Bu yüzden ihaleyi Rusya’ya yıkmış olmaktan memnun.
Yine bu yüzden ABD Türkiye’yi de daha “aktif” olmaya, yani kara operasyonu yapmaya itiyor. İstediğini alamayınca da, Suriye’deki Kürt güçlerle işbirliğini arttırıyor.
Bu da ortaya şöyle bir ironi çıkarıyor: Amerikan jetleri bizim topraklarımızdan, yani İncirlik’ten PYD’ye destek vermek üzere kalkıyor.
ABD IŞİD’le mücadelede Rusya ve İran’a ihtiyaç duyduğu için, onların desteklediği Esad’ı da şimdilik gündeminden çıkarmış durumda.
Dengeler Değişti
Gelelim İran’a. O da ortağı Rusya sayesinde Suriye’ye daha fazla entegre oldu. ABD de İran olmadan Suriye’ye çözüm bulunamayacağından emin. O yüzden Cenevre’deki çözüm masasına Tahran’ı da oturttu. Ve görünen o ki, bu masaya Rusya-İran ekseni gittikçe daha hakim oluyor.
Irak ise zaten ne zamandır İran’ın güdümünde.
İşte tüm bunlar Suriye içi dengelere birebir yansıyor. İran ve Rusya’nın desteği sayesinde Esad hiç de gidici görünmüyor. ABD’de Suriye’yi en yakından takip eden akademisyenlerden Joshua Landis’e göre, Esad bugün Suriye’nin Arap nüfusunun yüzde 75’ini kontrol ediyor.
Dahası, PYD de gittikçe Esad’ın suyuna gidiyor gibi görünüyor. Bu yüzden Esad nüfusun yüzde 10’unu oluşturan Suriye Kürtlerini de kendi safına çekmeyi hesaplıyor.
Diğer yandan iki küresel gücün de desteğini alan PYD, Suriye’nin kuzeyinde kantonlarını birleştirmeye adım adım yaklaşıyor. Cenevre görüşmelerinde de Türkiye’nin önünü tıkıyor. Zira PYD’nin katılması durumunda, Ankara masaya oturmayı kabul etmiyor.
Türkiye’nin Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte desteklediği muhalifleri ise Rusya vuruyor. Dahası Moskova ile yaşadığı krizden beri Türkiye Suriye’de hava operasyonu yapamıyor.
PYD Kilidi
İşte bu resimde Türkiye’nin en yakın ortağı olarak Irak Kürdistan Yönetimi ortaya çıkıyor. Ancak onun lideri Barzani de daha üç gün önce Guardian gazetesine “Bağımsız Kürdistan hiç olmadığı kadar yakın” diye konuştu. Dolayısıyla “bağımsızlık” meselesi de bu ortaklığın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor.
Ama yine de enseyi karartmayalım. Türkiye hala dengeleri kendi lehine değiştirebilir. Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi bunun bir ayağı.
Ancak kilidi açacak asıl anahtar PYD. Hem ABD ile işbirliğinin ve Suriye’de sözsahibi olmasının önünü açacak, hem de Esad’ın ve Rusya’nın elinden “Kürt kartı”nı alacak bir anahtar bu.
Bunun için ise elbette önce içerideki terörün sonlanması gerekiyor.
Yani “büyük resim” dönüp dolaşıp aslında kendi içimizde düğümleniyor.