Kaz çevirmek değil bağra taş basmak

02 Ara 2016

Türk dış politikasında nelere tanıklık etmedik ki! Lakin Allah için, hiç böylesini görmedik. En azından birbirini doğrudan yalanlayan cümleler arasında en az 15 günlük, birer aylık aralar oluyordu. Bu kez rekor üç gün.Önce 29 Kasım 2016: 24 Ağustos’ta başlatılmış Fırat Kalkanı operasyonuna girişme sebebi olarak açıkça, “Esed’in (Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad) hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil” denildi. Rusya’nın izahat talebi üzerine 1 Aralık 2016’da bu kez “Fırat Kalkanı operasyonunun hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil, sadece terör örgütleridir. Defalarca dile getirdiğimiz bu hususta hiç kimsenin şüphesi olmasın, söylediklerimizi de kimse başka bir şekilde yorumlamasın, başka yere çekmesin” buyuruldu.
Bu durumu izah için misal, “Çevir kazı yanmasın” desek, uymaz. Şahsen güzel Türkçemizin deyim yetiştirebileceğini hiç zannetmiyorum. Belki en münasip deyim “bağrına taş basmak” olabilir. Durumu Rusçada tanımlamaya kalkışsalar artık Gürcistan’ın eski lideri Saakaşvili’den bu yana lügatlara girmesi gereken “kravat yedirme”yi kullanabileceklerinden kaygılanıyorum.

***

Rusya’nın uluslararası sistemdeki sembollerinden biri “ayı”. Bu ne hikmetse, biraz cüssesinden biraz acımasızlığından olsa gerek “saldırganlığa” yorulur. Ayılar genelde sakin, zeki, soğukkanlı ve iyi avcılardır üstelik. Dikkat etmek icap eder. Diğer yandan ben Rusların diplomasideki ustalıklarını daha ziyade “satranççılıklarından” yola çıkarak izah etmeyi tercih ederim.
Rusya, son dönemde Ortadoğu’daki diplomasi satrancı ve tamamlayıcı askeri hamleleriyle (Hmeymim üssü, uçak gemisi Kuznetsov’un Doğu Akdeniz’e yerleşmesi, Hamadan üssü) Suriye’de el üstünlüğünü elde etti. Rejim değişikliğine direnecekleri besbelliydi. Değişen değil ama pekişen çok şey oldu.
ABD’de 8 Kasım başkanlık seçimleri sonrasında “iktidarın geçiş sürecinden” faydalanarak, siyasi sürecin eli üstün tarafı olarak önkoşullarını yerine getiriyorlar. Yani Halep’i el Kaide’nin isim değiştirip cisim değiştiremeyen uzantısı Nusra Cephesi ile İslamcı müttefiklerinden temizlemek. Obama / Kerry ikilisinden yeni hamle olasılığı bulunsa bile Suriye dosyası Donald Trump’a kalacak. O da Rusya ile çalışma vaadini tutar mı, bilemiyoruz. Zemin var ama ABD’deki iktidar dengeleri uyarınca kayma olasılığı da eksik değil.

***

Hal böyleyken Rusya açısından senaryo aslında aşikâr.
l Halep’in doğusunda Suriye ordusunun ilerleyişi sürerken, ateşkes önerisi ile hem “uzlaşan taraf” olunur, hem el Kaide çıkartılır/ kalanlar ezilir. Sonra? İdlib’e el atmak. Suriye barışı aslında yerel ateşkeslerle ilerliyor ve ılımlılar ayıklanıp radikal unsurlar İdlib’e postalanıyor. Rusların İdlib için de şimdiden hesapladıkları hamleler olduğuna şüphe olmasın.
l Türkiye’deki iktidarın retoriğine aldırmadan Ankara’yı “bağrına taş bastırıp” el Kaide ile çalışan grupları dizginlemesi için teşvik etmek. Ankara’da Rusların “terör listesinde” tuttukları İslamcı gruplarla görüşmesi buna işaret.
l Rusya’nın kıvraklığını muhtemelen El Bab’da da göreceğiz. Suriye ordusu Halep’in bu kapısına hareketlenmişken, Türkiye’ye “alan açılabilir mi”? Neye karşılık? Henüz bilmiyoruz ve öngörmesi zor. Lakin altı günde üç telefon görüşmesini de hafife almayalım.

***

Türkiye, Başbakan Yardımcısı Canikli’nin geçen gün teslim ettiği üzere, Suriye’ye füze şemsiyesi germiş Rusya’nın onayıyla girebilmişti. Hükümet ve TSK ana temasını “şık” biçimde “IŞİD ve Kürt koridorunu önleme” olarak koydu. Hareketin sınırı da açıktır ki bu onaya tabi. Türk uçaklarının ekim-kasım arasında 19 gün uçamaması da, 24 Kasım’daki asker kaybı da -büyük bir komplo yoksa eğer- bu sınırın tezahürü. Üç günde değişen retorik ise “bağra basılan taşın ağırlığı”. Kimilerine göre bu, muhafazakâr tabanın, kimilerine göre Körfez sermayesinin ağırlığına denk geliyor. “Rakka’ya da gireriz, Musul’a da” sözleri kulaklarımızda çınlayan bizim gibi “yurtta sulh cihanda sulhçuların” bağırlarındaki taş ise memleketin uçurumun eşiğine getirilmesi.

paylaş