- Aydınlık
Robert Ford ABD’nin Suriye eski Büyükelçisi. Suriye’ye ihraç edilen terör savaşının mimarlarından. 2011’de diplomat kisvesi altında Suriye’nin birçok ilini ziyaret eder “muhalefet” ile aşna fişne olurdu. Bu ziyaretleri esnasında verdiği manevi destek ve teşvik yanı sıra güvenlik kuvvetleri tarafından aranan şahısları koruma ve kollama görevini de militanca yerine getirdi. Muazzam provokasyonlara sebebiyet verdi. Bu davranışlara Türkiye’den aşinayız. ABD ve Batı devletleri ateşe, konsolos ve büyükelçileri Türkiye’nin her yerinde ama özellikle başta Diyarbakır doğu illerimizde keyfince cirit atarlardı.
Diplomat kisvesindeki bu Ford yıllarca freni patlak kamyon misali davrandı. Bu günlerde röportaj üstüne mülakatlar veriyor. Önce Suriye muhalefeti ile alay etti. “Biz kendilerini uyarmıştık. Bize güvenerek yola çıkmayın demiştik” mealinde açıklamalarda bulunmuştu. ABD’nin desteklediği muhaliflerin daha sonra EL-Kaide (El-Nusra) ve IŞİD gibi terör örgütlerine katıldıklarını itiraf etmiş. Birkaç gün evvel de “Kürtleri” uyarmış. “Kürtlerin” Suriye, İran ve Türkiye ile boğuşmak zorunda kalacağını ve son merhalede ABD’nin “Kürtleri yalnız bırakacağını” iddia etmiş. “Kürtlerin yaptığı en büyük hata ABD’ye güvenmekti” demiş.
PYD'NİN KÜSTAH TEHDİTLERİ
Bu açıklamaların yapıldığı gün YPG’ye bağlı “Asayiş” kuvvetlerin genel komutanı sıfatını taşıyan ‘Civan İbrahim’ adındaki şahıs, “İran yayılmacılığına karşı bir savunma mekanizmasının hayata geçirilmesi gerekiyor. Rejim (Suriye hükümeti) kuvvetlerine karşı Arap aşiretlerini kazanmalı ve birlikte hareket etmeliyiz” talimatını veriyor.
Talal Ali Sülo “General” rütbesi ile 19 Haziran’da Suriye devletini tehdit ediyor. Rakka operasyonuna “çomak” sokan kuvvet olarak telakki ettiği Suriye ordusuna karşı “elimizdeki tüm silah gücünü ve imkânlarımızı kullanma hakkına sahibiz” diyor. Patronu ABD bölgede operasyona katılan Suriye uçağını vuruyor. Suriye, hiçbir saldırının kendilerini caydırmaya yetmeyeceğini, Rakka dahil ülkenin her karış toprağının kurtarılacağı ve Suriye bayrağı ve ordusu dışında başka bir silahlı varlığa ve bayrağa asla izin verilmeyeceğinin altını çiziyor.
SUUD'A MİNNET EDEN MÜSLİM
PYD eşbaşkanı Salih Müslim Suudi hanedanlığını tavaf ediyor. Suudi hanedanlığın “Kürdistan” için verdiği desteğe minnettarlığını arz ediyor. “Türkiye, İran, Suriye ve Katar’dan çok çektik” açıklamasında bulunuyor. Demokrasi ve Özgürlük abidesi, mazlum milletlerin fedaileri ABD, İsrail, Suudi ve şürekâsı kuvvetlerden “özgür halkların ülkesi Kürdistan” için maddi-manevi destek talebinde bulunuyor.
Suriye ve müttefikleri uzunca bir zaman, bazen sınırlı çatışmalar yaşansa da, YPG ve “bozguncu tahripkâr” faaliyetlerine sabır etti. Türkiye hudut bölgelerinin büyük bir kesimini bunların kontrolüne bıraktı. Kendi vatandaşlarından müteşekkil IŞİD’e ve şürekâsına karşı kendi savunma birliklerini kurma yetkisi, silah ve maaş verdi. Müttefikleri Rusya ve İran da YPG ve sahadaki Kürt siyasi ve silahlı yapılanmaları ABD, İsrail, Suudi hanedanlığı ve Batı istihbaratından uzak tutmak için “sempati” ile yaklaştı.
En nihayet Rusya ve İran’ın desteği ile Suriye ordusu, ABD ve YPG’nin Rakka senaryosunda hedeflediği bölünme planlarını idrak etti. Ancak bardağı taşıran son damla Suriye’nin keşfettiği ve artık YPG yetkililerinin “yutkunarak” itiraf ettiği ABD ile yapılan “gizli” sözleşme metni. “General” Talal Sülo’nun müddeti 10 sene olarak arz ettiği “ihanet belgesinin” ihtiva ettiği muhtevasının en önemli maddeleri arasında;
PİYON GÖREVİ
“YPG’nin kontrol edeceği bölgelere ABD üsleri tahsis etmek; YPG’nin ABD tarafından müttefik ve ortak kabul edilmesi; Suriye’nin Kuzey bölgesinde YPG öncülüğünde 'nizami bir ordu' kurmak ve bu orduya her türden silahı temin etmek; Bürokratik kadroların ABD tarafından eğitilmesi ve bu bölgeye inşa edilecek siyasi yapının tedricen dünyaya tanıtılmasını sağlamak”.
Kör sevgi ile kör nefret, beyni ve kalbi köreltir. Birçok isim altında ama aynı merkezin kontrolünde faaliyet yürüten Solak ve HDP’ye destek veren kesimin bir ciddi imtihan sahası da Suriye. YPG’ye verdikleri kör desteğin son merhalede Elysee ve Beyaz Sarayın karanlık mahzeninde sonuçlanacağını inşallah idrak etmişlerdir. Emperyalizm, Siyonizm ve Vahhabizm’i siyasi çalışmaların merkezine oturtmamış tüm hareketler karanlık mahfillerin planlarında piyon olurlar.