- ABC Gazetesi
2017 Yüksek Askeri Şura’sını salt komuta kademesine ya da Balyoz sanıklarının bir kısmının terfi etmesine bakarak değerlendirmek eksik ve hatalı olacaktır. Dahası böylesi bir değerlendirme, yapısal sorunun üzerinden atladığı için bundan sonraki şuralardaki asıl büyük tehlikeyi gizleyecektir.
Elbette Saray’ın yüzlerce SADAT’çı Tanrıverdi’si yok ve bu nedenle Adnan Özbal gibi çok sevilen bir ismi de kuvvet komutanı yapacak, parlak bir subay olan Cem Okyay gibi bir Balyoz sanığını da amiralliğe terfi ettirecek.
15 yılını bildiğimiz Erdoğan, geleceği avuçlarının içine alabilmek için öncelikle mekanizmayı ele geçirmek, parçalamak ve yeniden biçimlendirmek istiyor. Erdoğan bilmektedir ki, 2019 ve 2023 hedeflerine gidebileceği bir AK-Ordu inşası buradan çıkacaktır.
İşte 2017 YAŞ’ını bu perspektiften incelememiz gerekiyor, isimler üzerinden değil. Başlayalım:
İLK AŞAMADA EMİR-KOMUTA BİRLİĞİ DAĞITILDI
1) Erdoğan 15 Temmuz’u fırsata çevirerek Türk Ordusu’nu AK-Ordu’ya dönüştürme hedefinin ilk aşamasını “yeniden yapılandırma” ile tamamladı:
Jandarma ve Sahil Güvenliği TSK’den koparıp İçişleri Bakanlığı’na, kuvvet komutanlıklarını Savunma Bakanlığı’na bağladı. Genelkurmay Başkanlığı’nın komutanlık vasfını kaldırdı ve altsız bir şekilde Başbakanlıkta bağlı tuttu. Askeri hastaneleri Abdülhamid hastaneleri yaparak Sağlık Bakanlığı’na bağladı. Askeri okulları kapattı, Savunma Üniversitesi kurdu ama yönetimini askerlere değil saray onaylı sivillere verdi. Askeri yargıyı kaldırdı.
“Sivil paşalık” unvanı getirerek askere paralel, saraya bağlı bir otorite inşa etti: Erdoğan Savunma Bakanlığı içinde müsteşar ve rektöre orgeneral, müsteşar yardımcılarına korgeneral, genel müdürlere tümgeneral, genel müdür yardımcılarına tuğgeneral ve daire başkanlarına albay rütbesi verdi! Kısmen Osmanlı’nın son dönemlerinde padişahın paşalık dağıtması gibi…
YENİ TSK, YENİ DEVLET DEMEKTİR
2) Erdoğan ardından Türk Ordusu’nu şekillendiren Yüksek Askeri Şura’yı değiştirdi. Böylece sicil amirlerinin terfi ve tayin ettiği subayları, bizzat kendisi belirleyecek duruma geldi.
Başbakan, savunma bakanı ve or rütbeli komutanlardan oluşan 15-16 kişilik Şura’yı dağıtan Erdoğan, yerine 4 general ile 11 AKP’liden oluşan yeni bir Şura koydu. Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı gibi konuya en uzak isimlerin bile hangi askerin komutanlık yapacağına karar vereceği bir Şura… (Gerçi nihayetinde tamamına Erdoğan karar verecek!)
2017 YAŞ’ının en önemli özelliği işte bu mekanizma değişikliğidir. Zira bu modelle ordunun parti tarafından şekillendirilmesinin önü açılmış oldu. Bu yapısal değişiklik bu Şura’da hangi makama kimin geldiğinden çok çok daha önemlidir.
Dahası Erdoğan bu modelle “parti-devlet” hedefini bir adım daha ilerletmiştir. Zira “devlet en çok ordudur, ordu da devletin omurgasıdır” ilkesini en iyi bilen kişilerinden başında Erdoğan gelmektedir.
AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan o nedenle “yeni bir devlet kuruyoruz, o devletin kurucusu Erdoğan’dır” diyebilmektedir. Oğan bu yeni bir devlet kuruluşunu da “yapılan YAŞ yeni bir TSK’nin inşasıdır” esasına dayandırmaktadır.
Çok doğrudur, yeni bir TSK inşa etmek, yeni bir devlet kurmaktır!
Atatürk’ün devletini adım adım yıkmaktadırlar; önce ideolojisini, sonra KİT’lerini, daha sonra eğitimini, yargısını, bürokrasisini… Ve en sonunda ordusunu!
Savaştı, dış tehditti, geçiniz, asıl konu budur ve en sonunda buna göre konumlanacağız hepimiz!
Zira bu tip yıkımlarda hep benzer şekilde “dış tehdit var” denilerek içerideki yıkıma gözler kör edilir! “Üst akıl” diyerek gözler asıl meseleden uzaklaştırılır! “Vatan” denilerek içerideki yıkıma meşruiyet aranır! “Millicilik” şovu en çok yıkım zamanlarında maskeye dönüşür yıkıcıların elinde!
Oysa dış tehdit yıkıcıların marifetiyle büyümüştür ve savaş riski yıkıcıların yarattığı zeminde büyümektedir! Savaşı uzak tutmak ve dış tehdidi ortadan kaldırmak, yıkıcılardan kurtulmakla başlar!
RTE’NİN “RÜTBE DEĞİL, UYUM” MESAJI
3) 2017 YAŞ’ında Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar koltuğunu korurken, üç kuvvet komutanı emekli edildi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na Jandarma Genel Komutanı Yaşar Güler getirildi. Böylece Güler’in Akar’dan sonra Genelkurmay Başkanı olabilmesinin yolu açılmış oldu!
Kimdir Yaşar Güler? Başta Suriye işleri olmak üzere pek çok konuda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la yakın çalışan bir isimdir, tıpkı Akar gibi...
Daha önce sosyal medyaya düşen ses kayıtlarına göre AKP hükümetini desteklediği ve muhalefeti eleştirdiği ortaya çıkan komutandır! (Kardeşi AKP’den milletvekili adayı olmuştu)
4) Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bir koramiral atandı. Neden? Oramiral yok muydu? Vardı! Ergenekon-Balyoz kumpasları sürecinde, askeri casusluk davasında kısa bir süre tutuklanmış komutanlardan Oramiral Veysel Kösele vardı!
Üstelik Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak atanan isimden kıdemli 5 komutan vardı. Fakat AKP o beş komutanın üçünü emekli etti, yasa gereği rütbe bekleme süresini doldurmamış Oramiral Veysel Kösele’yi ve Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Şükrü Korlu’yu emekli edemedi ve 6. SıradakiAdnan Özbal’ı kuvvet komutanı yaptı.
Haliyle Veysel Kösele ile Şükrü Korlu YAŞ’tan birkaç gün sonra istifa dilekçelerini vermek zorunda kaldılar!
Kuşkusuz Adnan Özbal da komutanlık yetenekleri bakımından bu makam için yeterlidir. Tanıdığımız ve güvendiğimiz pek çok komutan Adnan Özbal’a kefildir. Fakat mesele şu: AKP bu uygulamayla komutanlara “rütbenize ve sıranıza bakmam, istediğimi atarım” demiş oldu. Bu ilerisi için büyük sorundur, zira atanmak açısından hükümete uyumluluk, hatta yakınlık kriteri ortaya çıkmış oldu!
TSK’Yİ DİNCİLEŞTİRME OPERASYONU
5) YAŞ öncesi Binali Yıldırım YAŞ üyeleri ve askerlerle birlikte teamüllere uygun olarak Anıtkabir’i ziyaret etti. Fakat bunca yıldır Anıtkabir’i ziyaret eden Yıldırım, ilk kez ellerini açıp dua etti. Arkasında askerlerin göründüğü bu fotoğraf da özenle kamuoyuna servis edildi.
Ne var bunda denilebilir elbette ama çok şey var! Bu daha önce yazdığımız AKP’nin Türk Ordusu’nu “dincileştirme” operasyonun bir parçasıdır! Tillo mollalarını ziyaret eden komutanlar, üniformalarıyla camide namaz kılan komutanlar, umre yapan komutanlar, Cübbeli Hoca’yla poz veren komutanlar,Atatürk düşmanı Nuri Pakdil’i ziyaret eden komutanlar, Necip Fazıl hayranı komutanlar, AKİT’e taziyede bulunan komutanlar, dizilerde sürekli ibadet ederken gösterilen komutanlar…
Ve FETÖ’cülerin yerine Işıkçıların, Kurtoğlu grubunun doldurulduğu komutanlıklar…
Mesele Atatürk’ün ruhuna Fatiha okumak olsaydı, elbette 15 yıldır okurlardı! Dua edecek kadar çok mu seviyorlar Atatürk’ü? Hayır, tersine Atatürk’le hesaplaşıyorlar, Atatürk’ün cumhuriyetini yıkıyorlar ve Atatürk ile İnönü’ye “iki ayyaş” diyorlar!
6) YAŞ sürecinin şu kritik mesajı da sonraki YAŞ’lar ve AKP’nin planlaması bakımından önemlidir: “Başörtülü general de olacak.”
AK-Medya bu tür haberlerle hem AK-Ordu hedefini ilan ediyor, hem de tepkileri ölçüyor…
AKP’YE KARŞI ODAK
Kısacası sıkıntılı bir sürecin ortasındayız. AKP’nin en büyük şansı ise bu sürece karşı çıkacak sağlam bir odak olmamasıdır.
Fakat er geç o odak oluşacaktır, 2007 Cumhuriyet mitingleri, 2013 Haziran eylemleri, 2017 Başkanlığa hayır mücadelesi, 2019 sürecinde çok daha büyük bir dalgaya dönüşecektir.
Üstelik bu kez AKP’nin millicilik oyununa artık kanmayan ve “terörle mücadeleden” kamaşan gözlerini artık kocaman açan milliyetçi-ulusalcı muhalefet, “yenileşmeye” artık dur diyen halkçı muhalefet, Kürtçülükten uzaklaşan sol muhalefet, aynı cephede gerçek bir odak olacak!
Yıktırmamak için başaracağız!