- ABC Gazetesi
Fırat Kalkanı’nın başlayacağı süreçte ısrarla “önce Şam’la anlaşmak gerektiğine” dikkat çekmiştik. Bunu “en az maliyetli” çözüm olduğu için savunmuştuk. Türkiye Şam’la anlaşırsa, sınırlarını terörist geçişine kapatırsa, üstüne Suriye Hava Kuvvetleri’nin kuzeyde uçmasını engelleyen angajmanları kaldırırsa, Suriye Ordusu zaten “Amerikan Koridoru”nu ortadan kaldıracaktır!
“Önce Şam’la anlaşma” vurgumuza o dönem bazı suçlamalar geldi. Bizim aslında “PYD’yi savunmak” için “önce Şam’la anlaşma” istediğimiz iddia edildi. Bu talihsiz suçlamaları yapanlara göre kervan yolda düzelecek, Türkiye Suriye topraklarına girince, Ankara ile Şam “mecburen” anlaşacaktı!
Olmadı, tersine Şam her fırsatta Türk Ordusu’nu işgalci ilan etti ve en sonunda maalesef neredeyse İdlib’de Türk ve Suriye orduları karşı karşıya geldi! (Son olarak dün Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad bir kez daha Türkiye’den Suriye’deki güçlerini çekmesini istedi!)
Neysi ki, “önce Şam’la anlaşma” vurgumuza “PYD’yi savunmak” yaftasını yapıştıranlar artık bu esas ihtiyacı görüyorlar ve İdlib’de ortaya çıkan konjonktür nedeniyle ve Afrin operasyonunun gündeme geldiği şu günlerde “Önce Şam’la anlaşmak gerek” diyorlar.
SURİYE’DE 3 STRATEJİ KARŞI KARŞIYA
Peki AKP Hükümeti neden Şam’la anlaşmadı? Rusya ve İran’la Astana süreci yürüten Erdoğan, neden hâlâ Esad’ı terörist ilan ediyor ve Şam’la anlaşmaya direniyor?
Bu sorunun yanıtı, Suriye’de 2 yerine 3 stratejinin çarpışıyor olmasındadır.
Eğer Suriye’de 2 strateji çarpışıyor olsaydı, yani sahada sadece ABD-YPG ortaklı Suriye’yi parçalama stratejisi ile Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğu strateji çarpışıyor olsaydı, er geç Ankara Şam’la anlaşmak zorunda kalacaktı.
Ama sahada bir de 3. strateji var! Erdoğan’ın “Kuzey Suriye’yi fethetme” stratejisi, “82. İl Halep” stratejisi!
AMERİKAN KORİDORU STRATEJİSİ
Gelin önce sahada karşı karşıya gelen bu stratejileri açalım:
1. Strateji: ABD’nin stratejisi, Suriye’nin kuzeyinde PKK’nin Suriye kolu olan PYD/YPG’ye dayanarak bir “Amerikan Koridoru” inşa etmeyi hedefliyor.
ABD bu amaçla önce IŞİD’e karşı YPG’yi “kara gücü” ilan etti, ardından YPG’ye 4 bin 900 TIR silah gönderdi, şimdilerde de YPG’den bir “konvasiyonel ordu” oluşturmaya çalışıyor.
Geçen hafta ABD dışişleri yetkililerinin Suriye’de PYD yetkilileri ile Kandil’den gelen PKK yöneticileriyle birlikte toplantı yapması, ardından ABD’nin YPG’den 30 bin kişilik bir sınır gücü oluşturacağını açıklaması, “Amerikan Koridoru” inşa etme stratejisinin yeni hamleleri olarak önümüzde duruyor.
Bu arada belirtelim; bölgede Amerikan askeri olmayı kabul etmek hiçbir halka yakışmaz ve özgürlük getirmez, tersine halklar arsında tarihin not ettiği düşmanlıklara dönüşür ki, emperyalist ABD’nin en büyük arzusu da budur! Son 40 yıl, ABD’nin Kürtleri nasıl ateşe sürüp ardından sattığıyla ilgili derslerle doludur. Bunlardan ders çıkarmayanlar, önce kendi halklarına ihanet etmiş olurlar!
82. İL HALEP STRATEJİSİ
2. Strateji: Erdoğan’ın stratejisi, Suriye’nin kuzeyini fethetme, Hatay’ın doğusundaki Halep’i 82. il yapma stratejisidir. Hem de ilk günden beri!
AKP’nin “6 saatte Şam’a inme ve Emevi Camisi’nde zafer namazı kılma” hayali kurduğu o ilk günlerde, Erdoğanların gizli ajandasında “Kuzey Suriye’yi fethetmek, Şam’da da İhvan rejimi kurmak” hedefi vardı.
Şam’da İhvan rejimi kurmak hayal oldu, gerçi “Kuzey Suriye’yi fethetme” de hayal ama Erdoğanların içeride “tek adam rejimi inşa etmek” için bu hayali sürdürmeye ihtiyaçları var.
Erdoğan, stratejisini en özlü olarak daha bu hafta “Kuzey Suriye Misakı Milli sınırları içindedir” diyerek bir kez dala ilan etmiş oldu! (hurriyet.com.tr, 11 Ocak 2018)
Tıpkı ABD gibi, tıpkı PYD gibi ve tıpkı İsrail gibi Erdoğan da Suriye’nin kuzeyine, “kuzey Suriye” demektedir! Ve dahası “Misakı Milli sınırları içindedir” diyerek “ele geçirme” niyetini ortaya koymaktadır!
ABD VE AKP STRATEJİSİ ÖRTÜŞMEKTEDİR
Özetle ABD stratejisi ile AKP stratejisi Suriye’yi parçalamak ve “Kuzey Suriye”yi ele geçirmek hedefleri bakımından örtüşmektedir.
Aralarındaki fark şudur: ABD “Kuzey Suriye’de” YPG egemenliği kurmak istemekte, AKP ise “Kuzey Suriye’yi” kendisine istemektedir!
AKP Hükümetinden sürekli ABD’ye yapılan “PKK’yle değil, bizimle hareket et” çağrıları işte bu örtüşme nedeniyledir. Dahası şu koşullarda bile Erdoğan’ın hâlâ “bölge politikalarımızı ABD ile yürütmek istiyoruz” diyebilmesi, işte o örtüşmeye dayanmaktadır! (sputnik, 13 Ocak 2018)
ABD stratejisi ile AKP stratejisi, sonuçları bakımından birbirinden farksızdır; komşularla barış isteyenler açısından AKP stratejisini ABD stratejisine tercih etmek gibi bir durum olamaz.
Komşularla barış isteyenler ve emperyalizmin bölgeyi parçalama ve halkları birbirine düşmanlaştırma stratejisine karşı olanlar için tek seçenek vardır: Önce Ankara-Şam anlaşması!
SURİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ STRATEJİSİ
3. Strateji: Sahada bir de Rusya’nın öncülüğünü yaptığı, İran’ın destek verdiği, AKP’nin de “kendi stratejisine” alan açmak üzere yandan girdiği bir bölge stratejisi vardır.
Çeşitli Rus yetkililerin yaptığı açıklamalara bakarsak, bu stratejinin esası şudur: Kürtler Suriye krizi boyunca bazı kazanımlar elde etmişlerdir ve bu kazanımları toptan reddetmek mümkün değildir. Kürtlerin bu kazanımlarını Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde koruyan bir anlayışla Kürtleri ABD denetiminden çıkartmak gerekir. Bunun yolu Suriye Ordusu’nun kuzeyde yeniden egemenlik kurmaya başlamasından ve Kürtlerin de dahil edildiği Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nden geçmektedir.
Suriye’nin bütünlüğü açısından 3 strateji içinde en olumlusu, eksiklerine rağmen 3. stratejidir.
BİR KEZ DAHA ‘ÖNCE ŞAM’LA ANLAŞMA’ İHTİYACI!
Elbette şimdi şu soru akla gelecektir: Peki AKP’nin kendi stratejisi varsa, nasıl olur da Rusya’ya birlikte hareket edebilmektedir?
Moskova, AKP’nin stratejisini gerçekçi görmediği ve esas olarak Amerikan stratejisiyle sahada karşı karşıya geldiği için şu taktiği uygulamaktadır: Rusya AKP Hükümeti’ni ABD kampından ne kadar uzaklaştırabilirse ve sahada ABD’yle karşı karşıya gelecek şekilde Türkiye’ye Suriye’de ne kadar alan açabilirse, kendi stratejisini o kadar güçlendirmiş olacak. AKP ise Rusya’nın kendisine alan açan bu fırsattan ne kadar yararlanır ve sahada yer bulursa, bunu kendi stratejisi açısından kâr görmektedir.
Fakat bu, işte en son İdlib’de ortaya çıktığı gibi, Türkiye ile Rusya-İran-Suriye üçlüsünü karşı karşıya getirecektir.
Buradan çıkmanın ve en önemlisi “Amerikan Koridoru”na gerçekten eylemli karşı çıkabilmenin biricik yolu, önce Şam’la anlaşmaktır!
Şam’la anlaşmayan, son tahlilde “terör koridorunu” da engelleyemez!
Yol bellidir: Suriye’nin kuzeyinde “Amerikan Koridoru”nu engellemenin yolu, “AKP koridoru” kurmaktan değil, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaktan geçer!