Zeytin Dalı Harekâtının 4 Sorunu ve Rus Stratejisi

24 Oca 2018

 

Türkiye’nin Afrin operasyonu, resmî adıyla Zeytin Dalı Harekâtı dört soruna rağmen, sahada fiilen Amerikan Koridoru’nu engellediği için doğrudur ve desteklenmelidir.

Zira ciddi hiçbir ülke sınırında “terör koridoruna” izin vermez. Dahası PYD’ye verilen 5 bin TIR silahla o koridor artık Amerikan Koridoru’ysa!

Ancak harekâtın AKP kaynaklı dört sorunu vardır:

1. SURİYE’YLE İŞBİRLİĞİ SORUNU
Zeytin Dalı Harekâtı, tıpkı Fırat Kalkanı Harekâtı gibi Suriye'yle işbirliği yapılmadan, sorunlu başladı.
Bir problemi çözerken yeni problemler çıkarmamak, stratejik adımlar atabilmenin olmazsa olmazıdır!

AKP Hükümetinin harekât öncesi Suriye konsolosluğuna yazılı bilgi vermesi, diplomatik açıdan bir şey ifade etmemektedir. Zira ifade edebilmesi için en azından harekattan önce Şam’ın yanıtının beklenmesi gerekirdi.

Böyle olduğu için de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Zeytin Dalı Harekatı’na karşı çıkmış ve “Afrin harekâtı, Türkiye’nin teröristleri destekleme politikasına dayanıyor” demiştir! (Sputnik, 21 Ocak 2018)

Ankara’nın Şam’la işbirliği yapmaması, Amerikan Koridoru’ndan kaynaklı tehdidi ortadan kaldırma konusu ne kadar haklı olursa olsun, devletlerarası ilişkiler açısından Türkiye’yi haksız duruma ve dahası “işgalci” konumuna düşürebilecektir!

Bu yanlıştan dönme şansı hâlâ vardır; Ankara şu saatte bile Şam’a el uzatsa, o el kesinlikle tutulacaktır.

2. SARAYIN GİZLİ AJANDASI SORUNU
AKP Hükümetinin bir “gizli ajandası” olduğu, sadece Şam’da değil, Moskova ve Tahran’da da düşünülmektedir. Girilen olumlu Astana süreci bile üç başkentteki bu kaygıları henüz giderememiştir.

Kremlin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un iki yıl önce açıkça söylediği “Türkiye iki Kürt bölgesinin arasında kalan toprakları Suriye’den koparmak istiyor” görüşünü, bir önemli bilgi olarak arşivde tutmayı sürdürmektedir! (Sözcü, 10 Şubat 2016)

Lavrov o nedenle, Zeytin Dalı Harekatı’nı değerlendirirken ısrarla Türkiye’den “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermesini” istemiştir! (Sputnik, 22 Ocak 2018)

Ankara gizli bir ajandasının olmadığını ancak ve ancak Şam’la anlaşarak gösterebilir! (Kaldı ki, Fırat Kalkanı sürecinde de söylediğimiz gibi, Ankara Şam’la anlaşsa, terör koridoru için harekât düzenlemesine bile gerek kalmayacak, operasyonu Suriye ordusu yapacak!)

3. TSK’Yİ İÇ SİYASETE MALZEME YAPMA SORUNU
Zeytin Dalı Harekâtı Türkiye’nin harekatıdır, AKP’nin değil!

AKP’nin bu harekâtı iç politikaya malzeme yapması, 2019 hedefi doğrultusunda MHP’yle kurduğu ve BBP, HUDAPAR gibi partilerle genişletmeye çalıştığı “milli mutabakat” ittifakı için kullanmaya çalışması kabul edilemez!

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın her gün AKP mitingleri düzenleyerek Zeytin Dalı Harekâtı’nı partisinin icraatıymış gibi propaganda yapması, projektörlerin Türkiye üzerinde olduğu şu günlerde “parti devleti” eleştirilerini haklı çıkarmaktadır!

Dahası, AKP’nin Erdoğan’a “gazilik” unvanı verilmesi için yasa teklifi hazırlamasıoğul Bilal Erdoğan’ın hiçbir resmi yetkisi yokken harekât merkezinden eniştesiyle birlikte poz vermesi, HDP’nin “vatan savaşı değil saray savaşı” iddiasına malzeme vermekte ve haklılık kazandırmaktadır!

Öte yandan AKP’nin 15 Temmuz fırsatçılığıyla TSK’den kopardığı Jandarma’ya Zeytin Dalı Harekatı’na destek amacıyla resmi sosyal medya hesabından “İslam ordusuyuz” mesajı verdirmesi, kimi komutanların açık açık nurcu toplantılarına katılması, üniformalı askerlerin tarikat toplantılarında görüntülenmesi vahim bir durumdur! Ordumuz, İslam ordusu değil, Türk ordusudur!

4. ABD’YLE İŞBİRLİĞİ SORUNU
AKP Hükümeti’nin Zeytin Dalı Harekatı’nın başarılı bir şekilde başlamasıyla birlikte Washington’a verdiği “bölgede kiminle ittifak kurmanız gerektiğini gördünüz mü” şeklindeki mesajlar, harekât açısından bir diğer sorun, dahası Türkiye adına AKP kaynaklı bir açmazdır!

Mesajı alan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, “Türkiye’nin ‘meşru güvenlik ihtiyaçlarını’ gidermek için Suriye’nin kuzeybatısında bir ‘güvenli bölge’ oluşturulması konusunda Ankara’yla birlikte çalışmayı umduklarını” söylemektedir! (Amerika’nın Sesi, 22 Ocak 2018)

Türkiye’nin bırakın ABD’yle güvenli bölge konusunda çalışmasını, normalde en azından Zeytin Dalı Harekâtı boyunca İncirlik Üssü’nü ABD savaş uçaklarının uçuşuna kapatması gerekmektedir!

Ancak Türkiye’nin bu harekâtına AKP Hükümetinin kumanda ediyor olması, ABD’yle her an doğrudan ya da dolaylı işbirliği yapabilme ihtimalini Zeytin Dalı Harekatı için bir soruna ve açmaza dönüştürmektedir!

RUS STRATEJİSİ
Afrin operasyonu, bir yönüyle aynı zamanda Rusya’nın Suriye stratejisinin de içindedir. Şöyle:

Moskova, dün Ankara’nın ÖSO ve diğer cihadçı örgütleri Halep’ten çekmesi karşılığında Fırat Kalkanı Harekatı’na onay vermişti; bugün de Ankara’nın İdlib’de Suriye Ordusu’nun harekâtına yol vermesi karşılığında Zeytin Dalı Harekatı’na onay vermiş oldu!

Zeytin Dalı Harekâtı başladıktan sonra, Suriye Ordusu da harekete geçmiş ve Rusya Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre İdlib’de El Nusra’yı kuşatmış ve operasyona başlamıştır!

Böylece AKP Hükümetinin daha düne kadar İdlib’de iş birliği yaptığı El Nusra, Rus stratejisi içinde temizlenmektedir. Ve AKP Hükümetinin başta Nusralı temsilciler olmak üzere toplam 425 temsilciyle üç ay önce kurduğu İdlib Meclisi ve onun içinden çıkan İdlib hükümeti de fiilen ortadan kaldırılmaya başlanmıştır!

Önceki “Al İdlib’i ver Afrin’i pazarlığı” başlıklı makalemizde de incelediğimiz gibi Moskova bir taşla birkaç kuş vurmaktadır.

Zira Moskova Afrin’den çekilerek ve Türkiye’nin operasyonuna onay vererek PYD/YPG’ye de “ABD’yle değil, benimle yakın çalış” mesajını, hem de ağır bir biçimde vermektedir!

Zaten Moskova’da temaslarda bulunan Rojova yetkilisi Rodi Osman açık açık itiraf etmektedir: “Rusya tarafından bize Afrin’i rejim güçlerine teslim etmemiz yönünde bir teklif geldi. Elbette bunu seçemezdik.” (Sputnik, 22 Ocak 2018)

Afrin’i Rusya’nın isteğiyle Suriye’ye bırakmayan PYD, şimdi Türk Ordusu’nu karşısında bulmuştur! YPG Genel Komutanı Sipan Hemo’nun “Rusya bize ihanet etti” demesi işte bundandır! (Odatv, 22 Ocak 2018)

4 ÜLKENİN BÜYÜK SORUMLULUĞU
Son 40 yıl, ABD’nin Kürtleri bölgede nasıl ateşe sürüp ardından sattığıyla ilgili derslerle doludur! (Son olarak ABD’nin Barzani’yi Kerkük’te yüzüstü bırakması örneğin.)

Bundan ders çıkarmayan Kürt partileri ve örgütleri, önce Kürt halkına ihanet etmiş olur! Zira “barış ve özgürlük” emperyalizmle gelmez, emperyalizme rağmen olur!

Tabi bu noktada artık Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin de çıkarması gereken bir büyük ders vardır: Kürtlerin emperyalizmin kucağına düşmemesi, bir yönüyle bu ülkelerin sorumluluğudur! (Dahası bu ülkelerin yönetimlerinin de emperyalizmin kucağına düşmesi sorunu vardır ve kritik önemdedir!)

Bu ülkeler bu sorumluluğun gereğini yerine getirerek, aynı zamanda emperyalizme karşı mücadele etmiş olurlar.

paylaş