- Cumhuriyet
Rusya, Türkiye ve İran liderlerinin Ankara zirvesi, çok kritik bir dönemde gerçekleşti. İki mühim gelişme zirveye ışık tutuyor. İlki Suriye ordusunun Batı’nın biçare yaygaraları eşliğinde başkent Şam’ın dibindeki Doğu Guta’yı Ankara’nın da katkılarıyla ipleri Körfez’deki cihatçılardan temizlemesi. Diğeri ABD Başkanı Trump’ın “Suriye’den yakında çekileceğiz” söylemini diline dolaması.
Doğu Guta hazmedilmek zorunda kalınırken, ‘çekilme’ işi Washington’da ‘panik havası’ estirdi. Nihayetinde Trump’ın, ekibi tarafından ‘ikna edilmesi’ şaşırtıcı değildi. Asıl şaşırtıcı olan Ankara zirvesinden çıkan resimdi. Fakat bunun için ‘çekilme’ meselesini iyi anlamalı.
* * *
Ankara zirvesinin tarihi belliyken, Trump ilkin geçen hafta Ohio’da halkla buluşmasında andı ‘çekilmeyi’. “Suriye’den çok yakında çıkacağız. Artık diğerleri ilgilensinler. ‘Halifelik’ dedikleri şeyi yüzde 100 bitireceğiz” dedi.
Kampanya söylemiyle tutarlı ama bir yıllık icraatları, ekibine daha yeni ‘şahin’ Mike Pompeo ve John Bolton’yu ataması ile elbette ‘çekilmenin’ ABD politikalarına tezatlığı düşünülürse, 1 Nisan şakası gibiydi.
Kızılca kıyamet koptu. Dışişleri ve Pentagon da ‘bir şey anlamamışlardı’. Ama Trump danışmanlarına ‘Suriye’den çekilmek istediğini’ fısıldayıp durmaktaydı.
Hani Amerikalıların girdiği yerde ‘gül bitiyormuş’ gibi ‘ABD giderse büyük güç boşluğu oluşur’ denildi. Ama ABD’nin Suriye’de işgalciliğini haklı çıkarmak için ‘IŞİD markasını’ kenara koyan yorumcular sağolsun, iyi de oldu.
* * *
Mesela Josh Rogin, 30 Mart’ta WP’ta, “Suriye’de ‘petrolü aldık’. Şimdi Trump İran’a vermek istiyor” buyurdu. Suriye petrolünün yüzde 90’ının üzerine ‘çökmüş’ -ama dar alanda sıkışmış- ABD çekilirse bu kaynak İran’a kalacakmış. Petrol zengini İran’ın ‘okyanusta bir damla’ Suriye petrolünü istemesi saçmalığını boşverirseniz, Trump’ın ‘İran’la nükleer anlaşmayı 12 Mayıs’ta çöpe atacağı’ öngörülerine oynayan yazısında, Rogin, özenle ABD’nin Suriye misyonlarını yerleştirmişti: ‘İran yayılmacılığını durdurmak, yeni sığınmacı krizini önlemek, aşırılıkçılıkla savaşmak ve Rusya’nın nüfuzunu artırmasını engellemek.’
CNN doğrudan Rusya’ya takmıştı: “Eğer Başkan Trump Suriye’den yakında çıkmak vaadini tutarsa en büyük kazananlar Putin ve Rus hükümeti olacak.”
Nasıl bir çamurdan söz ettiğimizi, Trump bir sene önce sahte kimyasal silahlı saldırı sonrası Suriye’yi vurduğunda başkanlığını sindiremedikleri bu adam için “İşte şimdi başkan oldu” demelerinden anlayın.
* * *
Açıkçası ben en çok Demokrasileri Savunma Vakfı’ndan Jonathan Schanzer’i ciddiye aldım. Kendisi Suriye’nin ABD için ikilik oluşturmadığını belirtip, “Bizim için kazanıp kaybetmek şart değil. Fakat diğerlerinin kaybettiğinden emin olabiliriz” diye yazarken, yeniden ‘Soğuk Savaş savaşçıları olup diğerlerinin planlarını bozabileceklerini’ vurguladı.
Bu arada iş, Trump’ın vekil güç SDG’nin kontrol alanlarının ‘yeniden inşası’ için 200 milyon dolarlık fonu dondurması eşliğinde kızışmış, devreye Fransızlar girmişti. YPG heyetinin Fransa lideri Macron’u ziyareti sonrası ‘kendilerini Fransız askerinin koruyacağını’ söylemeleriyle, Menbiç’te Fransız askerlerinin ‘görülmesi’ bir oldu. Hani sanki yoktular!
Derken ortam Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısı öncesi ve sonrası açıklamalarla teskin oldu. Ne tesadüf, Suudi veliaht prensi ABD’de halkla ilişkiler turunda “Suriye’den çekilmemelisiniz” deyip ‘İran’la savaşacakları’ derin öngörüsünde bulunmuşken, Trump ağzını ikinci kez açtı: “Suudi Arabistan Suriye’de kalmamızı istiyorsa parasını ödemeli.” Zaten Riyad’dan 4 milyar dolar istediği medyaya yansımıştı. Mesaj yerine oturdu.
Ve Konsey toplantısında ekibi Trump’ı ‘ikna etti’. Beyaz Saray da ‘yerel güçler üzerinden geçiş sürecine odaklanacaklarını’ gönül rahatlığıyla tekrarladı.
* * *
İşte Ankara’da, Suriye’nin ‘egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün’ altının ‘kalın harflerle çizildiği’ zirveyi, Rusya liderinin yeni dönem başkanlığındaki ilk yurtdışı ziyaretini bunların ışığında okumalı. O da sonraki yazıya kalsın. Ne de olsa telaşa mahal yok.