- Birgün
ABD’nin ikinci dünya savaşındaki pozisyonu hep tartışılageldi. Hitler faşizminin Sovyetleri yenmesini arzulayan, Kızıl Ordu’nun Nazi Almanyası’nı alt edeceğinin anlaşılması üzerine müttefikleriyle birlikte Normandiya’ya çıkarma yaparak Avrupa’ya ayak basan ABD’nin milyonların yaşamını yitirdiği savaşı nasıl küresel hegemonyasının tesisi için fırsata çevirdiği üzerine çok sayıda eser yayımlandı.
Yordam Kitap’tan çıkan Hayırlı Savaş Söylencesi’nde Jacques Pauwels, Amerika Birleşik Devletleri’nin İkinci Dünya Savaşı’nda oynadığı rolü incelerken, bu savaşın Amerikan tarihindeki en “hayırlı savaş” olduğuna dair söylenceyi sorguluyor. ‘Kirli gerçeklerin’ üzerine örtülmüş perdeyi aralamak için yanıtlanması zor sorulara cevap arayan Pauwels, ABD’li büyük tekellerin Nazilerle kurduğu kirli ilişkilerden, Amerikalıların savaştan önce neden bu kadar çok faşizme yakınlık duyduklarına, Washington’ın Nazi Almanyasına karşı savaşa girmek için neden Japonların Pearl Harlbor saldırısını beklediği, Batı Avrupa’da Hitler’e karşı ikinci bir cephenin açılmasısının neden geciktirildiği, Hiroşima ve Nagazike’ye atılan atom bombalarının gerçek hedefinin ne olduğuna dair sorular eşliğinde ABD’nin rolünü dair ezber bozacak sorgulamalar yapıyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın gerçek dönüm noktası neydi?
ABD ve Batılı kaynaklara göre savaşın akibetini belirleyen düğüm Normandiya çıkartmasıydı. Fransa’nın Normandiya bölgesinde müttefik kuvvetlerin Dwight David Eisenhower komutasında ABD, Avustralya, İngiltere, Fransa’nın gerçekleştirdiği Neptün Operasyonu Almanya’nın batı cephesindeki direncini kırdı. Normandiya çıkarmasının ardından müttefik ülke güçleri Fransa içlerine kadar ilerlemeye başlamış ve 2. Dünya Savaşını Almanya’nın kaybetmesiyle sonuçlanacak süreç hızlanmıştır.
Savaşın seyrini değiştiren Moskova Muharebesi
Pauwels’a ve pek çok tarihçiye göre İkinci Dünya Savaşı’nın gerçek dönüm noktası sanıldığı üzere ne Stalingrad Savaşı, ne Normandiya Çıkarması ne de Pearl Harbor saldırısıydı. Dönüm noktası Moskova Muharebesiydi. Moskova Muharebesi, II. Dünya savaşının doğu cephesindeki Barbarossa harekatı kapsamında 2 Ekim 1941- 07 Ocak 1942 tarihleri arasında gerçekleşen bir muharebedir. Barbarossa Harekatı’nın asıl amacı Moskova’ya ilerlemek ve Moskova’yı ele geçirmekti. Bu amaç uğruna binlerce km ilerleme kaydeden Alman birlikleri Moskova’ya çok yaklaşmış, defalarca geri çekilip tekrar saldırmış fakat başarılı olamamıştır. Kızıl Ordu’nun Nazi ordusunun Blitkrieg yani yıldırım taarruzunu durdurması savaşın dönüm noktası olmuştur.
Moskova savaşında Alman ordusunun püskürtülmesi ve Kızıl Ordu’nun artık kaybetmeyeceğinin anlaşılmasından kısa bir süre sonra ABD savaşa ortak olmaya karar verir.
Savaşın dönüm noktası olan Moskova muharebesini epik bir dille anlatan Aleskdandr Alfredoviç Bek, Moskova Önlerinde kitabında kendisinin de yer aldığı Kızıl Ordu’nun Nazilere karşı zaferini, savaşın ilk aşamalarını hikayeleştirerek anlatır.
Barbarossa Harekâtı- Blitzkrieg
1941 Haziran’ında Nazi ordusu, tarihin en geniş çaplı askerî harekâtı sayılan ünlü Barbarossa Harekâtı’na kalkışmış, Almanlar Sovyet topraklarına girerek Moskova’ya doğru ilerlemeye başlar. Savaş muhabiri olan Aleksandr A. Bek, Kazah komutan Momiş-Uli ile yaptığı röportajı temel alan eser gerçek kişi ve olaylara dayanarak bu tarihi savaşı resmeder.
General Panfilov’un askerî dehasını, Momiş-Uli’nin Kazahistan steplerinden edindiği avlanma deneyimlerinin savaş alanına uyarlayışını okudukça başarılı şekilde anlatır.
Berlin’e yürüyen Kızıl Ordu birlikleri içerisinde yer alır. Nazi Almanyası’nı yenilgiye uğrattığı cephenin burası olduğunu anlatır.
Siyasi tarihe meraklı olanlar için Yordam Kitap’tan çıkan Hayırlı Savaş Söylencesi ve Moskova Önlerinde kitapları okunmaya değer.