ABD’nin Venezüella’ya müdahalesini ne önlüyor?

01 Mar 2019

Venezüella’daki en büyük ganimet petrol. Ancak petrol sahaları Karakas’taki hükümet binalarında değil, ormanlık alanlarda bulunuyor. Bu da petrol altyapısının korunması görevini ve Venezüella askeri macerasından elde edilecek geliri büyük ölçüde zora sokuyor.

Venezüella’daki kriz derinleşiyor, bu da olası Amerikan askeri müdahalesinin tartışılması ve kınanmasının diplomatik alandan kamusal alana geçmesi anlamına geliyor. Rusya’nın BM daimi temsilcisi Vasiliy Nebenzya BM Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında şu ifadeleri kullandı: “Şimdi Washington’un tek amacının Venezüella’nın sorunlarını çözmek değil, halkını önemsemek değil, askeri müdahale yoluyla rejimini değiştirmek olduğu açıktır.”

Daha önceki Washington yönetimlerinin, Amerikan etki alanına girmek istemeyen ülkelere karşı kullanmakta tereddüt etmedikleri  askeri güç deneyimleri göz önüne alındığında, asıl sorulması gereken soru, Donald Trump yönetiminin Venezüella’ya karşı güç kullanmak isteyip istemediği değil, bu güne kadar bunu neden yapmadığı olarak ortaya çıkıyor. Şunun da özellikle belirtilmesinde yarar var; ABD yönetiminin ‘insancıl bombardımana’ yönelik doğal eğilimini ağırdan almasının bir nedeni de Trump’ın medyaya en fazla bağımlı olan ABD başkanı olmasıyla ilgili.  

ABD MEDYASININ ROLÜ

Önemli jeopolitik sonuçları olanlar da dahil olmak üzere, eylemlerinin çoğunun kendi seçmen kitlesine hitap edecek etkili bir televizyon görüntüsünün elde edilmesi amacıyla yapılması buna bir örnek. Suriye’ye füze saldırıları, Kuzey Kore’nin nükleerden arındırılması müzakereleri, barış görüşmeleri ve diplomasi ABD medyasında (daha doğrusu sahiplerinde) en ufak olumlu bir tepki görmüyor. Oysa Suriye’ye yapılan çok sınırlı ve ‘sembolik’  füze saldırıları, en ateşli Trump karşıtı medyanın bile gün boyu övgüsünü alıyor. Bu, Beyaz Sarayı güç kullanma senaryosuna itebilecek önemli bir faktör.

Bununla birlikte, güç kullanma senaryosunun önüne geçen ve yüksek olasılıkla ABD’nin Venezüella’daki krizin çözümünde barışçıl süreci kabul etmek zorunda bırakacağı başka faktörler de var.

Askeri müdahalenin önüne geçen en önemli faktör, Venezüella Silahlı Kuvvetleri ve istihbaratının istikrarlı durumu. Maduro yönetiminin askeri bloku iki önemli sağlamlık sınavını onurluca geçti. Birincisi, Guaido’nun ABD ve birçok AB ülkesi tarafından Venezüella’nın ‘mevcut başkanı’ olarak tanınmasından sonra, üst düzey hiç bir yetkilisi Amerikan yanlısı muhalefetin saflarına geçmedi. İkinci sınavı ise muhalefet ve onların kuratörlerinin Venezüella topraklarına sokmaya çalıştıkları sözde insani yardım konvoyunun önlenmesiydi. Hesaba göre, bu etkileyici ‘rüşveti’ gören askerler ve ulusal muhafızlar sadece kamyonların ülke topraklarına geçişine izin vermekle kalmayacak, aynı zamanda muhalefetin saflarına geçeceklerdi.

VENEZÜELLA GÜVENLİK GÜÇLERİNİN DAYANIKLILIĞI MÜDAHALENİN KOLAY OLMAYACAĞINI GÖSTERDİ

Bu plan da işe yaramadı. Venezüellalı güvenlik güçlerinin olağanüstü dayanıklılığı, Trump yönetimine ülkeye yapılacak müdahalenin kolay ve başarılı olmayacağını gösterdi. Bu da, Trump’ın medya desteğine yönelik güç kullanma senaryosunun faydasını önemli ölçüde sınırlandırıyor. Çünkü askeri nakliye uçaklarından indirilecek birçok asker tabutunun televizyon görüntüleri, başkanın reytingini yükseltmeye yarayacak şeyler değil.

AB VE GENEY AMERİKA ÜLKELERİ GUAİDO'YU TANIDI, ANCAK ABD ASKERİ MÜDAHALESİNİ DESTEKLEMEDİ

 

Olası güç kullanma senaryosunu sınırlandıran bir faktör daha var. O da Amerikan diplomasisinin Venezüella krizi özelinde Güney Amerika’ya yönelik çalışmalarının sekteye uğraması gerçeği. Şu paradoks bunu iyi ifade ediyor: Birçok AB ve Güney Amerika ülkesi ABD kuklası Guaido’yu ‘mevcut başkan’olarak tanıdılar, ancak aynı zamanda Amerikan süngüleriyle ‘iktidar olması’ için ABD askeri müdahalesini desteklemeye yanaşmadılar.

Wall Street Journal ve GZERO Media’nın verdikleri bilgilere bakılacak olursa, Brezilya, Peru, Şili, Kolombiya ve hatta Kanada hükümetlerinin olası askeri müdahaleye şiddetle karşı çıktıkları görülüyor. Yani, ABD’nin bölgesel uydularından Irak modelinde bir ‘koalisyon’ daha oluşturmak mümkün görünmüyor. Elbette çok istemesi durumunda ABD kendi gücüyle bunu başarabilir, ancak bu durumda Washington, Güney Amerika’daki ABD yanlısı rejimlerin konumlarını ciddi bir şekilde sarsacak ve kendisi için gelecekte zaten müdahaleciliğe karşı yüksek tarihsel hassasiyete sahip bölgede ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olacak.

Orta ve uzun vadede bakıldığında, olası askeri müdahaleyi caydıracak bir başka argüman da insan faktörüdür. Yani, Venezüella toplumu ve muhalefetinin özelikleri.

ABD'NİN GUAİDO'YU TANIMASININ ASIL NEDENİ, VENEZÜELLA MUHALEFETİNİN ZAFER VAADİ VERMESİ  

 

Wall Street Journal, Trump yönetiminden konuya vakıf kaynaklarına dayanarak, Washington’un Guaido’yu tanımasının asıl sebebinin Venezüella muhalafetinin vermiş olduğu kolay zafer vaadi olduğunu belirtti. Muhalefet temsilcileri, Washington’u Guaido’yu başkan olarak tanıması durumunda, iktidarın 24 saat içinde Amerikan yanlısı güçlere geçeceğine ikna ettiler. Wall Street Journal’in genellikle çok iyi politik kaynaklara sahip olduğu biliniyor ve bu örnek bir yandan Trump ekibinin stratejik planlama seviyesi, diğer yandan Amerikan yanlısı muhalefetin hazırlık ve planlama seviyesini açıkça gösteriyor. Örneğin, Venezüella karşıtı operasyonu koordine etmek için Kolombiya’ya gitmek zorunda kalan ABD Başkan yardımcısı Mike Pence’nin önceden hazırlanmış bir B planı yoktu.

Venezüella’daki Amerikan yanlısı muhalefetin yukarıda işaret edilen entellektüel ve örgütsel özellikleri nedeniyle, aktif eyleme geçilmesi durumunda, Washington’un Karakas’taki müttefiklerinin iktidarı kolayca kaybedeceği riskini göz önünde bulundurması gerekiyor. Bu da müdahalenin işgale dönüşmesi anlamına geliyor. Bu operasyon pahalı, uzun süreli ve ‘partizan Chavista’nın her etkili saldırısından sonra devlet başkanlığı reytingini olumsuz etkileyecek. Venezüella’daki en büyük ganimet petroldür. Ancak petrol sahaları Karakas’taki hükümet binalarında değil, ormanlık alanlarda bulunuyor. Bu da petrol altyapısının korunması görevini ve Venezüella askeri macerasından elde edilecek geliri büyük ölçüde zora sokuyor.

Washington’un gözlerini yukarıda sıralanan tüm sorunlara kapatması durumunda, ABD’nin Venezüella’ya askeri müdahalesi mümkün olabilir. Ancak, bu tür bir senaryo da tamamen göz ardı edilemez ve eğer uygulanacak olursa ABD’ye fırsatlardan ziyade sorunlar yaratatır. ABD medyasının bir bölümü de Venezüella işgalinin felaketle sonuçlanacağını zaten yazıyor.

Şu anda, Venezüella’nın meşru yönetimi ve bu ülkedeki Çin ve Rus yatırımları için en ciddi risk bombardıman uçakları değil, bürokratlar ve askerler için hazırlanmış ‘valizlerdeki paralar’. Çünkü Amerikan diplomatları ve casusuları birçok defa paranın gücüyle, askerlerin hayal bile edemeyeceği başarılar elde etti.

 

 

paylaş