- Cumhuriyet
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinin ardından S-400 alım kararından geri adım atılmayacağı mesajını yineledi. Türkiye’nin S-400 alım süreci konusunda yaşanan gelişmeleri değerlendiren emekli Tuğgeneral Ali Er, S-400 alımının tek başına bir silah alma kararı olmadığını belirterek “Bu karar, Türkiye için 21. yüzyılda savunma stratejilerinin yönünü belirleyecek bir karardır. Bu karar tek başına bir silah alma kararı değildir. Bu kararın sonuçları, askeri olmaktan çok siyasidir, ekonomiktir. Karar Türkiye’nindir, egemen bir devlet olarak Türkiye bu kararı alırsa bu kararın sonuçlarına göre kendi siyasi stratejilerini de belirlemiş olması gerekiyor. Bunun sonuçları mutlaka olacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada “Biz S-400 konusunda yol haritamızı zaten çizmişiz, bu saatten sonra bize ‘vazgeç’ diyenler, tavsiyede bulunanlar demek ki bizi tanımıyorlar. Biz sözleşmeyi yaptıysak, o iş bitmiştir. Bu, bizim egemenlik hakkımızdır ve kendi tasarrufumuzdur” dedi. Rusya Devlet Başkanı Putin de ilişkilerdeki önceliklerinin, Türkiye’ye S-400 sevkiyatının tamamlanması olduğunu belirtirken “Gündemimizde Türkiye’ye başka modern Rusya yapımı askeri ürünler sevk etme projelerimiz de var” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin savunma konsepti Türkiye ile Rusya arasında ilerleyen S-400 alım sürecini Cumhuriyet’e değerlendiren emekli Tuğgeneral Ali Er, Rusya’dan S-400 alımının basit bir silah alımı olarak görülemeyeceğini ve siyasi bir anlamı olduğunu söyledi. S-400 alımının, Türkiye’nin savunma konseptinin değiştirilmesi anlamına geleceğini vurgulayan Er, “Bunun anlamı; Türkiye’nin 1952 yılında NATO üyeliğiyle resmileştirdiği savunma konseptini değiştirdiği ve bloklar üstü bir savunma konseptinde çoklu işbirlikleriyle yöneteceği olarak görülebilir. Bu, siyasi bir karardır. Bu kararı egemen bir devletin seçilmiş iktidarın başındaki Cumhurbaşkanı’nın vermesi doğaldır. Ancak konu, yerlilik, millilik, Türkiye’nin kendi başına hareket etmesi gibi retorik söylemlerle pazarlamaya kalkılırsa vatandaş bunu satın alır, fakat sonuçları ileriki kuşaklarda ortaya çıkar” diye konuştu. S-400 alımının NATO’nun 2010’da kurulan ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu füze kalkanından çıkışına yol açabileceğine dikkat çeken Er, “Çünkü bu füze kalkanı sistemi Rusya ve İran’dan gelecek balistik füze tehdidine karşı kurulmuştur. Türkiye, Rusya ile teknolojik altyapı işbirliğini geliştirirse bu, NATO için güvenlik sorunu anlamına gelecektir. Dolayısıyla Türkiye, NATO’nun savunma imkânlarının meyvelerini yiyecekken başka bir yere angaje etmesinin bırakın askeri ve siyasi, ekonomik bir açıklamasını ben bulamıyorum. İktidarın buna ikna edici bir yanıtı varsa buna söylenecek laf olmaz tabii” değerlendirmesini yaptı. ‘Türkiye, NATO içinde yalnız’ Türkiye’nin bugüne kadar ulusal güvenlik stratejisinin NATO üyeliğine dayandığını, gelinen noktada S-400 alımının, Türkiye’nin NATO içindeki konumunu tartışmalı hale getirebileceğini söyleyen Er, “NATO, S-400 konusunda sessiz gibi görünüyor ama NATO şu anda ABD’yi kullanıyor. Kalan 27 NATO üyesi ülkeden Türkiye’yi bu konuda destekleyen ülke bulunmuyor. Bu, Türkiye’nin bu konuda NATO içinde ne denli yalnız olduğunun göstergesidir” diye konuştu. ‘Yerliliğin yolu özgür bilimden geçiyor’ Türkiye’nin savunma sanayiinde tam bağımsız olabilmesi için bilim ve teknoloji temelinde öz gücüyle üretim yapması gerektiğini vurgulayan Er, “Sizin teknolojiniz, sanayiniz yoksa, sizin üniversiteleriniz bilim üretemiyorsa maalesef bu çıkmazlarla karşı karşıyasınız. Türkiye’nin en büyük sorunu budur. Yerlilik, milliliğin yolu özgür bilimden geçiyor” diye konuştu.