- Cumhuriyet
Tamam, saray istedi ve Öcalan HDP’ye “tarafsız kal” mektubu yazdı. Peki, karşılığında saray Öcalan’a ne verdi? Belki de kafalarda bu soru oluşmasın diye mektup, “devletin PKK’yi bölmek için Öcalan’ı kullanması” diye sunuluyor ısrarla… Devletin operasyonu olsa, herhalde seçime 3 gün kala beklenmezdi! Açık ki mektubun esas hedefi, Öcalan’ın etkileyebileceği kadar HDP seçmenini sandıktan uzak tutmak ve Binali Yıldırım’a bu şekilde dolaylı destek vermekti. Devlet Bahçeli’nin “neden Öcalan’ın talimatına uymuyorsun” diyerek HDP’ye kızması bile bu esas hedefi işaret ediyordu!
6 Mayıs mektubunun iki mesajı Öcalan’ın karşılıksız mektup yazmayacağını PKK tarihini az çok bilen herkes tahmin eder… Peki, Öcalan mektubunun karşılığında ne aldı? 20 Mayıs’ta bu köşede “Rojava-İstanbul açılımı” başlıklı bir makale yazmış ve Erdoğan- Bahçeli oluruyla 6 Mayıs’ta Öcalan’la yeninden başlatılan görüşmelerden yansıyan ilk mektubu incelemiştik. O ilk mektubun iki mesajı vardı: Birincisi İstanbul içindi; “kutuplaşmadan uzak durulmalı” diyordu. İkincisi Rojava’yaydı; “PYD Suriye’nin bütünlüğü içinde, anayasal güvence ile çözüm aramalı, Türkiye’nin hassasiyetlerine duyarlı olmalı” diyordu.
Anayasa taslağındaki özerklik Suriye’nin bütünlüğü içinde ve anayasal güvence ile çözüm araması demek, özetle “ayrı devlet değil, Suriye içinde özerklik” demekti. Rusya’nın hazırladığı anayasa taslağında “özerklik” olduğunu bilen Öcalan, belli ki Moskova’nın Şam’ı ve Ankara’yı bu “çözüm”e ikna edeceğini düşünüyor! Öyle düşündüğü için de PYD’nin, tam da ABD’yle Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölge pazarlıkları yapan Türkiye’yle çatışmamasını, Ankara’nın hassasiyetlerine duyarlı olmasını istiyordu. Peki, o pazarlık ne aşamada? ABD, PYD’yi güneye çekmeyi ve 30 km.’lik bir bandı Türk-Amerikan denetiminde güvenli bölge yapmayı teklif ediyor…
PKK ile PYD’yi ayrıştırmak Peki, “PYD, PKK’nin Suriye koludur, ABD’nin PYD’ye desteği PKK’ye destektir” gerçeği ortadayken, AKP hükümeti bu söylemden vaz mı geçecek? Açıkçası bu sürpriz olmaz. Nitekim ABD’yle güvenli bölge pazarlıklarının başladığı süreçte, 8 Ocak’ta New York Times’a makale yazan Erdoğan şöyle diyordu: “Suriye Kürtleriyle herhangi bir sorunumuz olmadığını ifade etmek istiyorum. Savaş koşullarında birçok genç Suriyelinin seçenekleri olmadığı için PYD/YPG saflarına katıldığını biliyoruz.” Peki, bu dönüşüm nasıl sağlanacak? PKK ile PYD’yi Türk kamuoyunun zihninde ayrıştırarak! Bunun da iki anahtarı var: Biri Öcalan, ki Suriye’de özerklik onun için zaten hedefti ve o hedefin PKK-PYD ayrışmasıyla gerçekleşmesi sorun olmayacaktır! İkincisi de Barzani ki ABD, Barzani-PKK farkı üzerinden Irak’ta Kürt özerk bölgesini Ankara’ya kabul ettirebilmişti! Neçirvan Barzani’nin Irak Kürdistanı başkanı olarak bu süreçte Ankara’da ağırlanmasını da önemle not edelim elbette!
Türkiye’ye kaybettiren anlaşma Özetle, “Türk devletinin PKK’yi bölmek için Öcalan’ı kullanması” diye sundukları operasyon, Ankara’nın Irak’taki Kürdistan’dan sonra Suriye’de de Kürdistan’ı kabul etmesi şeklinde sonuçlanabilir. Daha şimdiden, Öcalan yine ağzına bakılan “önemli siyasi aktör” mertebesine çıkarıldı! Kısacası Erdoğan ile Bahçeli, İstanbul’u kaybetmemek için Türkiye’ye kaybettirmeyi göze alabiliyor. Türkiye’nin asıl “beka” sorunu işte bu anlayıştır! Peki, AKP’nin bunları Türkiye’ye kabul ettirmeye gücü yetecek mi? Göreceğiz!