İhvancılık Doğu Akdeniz’de de kaybettiriyor

12 Tem 2019

Önceki yazımızda hükümet kaynaklarına da dayanarak, Libya’da fiilen bir savaşın içinde olduğumuzu belirtmiştik. AKP hükümetinin de destek verdiği bir operasyonla NATO kuvvetleri Kaddafi rejimini yıkmış ve Libya’yı bölmüştü. Libya’da biri Tobruk, diğer Trablus merkezli iki güç var ve AKP hükümeti Trablus merkezli olanı destekliyor. Ve geçen yazımızda da incelediğimiz gibi, desteklemekten öte Tobruk merkezli güce karşı Türkiye’den gönderdiği operasyonel birlikle Trablus merkezli gücün yanında savaşıyor!

Libya’nın Doğu Akdeniz’le ilgisi var mı? Türkiye’nin Libya’daki taraflardan birini destekleyerek diğerine karşı savaşmasının, Türkiye’nin Doğu Akdeniz çıkarlarıyla ilgili olduğunu savunanlar var. Biz buna iki nedenle katılmıyoruz. 1. Henüz Doğu Akdeniz’de hidrokarbon rezervlerinin bulunmasından, bunun çıkarılmasıyla ilgili anlaşmalar yapılmasından ve Batı’ya hangi güzergâh üzerinden gönderileceği sorunu üzerinden yeni ittifaklar kurulmasından önce AKP hükümeti Libya’da taraf oldu. 2. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını koruyabilmesi, Libya’da savaşmasından değil, Suriye ve Mısır’la anlaşmasından geçiyor! Türkiye Libya’da Doğu Akdeniz çıkarları için değil, AKP hükümetinin “özel ajandası” nedeniyle taraf!

Putin’in Libya mesajları O “özel ajanda”ya geçmeden önce, Libya konusunda örneğin Rusya’nın nasıl bir tutum aldığına bakalım... Putin, geçen hafta Libya konusunda dört önemli mesaj verdi: 1. “Libya’daki olayların nasıl başladığı önemli. NATO Libya’yı bombaladı, devlet sistemini yok etti.” Putin bu mesajıyla çözüm için sorunun kaynağına inilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. 2. “İdlib’den Libya’ya sızma endişe verici.” Soçi mutabakatına göre Türkiye’nin sorumluluğunda olan İdlib’de mutabakatın gerekleri tam olarak yerine getirilmedi ve AKP hükümeti ısrarla Rusya hava kuvvetleri destekli Suriye ordusunun harekâtına karşı çıkarak, fiilen İdlib’deki terörist grupları korumuş oluyor. Şimdi onlardan bazılarının Libya’ya geçmiş olması da ciddi sorun yaratıyor. (Bu grupların Libya sahasında kimin yanında konumlanacakları ileride daha da ciddi soruna dönüşecek!) 3. “Serrac (Trablus) ve Hafter’le (Tobruk) eşit ilişkilere sahibiz.” Putin, Libya’daki iç savaşta tarafsız olduklarını, iki taraftan birini -üstelik sahada silahla savunmanın- yanlış olduğunu belirtmiş oluyor. 4. “Hedef diyalog ve devletin inşası.” Putin Libya’nın bölünmesini değil, birliğini savunuyor; bunun yolunun da NATO’nun yıktığı devletin inşasından geçtiğini vurguluyor.

AKP’nin özel ajandası Peki, Erdoğan’ın Libya’ya bakışı Astana ortağı Putin’den neden bu kadar çok farklı? Elbette iki ülkenin çıkarları farklıdır, ama bu örnek özelinde mesele AKP’nin ihvancılığıyla ilgilidir! İşte bu “özel ajanda” nedeniyle AKP Libya’da taraf ve yeter ki taraf olduğu kesim bir bölgede iktidar olsun, Libya’nın bölünmesine bile razı! Ki aynısı Suriye’de yaşanmadı mı ve kimi düzeltmelere rağmen hâlâ yaşanmıyor mu? Her şey AKP’nin isimlerini verdiği ihvancıları hükümetine monte etmesi için Esad’a baskısıyla başlamadı mı? Peki, Mısır’la ilişkimiz neden bozuk? AKP’nin desteklediği ihvan yönetimi Mısır’da devrildiği için değil mi? Ya Suriye’de Esad’ı devirme ortaklığı yaptıkları Suudi Arabistan’la neden ilişkiler bozuldu? İhvancılık nedeniyle değil mi?

Suriye ve Mısır ihtiyacı İşte Türkiye’nin dış politikası bu ihvancılık anlayışına esir maalesef... İhvancılık nedeniyle Türkiye, Suriye ve Mısır’la sorunlu ve bu iki ülkelerle sorunlu olmak Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırıyor! Yunanistan ve Rum Kesimi’nin İsrail’le ittifak kurduğu, ABD, İngiltere ve Fransa’nın Doğu Akdeniz enerjisinden pay almak için bu üçlüyü desteklediği ve Türkiye’ye karşı cephe aldığı koşullarda, Doğu Akdeniz’in iki önemli ülkesi olan Suriye ve Mısır’ın Türkiye’nin yanında konumlanması kritik önemde olmaz mı? Hele de Rusya’nın bile Türkiye’nin gönderdiği sondaj keşif gemisinin Kıbrıs’ın egemenliğine tehdit olduğunu savunduğu koşullarda!

paylaş