- Cumhuriyet
12 May 2020
Sıkışan iktidarlar “düşmanla” beslenir: Kimi “Çin, virüsü laboratuvarda üretti” komplosuyla, kimi de “muhalefet darbe yapacak” propagandasıyla başarısızlığını örtmeye, kötü ekonomi tablosunu gizlemeye, safları sıklaştırmaya çalışır.
Evet, virüs salgını nedeniyle Çin’i düşmanlaştıran Trump yönetimi de muhalefeti düşmanlaştıran Erdoğan yönetimi de sıkışık durumda.
Bahçeli’nin IMF karnesi
Ekonomi tablosu kötü ve muhalefet bunun sorumlusu olarak Berat Albayrak’ı suçluyor. Öyle ki Albayrak’ı savunmak için Devlet Bahçeli bile mesaj yayımlıyor. Hem de kendi siyasi geçmişini eğip bükerek...
Şöyle ki, Bahçeli muhalefeti IMF ile işbirliği yapmakla bile suçlayabiliyor! Oysa IMF’yle Türkiye tarihinin en ağır anlaşmasını yapan hükümetin başbakan yardımcısıydı. Kemal Derviş o anlaşmaya dayanarak Türkiye’ye gelip Cumhuriyetin ekonomi kazanımlarını satmıştı! Yani Bahçeli mevcut siyasiler içinde IMF konusunda en suçlu isimdir!
Muhalefet, muhalefet bile edemiyor
İktidarın “muhalefet darbe yapacak” propagandası ise toplumu bölmese, kutuplaştırmasa, Sevda Noyan gibi tiplere ekrandan tehdit savurma iklimi oluşturmasa, “ucuz siyaset” der geçeriz.
Velev ki muhalefetin darbe yapma hevesi olsun, kiminle yapacak? İstanbul, Ankara ve İzmir belediyelerinin zabıtalarıyla mı? Kaldı ki darbe yapacağından “korkulan” muhalefetten en çok Erdoğan memnun. Zira böyle muhalefetle sürekli iktidarda kalacağını biliyor...
İktidara, en uygun şartlarda bile etkili muhalefet yapamayan muhalefetin “darbeciliği”, sıkışık durumdaki iktidarın saflarını sıklaştırması için bir propagandadan ibarettir özetle...
Listeler ve mermiler
Ancak demin de belirttiğimiz gibi iddianın ciddiyetsizliği nedeniyle “ucuz siyaset” deyip geçemiyoruz; zira oluşturduğu siyasi iklimle ülkeyi bölüyor, kutuplaştırıyor.
Öyle ki Sevda Noyan gibi tipler, ekrandan “darbeci muhalefete” karşı liste oluşturuyor, komşularını da dahil ettiği 50 kişilik liste hazırladığını belirtiyor ve “bizim aile 50’sini götürür” diyerek açık açık ekranda “insan öldürmekten” bahsedebiliyor!
“Ucuz siyaset” diyemiyoruz zira o siyasetin oluşturduğu iklimde “bir kavanoz mermi” görüntüsüyle muhalefet liderleri tehdit edilebiliyor!
Fethullahçılığı ak-lama fırsatı
Ayrıca, sıkışık iktidarın bu safları sıklaştırma hamlesi, Sevda Noyan gibi tiplere kendilerini “ak-lamak” için fırsat da oluşturuyor. FETÖ’cü geçmişlerini örtmek isteyenler AKP’nin muhaliflerine “saldırmakta” öne atlıyor yani...
Sevda Noyan’ın İtalyan vatandaşlığı, FETÖ’nün kanallarında yıllarca program yapan kocasına 15 Temmuz’dan sonra İtalyan pasaportu almaya çalışması gibi konular bir yanda, attığı şu ve benzeri mesajlar da diğer yanda: “Fethullah Gülen Hocaefendi bizim sadece geçmişimiz değil, aynı zamanda hem bugünümüz hem yarınımız... Hatta niyetimiz ahiret birlikteliği.”
İşte “50 kişiyi götürürüm” diyen Sevda Noyan aslında AKP’cilik yapmıyor, bu Fethullahçı geçmişini örtmeye çalışıyor. Bunlara göre en iyi örtme operasyonu da AKP adına muhalefete en saldırgan olmaktan geçiyor haliyle!
Türk-Rus ilişkilerine sabotaj
Şehit olmuş MİT mensubunu deşifre et- mekten tutuklu olan gazeteci arkadaşlarımızın iddianamesi yayımlandı. Öyle çok şey yazılıp söylenebilir ki iddianame hakkında, sayfalar yetmez. Ancak makalemizin konusu bağlamında şu kadarını söylemeyelim:
1) FETÖ ile daha etkili mücadele etmek isteyen devlet, Barışlar’ı, Muratlar’ı tutuklamaz, tersine Barışlar’ın da Muratlar’ın da kitaplarının daha çok okunmasını sağlar!
2) Barışlar’ın ve Muratlar’ın tutukluluğuna en çok FETÖ’cüler seviniyor!
3) Murat Ağırel’in yeni çıkan kitabı Sarmal’la ilgili olarak Ahu Özyurt’un Sputnik’teki programına canlı yayında 15 dakika konuk olmasının, iddianamede “HTS kayıtları incelendiğinde, şüphelinin suça konu paylaşım yaptığı gün bir uluslararası haber ajansı ile 15 dakika görüşme yaptığı tespit edilmiştir” şeklinde yer alabilmektedir!
4) İddianamenin en hafifinden “yetersizliğini” ortaya koyan bu “tespit”, dahası iddianame yayımlanmadan önce, tıpkı kumpas günlerindeki gibi, önce gazetelere servis edilmiştir. Sıradan bir canlı yayın bağlantısı, “sır görüşme” diye yandaş basında “operasyonel haber” olmuştur!
5) Kitap tanıtımıyla ilgili bir canlı yayının “Moskova’yla sır görüşme” derecesinde iddianameye girmesi sadece bu meslektaşlarımıza 19 yıl hapis cezası verebilmeye gerekçe bulma çabası olmaktan öte “politik sorunlar” içermektedir! Çünkü bu tür “suçlamalar” son tahlilde Türk-Rus ilişkilerini sabote etmek isteyenlerce kullanılır!
İddianamenin iki çıktısı
Sonuçları itibarıyla “MİT şehidinin deşifre edilmesi” denilen bir olay iki sonuç doğurmaktadır:
1) Türkiye’de FETÖ ile en iyi mücadele eden gazeteciler etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır.
2) Devletin Rusya ile yürüttüğü bölgesel işbirliği hedef alınmaktadır.
Bu iki çıktıyı görmeden meseleyi “ama MİT kanunu var” düzleminde yorumlamak, Türkiye’nin “ciddi devlet kapasitesi” açısından büyük eksiklik olacaktır!
Evet, virüs salgını nedeniyle Çin’i düşmanlaştıran Trump yönetimi de muhalefeti düşmanlaştıran Erdoğan yönetimi de sıkışık durumda.
Bahçeli’nin IMF karnesi
Ekonomi tablosu kötü ve muhalefet bunun sorumlusu olarak Berat Albayrak’ı suçluyor. Öyle ki Albayrak’ı savunmak için Devlet Bahçeli bile mesaj yayımlıyor. Hem de kendi siyasi geçmişini eğip bükerek...
Şöyle ki, Bahçeli muhalefeti IMF ile işbirliği yapmakla bile suçlayabiliyor! Oysa IMF’yle Türkiye tarihinin en ağır anlaşmasını yapan hükümetin başbakan yardımcısıydı. Kemal Derviş o anlaşmaya dayanarak Türkiye’ye gelip Cumhuriyetin ekonomi kazanımlarını satmıştı! Yani Bahçeli mevcut siyasiler içinde IMF konusunda en suçlu isimdir!
Muhalefet, muhalefet bile edemiyor
İktidarın “muhalefet darbe yapacak” propagandası ise toplumu bölmese, kutuplaştırmasa, Sevda Noyan gibi tiplere ekrandan tehdit savurma iklimi oluşturmasa, “ucuz siyaset” der geçeriz.
Velev ki muhalefetin darbe yapma hevesi olsun, kiminle yapacak? İstanbul, Ankara ve İzmir belediyelerinin zabıtalarıyla mı? Kaldı ki darbe yapacağından “korkulan” muhalefetten en çok Erdoğan memnun. Zira böyle muhalefetle sürekli iktidarda kalacağını biliyor...
İktidara, en uygun şartlarda bile etkili muhalefet yapamayan muhalefetin “darbeciliği”, sıkışık durumdaki iktidarın saflarını sıklaştırması için bir propagandadan ibarettir özetle...
Listeler ve mermiler
Ancak demin de belirttiğimiz gibi iddianın ciddiyetsizliği nedeniyle “ucuz siyaset” deyip geçemiyoruz; zira oluşturduğu siyasi iklimle ülkeyi bölüyor, kutuplaştırıyor.
Öyle ki Sevda Noyan gibi tipler, ekrandan “darbeci muhalefete” karşı liste oluşturuyor, komşularını da dahil ettiği 50 kişilik liste hazırladığını belirtiyor ve “bizim aile 50’sini götürür” diyerek açık açık ekranda “insan öldürmekten” bahsedebiliyor!
“Ucuz siyaset” diyemiyoruz zira o siyasetin oluşturduğu iklimde “bir kavanoz mermi” görüntüsüyle muhalefet liderleri tehdit edilebiliyor!
Fethullahçılığı ak-lama fırsatı
Ayrıca, sıkışık iktidarın bu safları sıklaştırma hamlesi, Sevda Noyan gibi tiplere kendilerini “ak-lamak” için fırsat da oluşturuyor. FETÖ’cü geçmişlerini örtmek isteyenler AKP’nin muhaliflerine “saldırmakta” öne atlıyor yani...
Sevda Noyan’ın İtalyan vatandaşlığı, FETÖ’nün kanallarında yıllarca program yapan kocasına 15 Temmuz’dan sonra İtalyan pasaportu almaya çalışması gibi konular bir yanda, attığı şu ve benzeri mesajlar da diğer yanda: “Fethullah Gülen Hocaefendi bizim sadece geçmişimiz değil, aynı zamanda hem bugünümüz hem yarınımız... Hatta niyetimiz ahiret birlikteliği.”
İşte “50 kişiyi götürürüm” diyen Sevda Noyan aslında AKP’cilik yapmıyor, bu Fethullahçı geçmişini örtmeye çalışıyor. Bunlara göre en iyi örtme operasyonu da AKP adına muhalefete en saldırgan olmaktan geçiyor haliyle!
Türk-Rus ilişkilerine sabotaj
Şehit olmuş MİT mensubunu deşifre et- mekten tutuklu olan gazeteci arkadaşlarımızın iddianamesi yayımlandı. Öyle çok şey yazılıp söylenebilir ki iddianame hakkında, sayfalar yetmez. Ancak makalemizin konusu bağlamında şu kadarını söylemeyelim:
1) FETÖ ile daha etkili mücadele etmek isteyen devlet, Barışlar’ı, Muratlar’ı tutuklamaz, tersine Barışlar’ın da Muratlar’ın da kitaplarının daha çok okunmasını sağlar!
2) Barışlar’ın ve Muratlar’ın tutukluluğuna en çok FETÖ’cüler seviniyor!
3) Murat Ağırel’in yeni çıkan kitabı Sarmal’la ilgili olarak Ahu Özyurt’un Sputnik’teki programına canlı yayında 15 dakika konuk olmasının, iddianamede “HTS kayıtları incelendiğinde, şüphelinin suça konu paylaşım yaptığı gün bir uluslararası haber ajansı ile 15 dakika görüşme yaptığı tespit edilmiştir” şeklinde yer alabilmektedir!
4) İddianamenin en hafifinden “yetersizliğini” ortaya koyan bu “tespit”, dahası iddianame yayımlanmadan önce, tıpkı kumpas günlerindeki gibi, önce gazetelere servis edilmiştir. Sıradan bir canlı yayın bağlantısı, “sır görüşme” diye yandaş basında “operasyonel haber” olmuştur!
5) Kitap tanıtımıyla ilgili bir canlı yayının “Moskova’yla sır görüşme” derecesinde iddianameye girmesi sadece bu meslektaşlarımıza 19 yıl hapis cezası verebilmeye gerekçe bulma çabası olmaktan öte “politik sorunlar” içermektedir! Çünkü bu tür “suçlamalar” son tahlilde Türk-Rus ilişkilerini sabote etmek isteyenlerce kullanılır!
İddianamenin iki çıktısı
Sonuçları itibarıyla “MİT şehidinin deşifre edilmesi” denilen bir olay iki sonuç doğurmaktadır:
1) Türkiye’de FETÖ ile en iyi mücadele eden gazeteciler etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır.
2) Devletin Rusya ile yürüttüğü bölgesel işbirliği hedef alınmaktadır.
Bu iki çıktıyı görmeden meseleyi “ama MİT kanunu var” düzleminde yorumlamak, Türkiye’nin “ciddi devlet kapasitesi” açısından büyük eksiklik olacaktır!