- Cumhuriyet
10 Haz 2020
Son ayların kaotik gündeminde büyük olasılıkla fark etmediğiniz bir gelişme var.
Belediyeler birbiri ardına hayvanat bahçesi açma projelerini açıklıyor. Sanki var olanlar yetmezmiş gibi, yenilerinin bir an önce açılması için çaba harcanıyor.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, hayvanat bahçesi proje çalışmalarını başlattı. Avrupa’nın en büyük tema parkı olan Ankapark’ın yanı başına inşa edilen Ankara Hayvanat Bahçesi yakında açılacak.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve TMMOB Gaziantep Şubesi de karantina günlerinde çağrı yapmış, giriş kapısı için proje tasarım yarışması açılmış.
İnsanın empati yoksunluğunu anlatmak için eşsiz birer örnek hepsi...
Birkaç gün sokağa çıkma yasağı ilan edilince evde kalıp delirme noktasına gelen insanlar, evi orman olan vahşi hayvanları ömür boyu tutsak haline getiriyor. Üstelik bunu “hayvan sevgisi” adı altında para kazanmak için yapıyor.
***
Bu hapishane projeleri son aylarda neden hızlandı biliyor musunuz? Birileri, nicedir bekletilen hayvan hakları yasası TBMM’den geçerse açamayız diye panikledi de ondan.
TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, geçen yılın sonunda tamamlanan raporunda ne yazık ki bu konuda da beklenen cesareti gösteremedi; hayvanat bahçeleri kapatılsın diyemedi. Çünkü yine parayı hayvan haklarının önüne koydu.
Raporun ilgili kısmında şöyle yazıyor:
“Yapılacak mevzuat değişikliğinden sonra yeni bir hayvanat bahçesi açılmasına izin verilmemesi;
mevcut hayvanat bahçelerinin belirlenecek yeni kriterler çerçevesinde faaliyetine izin verilmesi;
hayvanat bahçeleri yönetmeliğinde yapılacak revizyonla, mevcut hayvanat bahçelerinde kafes tipi barındırmanın tamamen ortadan kaldırılması;
(...) butik tarzda, benzinlik gibi yerlerde hayvanat bahçelerine hiçbir koşulda izin verilmemesi;
şehir merkezlerinde ve/veya AVM’lerde bulunan hayvanat bahçelerinde memeli hayvanlar, soğuk iklim hayvanları, büyük sürüngenler ve yırtıcı kanatlıların bulundurulmasına izin verilmemesi;
bu kriterleri sağlayamayan hayvanat bahçelerinin kapatılmasının hayvan refahı açısından temel gereksinimleri karşılayabileceği değerlendirilmiştir.”
Bu maddeleri okuyunca, “düzeltmeler öngörülmüş, bu şekilde açılırsa sorun olmaz” diyenler varsa sorunu anlatayım:
Hayvanat bahçesindeki hayvanlar doğal ortamlarından koparılıp kentin ortasındaki bir fanusa hapsedilir.
Kafesler kaldırılsa bile hayvanların özgürlüğü ellerinden alınmıştır. Çünkü sadece belli bir alanda hareket etmeleri gerekir.
Buna direnen hayvanlara sakinleştirici verilir; birçok hayvan stresten ve yalnızlıktan hastalanır, acı çeker ve ölür.
Hayvanat bahçesindeki hayvanlar seyirlik bir obje haline getirilir.
***
Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan Gabi’yi hiç duydunuz mu? Tüp bebek yöntemiyle doğan ilk fil Gabi, 15 yaşında; 10 yıl önce İsrail’deki Kudüs Hayvanat Bahçesi’nden getirildi.
Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Gabi’nin doğum günü 50 bin ziyaretçi eşliğinde kutlandı!” haberleriyle reklam yapıyor ama o fil insanlar görüp keyiflensin diye tecrit ediliyor.
Nil, Sultan, Sudan ve Sevakin adlı aslanları duydunuz mu? Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’in sanki eşya gibi alıp Erdoğan’a hediye ettiği aslanlar 5 yaşına bastı. Afrika’da başlayan yaşamları Gabi gibi Gaziantep’teki hapishanede sürüyor...
Çekmeköy’de özel bir hayvanat bahçesinde daracık bir alana kapatılan kurdu duydunuz mu? Stresten aynı hat üzerinde yürüyerek sürekli toprak zemine 8 çiziyor.
“İnsanlara hayvanları tanıtmak ya da çocukları bilgilendirmek” gibi amaçlar, bu ilkel uygulamanın sürdürülmesini haklı çıkarmaz. Bu çağda hayvanları çocuklara tanıtmak için kullanılabilecek çeşitli teknolojik olanaklar mevcuttur.
İnsanların derdi, her zaman olduğu gibi, bencilce sadece kendi duyacakları heyecan ve mutluluk. Bunun için hayvanları esir ediyorlar.
Sorarım size; bunun 19. ve 20. yüzyıllarda insan sergilenen (human zoo) insan hayvanat bahçelerinden farkı var mı?
Özgürlüğün ne demek olduğunu karantina döneminde öğrenemediyseniz, hayatınız boyunca aynı mekânda tutularak deneyimlemek ister misiniz? Yemeğinizi verecekler, ihtiyaçlarınızı karşılayacaklar. Ne dersiniz?
Belediyeler birbiri ardına hayvanat bahçesi açma projelerini açıklıyor. Sanki var olanlar yetmezmiş gibi, yenilerinin bir an önce açılması için çaba harcanıyor.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, hayvanat bahçesi proje çalışmalarını başlattı. Avrupa’nın en büyük tema parkı olan Ankapark’ın yanı başına inşa edilen Ankara Hayvanat Bahçesi yakında açılacak.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve TMMOB Gaziantep Şubesi de karantina günlerinde çağrı yapmış, giriş kapısı için proje tasarım yarışması açılmış.
İnsanın empati yoksunluğunu anlatmak için eşsiz birer örnek hepsi...
Birkaç gün sokağa çıkma yasağı ilan edilince evde kalıp delirme noktasına gelen insanlar, evi orman olan vahşi hayvanları ömür boyu tutsak haline getiriyor. Üstelik bunu “hayvan sevgisi” adı altında para kazanmak için yapıyor.
***
Bu hapishane projeleri son aylarda neden hızlandı biliyor musunuz? Birileri, nicedir bekletilen hayvan hakları yasası TBMM’den geçerse açamayız diye panikledi de ondan.
TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, geçen yılın sonunda tamamlanan raporunda ne yazık ki bu konuda da beklenen cesareti gösteremedi; hayvanat bahçeleri kapatılsın diyemedi. Çünkü yine parayı hayvan haklarının önüne koydu.
Raporun ilgili kısmında şöyle yazıyor:
“Yapılacak mevzuat değişikliğinden sonra yeni bir hayvanat bahçesi açılmasına izin verilmemesi;
mevcut hayvanat bahçelerinin belirlenecek yeni kriterler çerçevesinde faaliyetine izin verilmesi;
hayvanat bahçeleri yönetmeliğinde yapılacak revizyonla, mevcut hayvanat bahçelerinde kafes tipi barındırmanın tamamen ortadan kaldırılması;
(...) butik tarzda, benzinlik gibi yerlerde hayvanat bahçelerine hiçbir koşulda izin verilmemesi;
şehir merkezlerinde ve/veya AVM’lerde bulunan hayvanat bahçelerinde memeli hayvanlar, soğuk iklim hayvanları, büyük sürüngenler ve yırtıcı kanatlıların bulundurulmasına izin verilmemesi;
bu kriterleri sağlayamayan hayvanat bahçelerinin kapatılmasının hayvan refahı açısından temel gereksinimleri karşılayabileceği değerlendirilmiştir.”
Bu maddeleri okuyunca, “düzeltmeler öngörülmüş, bu şekilde açılırsa sorun olmaz” diyenler varsa sorunu anlatayım:
Hayvanat bahçesindeki hayvanlar doğal ortamlarından koparılıp kentin ortasındaki bir fanusa hapsedilir.
Kafesler kaldırılsa bile hayvanların özgürlüğü ellerinden alınmıştır. Çünkü sadece belli bir alanda hareket etmeleri gerekir.
Buna direnen hayvanlara sakinleştirici verilir; birçok hayvan stresten ve yalnızlıktan hastalanır, acı çeker ve ölür.
Hayvanat bahçesindeki hayvanlar seyirlik bir obje haline getirilir.
***
Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan Gabi’yi hiç duydunuz mu? Tüp bebek yöntemiyle doğan ilk fil Gabi, 15 yaşında; 10 yıl önce İsrail’deki Kudüs Hayvanat Bahçesi’nden getirildi.
Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Gabi’nin doğum günü 50 bin ziyaretçi eşliğinde kutlandı!” haberleriyle reklam yapıyor ama o fil insanlar görüp keyiflensin diye tecrit ediliyor.
Nil, Sultan, Sudan ve Sevakin adlı aslanları duydunuz mu? Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’in sanki eşya gibi alıp Erdoğan’a hediye ettiği aslanlar 5 yaşına bastı. Afrika’da başlayan yaşamları Gabi gibi Gaziantep’teki hapishanede sürüyor...
Çekmeköy’de özel bir hayvanat bahçesinde daracık bir alana kapatılan kurdu duydunuz mu? Stresten aynı hat üzerinde yürüyerek sürekli toprak zemine 8 çiziyor.
“İnsanlara hayvanları tanıtmak ya da çocukları bilgilendirmek” gibi amaçlar, bu ilkel uygulamanın sürdürülmesini haklı çıkarmaz. Bu çağda hayvanları çocuklara tanıtmak için kullanılabilecek çeşitli teknolojik olanaklar mevcuttur.
İnsanların derdi, her zaman olduğu gibi, bencilce sadece kendi duyacakları heyecan ve mutluluk. Bunun için hayvanları esir ediyorlar.
Sorarım size; bunun 19. ve 20. yüzyıllarda insan sergilenen (human zoo) insan hayvanat bahçelerinden farkı var mı?
Özgürlüğün ne demek olduğunu karantina döneminde öğrenemediyseniz, hayatınız boyunca aynı mekânda tutularak deneyimlemek ister misiniz? Yemeğinizi verecekler, ihtiyaçlarınızı karşılayacaklar. Ne dersiniz?