- Haber2021
15 yılı aşan zamandır, emekli örgüt yöneticilerinin ve EYT sözcülerinin, televizyon ve radyo konuşmalarında, miting meydanlarında ya da yazılı metinlerinde sıraladıkları taleplerde, süregelen yanılgılar söz konusu.
Yanılgılardan arınmış, sorunu bütünlüklü olarak kavramış, taleplerine de böylece yansıtmış olan yok mudur? Yok denemez doğrusu. Ancak, her iki kesimin önderlerinin, sözcülerinin büyük kısmında, bu yanılgılar sürmektedir ne yazık ki.
Bu yazının muhatabı olan emekli ve EYT örgütlerinin yöneticisi dostlarımız bilmektedir ki, gerçek dost sorunu görmezden gelen değil, sorunun çözümüne birlikte kafa yorandır.
Bu duyguların rahatlığı ile sıralayalım yanılgıları.
1-) Sadece emekliler değil, emekli örgütleri de ve sadece emeklilik süresi uzayan EYT’ler değil, EYT örgütleri de, sorunu sadece kendilerinden ibaret sanmaktalar, sanmayı sürdürmekteler.
Kendi sorunlarının kardeşi ya da doğurganı olan bitişikteki sorunu da, emeklilerin de, EYT’lerin de dertlerinin ortak sebebi olan asıl sorunu da görmemeyi sürdürmekteler.
2-) EYT denilen sorun, “maç oynanırken kuralın değiştirilmesi” şeklinde tanımlanan basit bir hata değildir.
İkincisi, emekli maaşlarının operasyonlarla düşürülmesi, basit bir hesap bilmezlik ya da ekonomiyi yönetme becerisindeki zaaf değildir.
Her iki kesimin de haklı olarak şikâyet ettikleri sorunlar, sosyal güvenlik sistemine yapılan operasyonun bizzat sonuçlarıdır.
3-) Sosyal güvenlik sistemimizin ortasına hançer gibi sokulan Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES), sıfırdan yaratılması ve bu sisteme yer açmak için yürütülen hoyratça girişimler, bütün sorunların müsebbibidir.
Ancak, emekli örgütlerimizin yöneticileri de, EYT yöneticileri de, bu vahim gerçeği önemsenmemekte, sıradan bir vaka olarak yaklaşmaktadır.
4-) Emekli maaşlarının operasyonlarla düşürülmesi, emeklilik yaşının uzatılarak EYT’ler denilen milyonların yaratılması, ulusal sosyal güvenlik sistemimize operasyonlar yapılması ve BES denilen ithal sistemin sokuşturulması, her adımı hükümetlere dikte ettirilen yabancı örgütlerin operasyonudur.
OECD, IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği, belgeleri defalarca kamuoyuna da yayınlanmış talimatlarla yürüttüler bu operasyonu.
Emekli örgütlerimizin, işçi örgütlerimizle birlikte 23 yıl önce birlikte ve defalarca dile getirdikleri bu gerçekler, yaklaşık 15 yıldır aynı emekli örgütlerince de, EYT örgütlerimizce de dillendirilmiyor. Bütün sorunların müsebbibi olan bu yabancı örgütler ve yürüttükleri operasyonlar unutuldu gitti adeta.
Emperyalizmin sahaya sürdüğü bütün örgütleri ile ulusal sosyal güvenlik sistemimize bir operasyon yürüttüğü unutuldu adeta.
5-) Çalışanların emeklilik sürelerine, emeklilerin nasıl yaşayacaklarına, maaşlarına, ulusal sosyal güvenlik sistemimize, sigorta sektörümüzün ele geçirilmesine, 10 yıl öncesinin rakamlarıyla 200 milyar dolar olduğu düşünülen emeklilik pazarımıza üşüşmelerine varıncaya kadar ince ince işlenen bu operasyonun, ülkemize, bağımsızlığımıza devlet düzenimize ve halkımızın yaşam biçimine kasteden bir emperyalist operasyon olduğu, ne yazık ki dillendirilmiyor artık.
Sorunları, sadece “maç oynanırken kuralın değişmesi” olarak sunmak, ya da “emeklileri önemsemeyen idari bir öngörüsüzlük” olarak değerlendirmek, operasyondaki bütünlüğü görmemek, bütün bu sorunların ülkemizin bağımsızlığı ile doğrudan ilişkisini görmemek, ağaçları gören ama ormanı görmeyen bir sıradanlığa sürüklemektedir.
23 YILLIK GERÇEKLER NEDEN UNUTULDU?
Oysa bu sorunlar ortaya çıktığında, emeklilik yaşı uzatıldığı, emekli maaşları tırpanlandığı ve sosyal güvenlik sistemimizin ortasına BES kaması saplanmaya başladığında, yani 23 yıl önce, bu yanılgıların hiçbiri, işçi örgütlerinde de yoktu, emekli örgütlerinde de.
Gelin o günlere gidelim ve emekli örgütlerimizin, işçi örgütlerimizle birlikte neler dediğini, neleri savunup, nelerin mücadelesini birlikte verdiklerini görelim;
14 Temmuz 1999 günü Türkiye’nin en büyük 15 işçi ve emekli örgütü, Türk-İş Konfederasyonunun Genel Merkezinde bir araya geldiler, güç ve eylem birliği yapma kararı aldılar.
“Emek Platformu” adını alan bu birlik, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen, Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti (şimdiki Türkiye Emekliler Derneği), Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği, TMMOB, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, TÜRMOB’dan oluşuyordu.
Platformun kurulduğu bu toplantıda açış konuşmasını yapan Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, neden böyle bir birliğe ihtiyaç duyulduğunu anlattı. Maksadın daha iyi anlaşılması için satır satır okuyalım;
“Bugün Türkiye'nin gündeminde birkaç önemli konu vardır.
Bu konuların tümünde IMF'nin talepleri yerine getirilmektedir.
IMF, sosyal devleti ve SSK'yı çökertmek istemektedir.
IMF, memur ve emekliyi yoksullaştırmak istemektedir.
IMF, ulusal egemenliğimizi zedeleyecek ve kapitülasyonların günümüzdeki biçimi olan uluslararası tahkimin kabul edilmesini istemektedir…
Bu tasarının amacı, sosyal güvenliğin özelleştirilmesidir.
SSK'nın yerini özel sigortacılığın almasıdır.
…
Ulusötesi sermaye, artan gücünü daha da pekiştirmek amacıyla, uluslararası tahkimi gündeme getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız bir devlettir.
Uluslararası tahkimi bağımsızlıkla bağdaştıramıyoruz.
...
Bugünkü toplantımız yalnızca doğrudan temsil ettiğimiz milyonlarca insanımız için değil, fakat aynı zamanda ülkemiz ve halkımızın bütünü için de son derece önemlidir…“
15 ÖRGÜTÜN TARİHİ ÖNEMDEKİ TESBİTLERİ
Toplantının sonunda da 15 örgüt, hemfikir oldukları şu görüşleri ilan ettiler;
“14 Temmuz 1999 günü yapılan toplantıya katılan tüm kuruluşlarımız, güç ve eylem birliği içindedir…
57. Hükümetin, memur ve emekli aylıkları, sosyal güvenlik reformu, uluslararası tahkim, özelleştirme ve tarım ve hayvancılık konularında IMF’nin talimatları doğrultusunda ve ülkemizin ve halkımızın çıkarları aleyhinde aldığı kararlar, halkımızın sorunlarını daha da artırmaktadır.
Sosyal güvenlik reformu adı altında sunulan taslak, sosyal devleti ve sosyal güvenlik kuruluşlarını çökertecek, mezarda emekliliği getirecek, kaçak işçiliği yaygınlaştıracak, özel sigortacılığı güçlendirecektir.
Kuruluşlarımız, …sosyal güvenlik reformu tasarısının görüşülmesinin durdurularak sigortalıların ve emeklilerin çıkarları ve talepleri doğrultusunda düzeltilmesi, sosyal devletin korunması ve uluslararası tahkimin ve özelleştirmenin engellenmesi için verilecek meşru ve demokratik mücadelede tam bir işbirliği, güçbirliği ve bütünlük içinde hareket edeceklerdir.
Bu taleplerimizin yerine getirilmemesi durumunda, üç işçi konfederasyonu, Ekonomik ve Sosyal Konsey’den çekilecektir.
Yapılacak eylemlerin koordinasyonu için bir merkezi eylem komitesi oluşturulmuştur. Bu merkezi eylem komitesi ile bağlantı içinde çalışmak üzere, her ilde yerel eylem komiteleri de oluşturulacaktır…
15 Temmuz 1999 günü tüm illerde Hükümeti oluşturan siyasi partilerin il örgütlerine yapılacak ziyaretler, 15, 17 ve 18 Temmuz 1999 günleri düzenlenecek bölgesel mitingler, 19 Temmuz 1999 günü Ankara’da Hükümeti oluşturan üç siyasi partinin genel merkez örgütlerine yapılacak ziyaretler ve 24 Temmuz 1999 günündeki Ankara mitingi, kuruluşlarımız tarafından birlikte düzenlenecektir.
Bu sorunların çözülmemesi durumunda, işçisi ve memuruyla tüm çalışanlar üretimden gelen güçlerini kullanacaktır…” (Yıldırım Koç / Emek Platformu / Türk-İş Eğitim Yay. No:72)
*
Türkiye’nin işçi ve emekli örgütleri, IMF’nin (ve emperyalizmin diğer örgütleri olan OECD ve Dünya Bankası’nın, ayrıca Avrupa Birliği’nin) talimatı ile sosyal güvenlik sistemine yapılmak istenen operasyonu bu kesinlikle saptadılar ve bu ciddiyette eylemlerle karşılayacaklarını ilan ettiler.
Ortak eylemler için saptanan sloganlar da şöyleydi;
“Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye”, ”Hükümet zammını al başına çal,” “haklıyız, güçlüyüz, kazanacağız.”
Taşınması öngörülen pankartlar da Emek Platformu’nun ortak programını yansıtması açısından ilginçti; “Ne MAI, ne IMF, ne tahkim, bağımsız Türkiye,” “özel hastane değil, SSK,” “özel sigorta değil, SSK,” “Özelleştirmeye hayır,” “sosyal devlet, çağdaş devlet,” “uluslararası tahkim, yeni kapitülasyondur,” “İş güvencesi istiyoruz,” “işsizlik sigortası istiyoruz.”
15 ÖRGÜTÜN ORTAK SESİ
Miting günü Emek Platformu’nun 15 örgütü ortak bildiri yayınladılar. Şöyle diyordu bildiri;
“…Ulusötesi sermayenin beyni ve sözcüsü IMF, Türkiye'yi sömürgeleştirmek istemektedir.
IMF'nin baskısıyla, hükümetin, sosyal güvenlik reformu adı altında gündeme getirdiği düzenlemelerin 10 amacı, sosyal devleti ve sosyal güvenlik kuruluşlarını çökertmek, mezarda emekliliği getirmek, özel sigortacılığı yaygınlaştırmaktır.
IMF'nin talimatlarıyla kamu çalışanlarına ve emeklilere verilen yüzde 20 zammın amacı, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi sefalet ücretine mahkum etmektir.
IMF'nin dayatmasıyla bugün TBMM gündeminde olan uluslararası tahkim yasasının amacı, Türkiye'nin bağımsızlığını ve ulusal egemenliğini zayıflatmak, kapitülasyonları yeniden canlandırmaktır.
IMF'nin isteğiyle uygulanan özelleştirme, sosyal devleti zayıflatmakta, kamu mallarının yağmalanmasına yol açmakta, işsizliği artırmakta, ülkemizin üretim kapasitesini tahrip etmektedir.
Hükümetin, IMF'nin talepleri doğrultusunda uyguladığı politikalar, tarım ve hayvancılığı çökertmekte, büyük toplumsal sorunlar yaratmaktadır.
“EMEK PLATFORMU, ulusötesi sermayenin Türkiye'nin bağımsızlığına ve halkımızın huzuruna ve mutluluğuna yönelik bu saldırısına karşı, halkımızın öncüsü olarak meşru ve demokratik direnme hakkını kullanmaktadır ve kullanacaktır.
“Hükümetin 22 Temmuz 1999 günü açıkladığı ekonomik paket, yaşanılan ekonomik krizin tüm yükünü dar ve sabit gelirlilerin omuzlarına yıkmayı amaçlamaktadır. 24 Ocak 1980 ve 5 Nisan 1994 istikrar programları gibi sermaye yanlısı bu paketi reddediyoruz.
“Demokratikleşme ve çalışanların hakları konusunda yıllardır duyarsız kalan siyasi partilerin, uluslararası tahkim ve özelleştirme konularında ulusötesi ve yerli sermayenin taleplerini yerine getirmek için Anayasa'yı hızlı bir biçimde değiştirme girişimlerini protesto ediyoruz.
“Hükümet, ulusötesi ve yerli sermayenin değil, halkımızın sesine kulak vermelidir.
…
Ülkemizin ve halkımızın yararına bu taleplerimiz yerine getirilmezse, Anayasanın teminatı altındaki kazanılmış haklarımız ortadan kaldırılmak istenirse, ülkemizin ve halkımızın aleyhindeki politikaların uygulanmasına devam edilirse, meşru ve demokratik eylemlerimiz daha yaygın, kitlesel, etkili ve kararlı bir biçimde sürecektir. 24 Temmuz, tarihimizde bir dönüm noktasıdır” (Yıldırım Koç / Emek Platformu / Türk-İş Eğitim Yay. No:72)
*
24 Temmuz 1999 günü Kızılay Meydanı’nda yapılan “Mezarda Emeklilik ve Sefalet Ücretine Hayır Mitingi”ne 400 binden fazla kişi katıldı. Kızılay Meydanına sığmadı kitle.
Bu uyarılardan sonra iktidar mezarda emeklilik girişimini ve sosyal güvenlik sistemi için düşündüğü operasyonu geri çekti. Ta ki 17 Ağustos depremine kadar. Depremde milyonlarca insan fiili acılarında, tekmil millet de matemde iken, kan uykularda geçirdiler emperyalist örgütlerin taleplerini.
23 YIL ÖNCESİNİN BERRAKLIĞI VE BUGÜN
Sonuç olarak,
1-) Sosyal güvenlik sistemine, emeklilik yaşına ve emekli maaşlarına operasyon başladığı o günlerde Türkiye’nin en büyük işçi ve emekli örgütleri, durumu gayet berraklıkta görüyor ve çok yerinde saptamalar yapıyordu.
2-) Bu yüzdendir ki, “gemisini yürüten kaptandır” dememiş, “her koyun kendi bacağından asılır” dememiş, “ben sadece kendi derdime yanarım” dememiş, bir araya gelmiş, birlikte mücadele etmişlerdi.
Mühendis örgütleriyle doktorlar, muhasebecilerle memurlar, işçilerle, eczacılar ve emekliler el ele verdiler.
3-) Bu örgütlerin sadece kendi tabanları bile milletin neredeyse yarısı iken yetinmemiş, emperyalist örgütler aracılığıyla yürütülen operasyonun milletin tamamını ilgilendirdiğini görmüş, bütün millete seslenmiş, milletin bütün unsurlarını bir araya getirmeye gayret etmişler.
4-) Sadece kendi pencerelerinden bakmamış, filin kulağını, ayağını, gözünü ayrı ayrı tarif etmemiş, operasyonun tamamını anlamış, filin tamamına görmüşmüş, tamamına göre davranmışlardı.
5-) IMF üzerinden saptadıkları gerçek, yapılan operasyonun emperyalist proje olduğudur. Hükümetlere uygulatılmak istenenlerin, sosyal güvenlik sistemimizi hedeflediği ve Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit ettiğidir.
6-) Sosyal güvenlik gibi bütün milleti ilgilendiren bir konu, emeklilik gibi sadece bugünkü sayıları bile 14 milyon kişiyi ilgilendiren bir konu, EYT gibi milyonları ilgilendiren bir konu, 23 yıl önce yapıldığı gibi, bütün milleti kucaklayacak bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
7-) Filin ayağı, kulağı diye ayrı ayrı ele aldığımız sorunlar, toplamda bütün milletin bugünü ve yarınıdır.
Sadece ücret ve emeklilik süresi diye sandığımız sorun, sosyal güvenlik sistemidir, ülkenin bağımsızlığı milletin geleceğidir.
Emekli örgütlerimiz ve EYT örgütlerimiz ufkunu genişletmeli, bakışlarını berraklaştırmalıdır.
8-) Emeklilerin ve EYT’lerin sorunu, aynı zamanda işçilerin ve memurların, onların örgütlerinin sorunudur. 23 yıl önce sosyal güvenlik operasyonuna karşı bütün milletin bir araya gelmesini saylayan platform, işçi ve memur konfederasyonlarının önderlik etmesi sayesinde gerçekleşti.
Sendikalarımız ve Emek Platformu’nun diğer örgütleri, 23 yıl önce birlikte imzaladıkları gerçekleri hatırlamalılar.