Fidan-Memlük görüşmesine PKK kurşunu

05 Eki 2022

“Teröristlerin Mersin’deki saldırıyı Suriye’de organize ettiği bilgisine sahibiz” demiş Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar (AA, 28.9.2022).

Ne yanlış bir saptama!

Kastınız o olmasa bile, “Suriye’de organize edildi” sözü, Suriye devletinin de rolü, bilgisi, onayı olduğuna işaret eder zira...

Tersine doğru saptama şudur: Teröristlerin Mersin’deki saldırıyı Amerikan Koridoru’nda organize ettiği...

KAPININ ARALANMASINDAN KİM RAHATSIZ?

Mersin’deki terör saldırısı çeşitli boyutlarıyla tartışılıyor: PKK’nin uzun sürenin ardından neden şimdi bir terör saldırısı yaptığı sorgulanıyor. HDP davasından seçim sürecinde HDP’lilerin oyunu hangi adrese kullanacağına dair pek çok boyut üzerinde duruluyor.

Elbette bu konular da terör saldırısının sonuçları üzerinden ilgili olabilir. Ancak terörün daha çok Türkiye ile Suriye arasındaki en azından “kapı aralama” anlamına gelen süreci dinamitlemeyi hedeflediği anlaşılıyor.

Neden? Çünkü Türkiye ile Suriye arasında “kapının aralanmış” olmasından birincisi ABD, ikincisi de PKK/YPG rahatsız.

Çünkü ABD bilmektedir ki Türkiye ile Suriye anlaşırsa, inşa ettiği Amerikan Koridoru yıkılacaktır. Çünkü YPG bilmektedir ki Türkiye ile Suriye normalleşirse, ABD sponsorluğundaki devlet hayalleri yıkılacaktır.

TERÖRÜN HEDEFİ

İşte tam da bu nedenle Hulusi Akar’ın “saptaması” yanlıştır. Mersin’deki terör saldırısı için “Suriye’de organize edildi” derseniz, “kapı aralanmasından” rahatsız olanların işaret ettiği tuzağa düşersiniz.

Tekrar vurgulayalım: Mersin’deki terör saldırısı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın söylediği gibi Suriye’de değil, gerçekte Amerikan Koridoru’nda organize edildi!

Ve hedefi de Şam’da yapılan Hakan Fidan - Ali Memlük görüşmesidir.

Çünkü iki ülkenin istihbarat başkanları, aralanan kapıyı biraz daha açmak üzere görüşmeler yapıyor bir süredir. İkilinin bu amaçlı görüşmeleri 17 Eylül’de kamuoyuna da açıklandı.

FAYSAL MİKDAT’IN MESAJI

Öte yandan Hulusi Akar’ın saptaması ikinci olarak da Şam’ın pozisyonu nedeniyle yanlıştır. Çünkü Şam yönetimi, açıkça ABD ve PKK/YPG’nin karşısında konumlanmaktadır.

Son olarak Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat, BM Genel Kurulu’nda bu konuda çok önemli mesajlar verdi: “Sponsorlarının (ABD-İsrail) ördüğü illüzyonların etkisi altında yaşayan ayrılıkçı milisler (YPG), yabancı işgalciye (ABD) güvenmeyi bırakmalıdır. Anavatanının yanında olmayanın, bir vatanı da yoktur” (cumhuriyet.com.tr, 26.9.2022).

Meselesi “normalleşme” olanlar açısından Faysal Mikdat’ın bu sözleri, çok önemli bir işbirliği çağrısıdır.

PUTIN’İN ANKARA VE ŞAM’DAN TALEBİ

Kuşkusuz Erdoğan iktidarının normalleşmeye istekli olduğunu söyleyemeyiz. Daha önceki yazılarımızda da işaret ettiğimiz gibi, iktidarın hedefi Suriye’yle normalleşmek değil, Suriye’nin kuzey batısında “özerk ÖSO nüfuz alanı” inşa edebilmektir.

Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hem Tayyip Erdoğan’ı hem de Beşar Esad’ı ilişkileri normalleştirmeye “teşvik ettiğini” biliyoruz.

Erdoğan’ın da Putin’in talebi üzerine “kapı aralamayı” kabul ettiğini görüyor ama bunu çok da ilerletmeyi düşünmediğini de uygulamalarından çıkarabiliyoruz.

paylaş