Marquez müzakereyi anlattı

18 Eki 2013

FARC Komutanı Ivan Marquez, Kolombiya hükümeti ile yürüttükleri müzakere sürecini gazetemize değerlendirdi. Marquez, "kritik eşik tarım reformu ve silahlı güçlere siyaset yolu" dedi.

Siyaset kanalları açılmalı Kolombiya hükümeti ile FARC adına müzakere yürüten Ivan Marquez, “şimdiye kadar, mütevazi uzlaşmalar söz konusu ama anlaşmanın tesisinin geri dönülemez bir dinamik kazanması için tarım reformu ve direnişçilerin siyasete katılımının önündeki engellerin kaldırılması gerekir” dedi.

Paramiliter tehdit var “Kolombiya’da barışın düşmanları açıktan çalışıyor” diyen Marquez, paramiliter güçlerin sürece yönelik tehditlerine işaret etti. Marquez, “Demokratik ortamın tesisi için, devletin Ulusal Güvenlik Doktrini’ni, iç düşman ve paramilitarizmi terk etmesi gerekecek” dedi.

Silahlı güçlerin siyaset yapması sağlanmalıKolombiya’da barıştan ve toplumsal normalleşmeden bahsediliyor artık. Ivan Marquez, FARC-EP’nin üst komuta sekreterliği üyesi ve Havana’da gerillayı temsil eden müzakerecilerden biridir. FARC-EP ve Kolombiya hükümeti, Küba’da bir yıldır müzakere halinde. Havana’da gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, Marquez, elli yıldan uzun süredir devam eden ihtilaf içerisinde, süreci, adil bir barış ihtimalini ve bunun önündeki güçlükleri değerlendiriyor. Marquez, demokratik ortamın tesis edilmesi için, “Silahlı direnişçilerin siyasete katılma hususunda çekingenliğini oradan kaldıracak güvenilebilir bir demokratik ortamın tesis edilmesi için, devletin yıkıcı Ulusal Güvenlik Doktrini’ni, iç düşman ve paramilitarizm kavramlarını terk etmesi kesinlikle ele alınması gereken bir mesele” diyor.

FARC-EP, şu ana kadar barış müzakerelerinde elde edilen ilerlemeyi nasıl değerlendiriyor? Önderimiz Timolean Jimenez’in işaret ettiği üzere, süreçte, daha pek çok unsurla beraber halk, ihtilafın siyasi çözümüne katkı sunmaya devam edebilsin diye, barış görüşmelerinin konumuna dair ilk raporumuzu kısa bir süre önce ülkeye sunduk. Kısmi anlaşmaların gösterdiği üzere ilerleme kaydedilmiş olsa da, daha da ileriye gidilebilirdi diye düşünüyoruz.

Son 14 görüşme boyunca, hükümetle müzakere masasına oturduk; ülkedeki eşitsizliği aşmak, gerçek bir demokrasi inşa etmek ve barışın tesisinin temelini atmak için gereken kurumsal değişikliklere dair 200 öneri sunduk.

Hangi hususlarda anlaşmaya vardınız? Kırsal meselelerde mühim bir kısmi anlaşmaya vardık ama gereken tarım reformuna dair ciddi meseleler hala askıda kalmaya devam ediyor. Tarım reformu, ihtilafın temel nedenlerinin ve ulusal sorunlar üzerinde ciddi bir etkisi olan muazzam boşluğun üstesinden gelmek için gerekli. İkinci nokta, siyasi katılıma ilişkin. Burada, şimdiye kadar, mütevazi uzlaşmalar söz konusu ama anlaşmanın tesisinin geri dönülemez bir dinamik kazanması için engellerin ortadan kaldırılmasını amaçlıyoruz. Görüşmelerin son raundunda, tarafların, gündemin geri kalan maddelerine ilişkin mevzulara kendilerini adadıkları söylenebilir, ki bu da görmezden gelinebilecek bir başarı sayılmaz çünkü halihazırda masaya konmuş stratejilere dair belli bir anlayış kazanıldığı gösteriyor; ki bu adım daha sonraki aşamada, gündeme dair daha verimli tartışmalara dönüşecektir.

Diyaloğun sürmesini sağlayan asli mevzular nelerdir? Şüphesiz, direnişin (silahlı direnişçiler) siyasete katılma hususunda çekingenliğini oradan kaldıracak güvenilebilir bir demokratik ortamın tesis edilmesi için, devletin yıkıcı Ulusal Güvenlik Doktrinini, iç düşman ve paramilitarizm kavramlarını terk etmesi, kesinlikle ele alınması gereken bir mesele.

Hükümet, barış anlaşmasına yasal ve toplumsal bir destek olarak referandum yapmak istiyor. Sizse, Kurucu Meclis’e ihtiyaç duyulduğu hususunda ısrarcısınız. Aradaki fark nedir? Süreci güçlendirmek istiyorsak, bu iki vizyon bir noktada uzlaştırılmalı. Anlaşmaların tasdik imzası/ onaylanmasına dair mekanizmalara ilişkin gündemin Altıncı Maddesi’ni tartışmaya başladığımızda buna değinmemiz gerekecek. Bunu, şu anda tartışmanın bir anlamı yok. Her şeyin bir zamanı var. Ancak, her halükarda bunu bir uzlaşı sonucu gündeme almamız lazım gelecek; tarafların tek taraflı serüveni olarak değil. Bu, nihai anlaşmaya ve ihtilafın son bulmasına giden yolda, güvenin tesis edilmesini ciddi şekilde etkilemektedir. Bir diğer mühim mevzu da, referandum ve seçimleri birbirinden ayırmanın akıllıca olacağı. Aksi takdirde, genel anlamda barış süreci olumsuz etkilenecektir.

Savaşın ortasında barışı müzakere etmek çelişki gibi görünebilir, aslında, bu tarz süreçlere mahsus, istisnai bir durum bu. Hükümet neden mantıklı bir ateşkes diyebileceğimiz duruma olur vermiyor? Bizler her daim, savaşın ortasında, barışı konuşmanın sonuçsuz olduğunu düşündük. Bu nedenle, Havana’da görüşmelerin daha en başında, hükümete ikili ateşkes teklif ettik, bu şekilde görüşmeler her şekilde uygun bir ortamda gelişebilirdi ama muhatabımız hala nedenini anlayamasak da bu imkanı reddetti.

Bu reddin üzerine, savaşı düzene sokacak bir anlaşma imzalama girişiminde bulunma önerisinde bulunduk, ki bu, en azından, hem halk hem de savaşan taraflar nezdinde savaşın beraberinde getirdiği acıları ve olumsuz etkileri azaltabilirdi. Ancak, maalesef, hükümet bu öneriyi de reddetti. Her ne kadar, hükümetin bu önerileri reddetme nedenleri üzerine hipotezler geliştirmek elverişli olmasa da, müzakere sürecinin ilerleyişini, gerillaya karşı bombalamalar ve askeri operasyonlar gerçekleştirmek suretiyle zora koşmayacaklarına inanmak istiyoruz.

Kısa süre önce, Kolombiya hükümeti, Uruguay’daki Ulusal Kurtuluş Ordusu, ELN’yle temas kurmanın yolunu açtı. Bu girişim üzerine ne düşünüyorsunuz? FARC, Kolombiya’da barış için son derece önemli bir adım olan bu girişimi takdir ediyor. Bu salt hükümetin attığı bir adım değil, ELN’li yoldaşlarımızın kararlılığından da kaynaklanıyor. ELN komutası ve savaşılarının, ihtilafa toplumsal adalet, gerçek demokrasi ve egemenliğe dayalı bir çözüm arayışında samimi bir arzu beslediğine şahidiz.

Kolombiya’da barışa karşı çıkanlar, durmadan Havana’daki görüşmeleri rayından çıkarmaya çalışıyor. Bu savaş lordları nasıl etkisiz hale getirilecek? Kolombiya’da barışın düşmanları, açıktan çalışıyor bu da ülkenin onları tanımasını sağladı: Elbette paramiliter kuvvetlerin önderi, “yanlış pozitiflerin” (“falsos positivos”) ideoloğu ve “para-politikanın” esas müsebbibi eski başkan Alvaro Uribe Velez, bunların en başında geliyor. Söylemeye gerek yok, Uribe’nin peşi sıra diğer teğmenler geliyor.

Uribe, ne nihayetinde kendini itibarsızlaştıran aşırı şiddet kullanımı ne de iç ihtilafa yabancı güçlerin müdahale etmesini sağlamak suretiyle savaşı kazanabildi. Hala, medeni bir biçimde diyalog vasıtasıyla barışın elde edilmesine mani olmak istiyor.

Elbette barışı istemezler; mahkemelerde müsebbibi oldukları korkunç savaş suçlarının hesabını vermeye çağrılmak istemiyorlar. Kolombiya halkı akıllıdır ve bu savaş çığırtkanının hezeyana varan tavrını boşa çıkaracak olan, eylemleriyle, yarım yüzyıldan uzun bir süredir devam eden kardeş katline ısrarla siyasi çözüm talep eden bu halktır.

Neoliberal politikalara toplumsal bir öfke

Son birkaç hafta içerisinde, Kolombiya’da pek çok alanda, biriken toplumsal ve iktisadi meseleler dolayısıyla gerilim yükseldi. Bu konuda değerlendirmeleriniz nedir? Kolombiya’da, elbette, adaletsizliği ve eşitsizliği artıran neoliberal politikalar bağlamında yabancı yatırımı teşvik eden kararların keyfi bir biçimde uygulanması karşısında olağandışı bir toplumsal muhalefete şahit oluyor.

Kolombiya halkının, ulusun ve insanlığın çıkarlarını hiçbir biçimde gözetmeyen yönetici elitlere karşı sabrının sonuna gelindi. Bu elitler, sadece sermayenin haklarını temin etmek ve Kolombiya halkını vuran yoksulluk dramına rağmen itaatkar ve tembel tutumlarının kendilerine sunduğu kardan başka bir şeyi umursamıyor.

En talihsiz olanı, hükümetin, bu gidişatı düzeltmek yerine, hapis cezası üzerinden toplumsal huzursuzluğu cezalandırmak için normlar dayatarak durumu daha da kızıştırması. Her şeyden önce, protesto grevlerinde başı çeken halk önderlerini vurmaya çalışıyorlar. Bu şekilde temel yurttaşlık haklarını ihlal ediyorlar.

Bu koşullar altında, dünya çapında toplumsal örgütlenmelerin Kolombiya halkının yanında olmasını istiyoruz çünkü zayıf olan, muhalefeti ortadan kaldırmak için orantısız şiddet ve baskı kullanan iktidara karşı yalnız bırakılamaz.

Çeviri: Öznur Karakaş

paylaş