Barış mitinginde ‘Gezi ruhu’ yoktu!

05 Eyl 2013

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle önceki gün Kadıköy İskele Meydanı’nda bir miting düzenlendi. Katılımcılar arasında DİSK, KESK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği gibi kuruluşlar bulunsa da, miting esas itibarıyla BDP’nin, Kürt hareketinin ağırlıklı olduğu bir organizasyondu.

Sık sık Kürtçe sloganlar atıldı, “Diren Rojava seninleyiz”, “Yaşasın halkların eşitliği” sloganları dile getirildi, Kürt sorununun taleplerine önem verildi. Miting görevlileri, BDP’nin AKP’ye yönelik olarak “Hükümet adım at” sloganının yer aldığı tişörtleri giymişlerdi.

Mitingin havası içerisinde savaş karşıtlığına doğrudan ağırlık veren, ABD aleyhtarı, anti-emperyalist bir ortam söz konusu değildi. Miting kitlesinin savaş karşıtlığı tutumu zayıftı, emperyalizme karşı tavır sönük bir havadaydı. Sendikaların katılımı da son derece sınırlıydı.

Miting, siyasilerin ve demokratik kuruluş temsilcilerinin konuşmalarıyla başladı. Bağımsız İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, Kürt sorununa, Abdullah Öcalan’a değindiği zaman büyük alkış aldı, savaş karşıtlığını gündeme getirdiğinde ise gerekli tepkiyi göremedi.

Oysa Kürt sorununun da, emperyalizme karşı mücadeleyle, savaş karşıtlığı ile doğrudan ilgisi bulunuyor. Suriye içinde yer alan Rojava’da dinci El Kaide çetelerinin sivil Kürtleri katletmesinin arkasında da emperyalizmin hesapları yatıyor. ABD ve Batılı emperyalistler, Ortadoğu’daki çıkarları için Suriye’nin düşmesini ve böylece bölgede İran’ın etkisinin azalmasını amaçlıyorlar. Ortadoğu bölgesi, emperyalizmin çıkarları doğrultusunda İsrail’in de güvenliği açısından köleleştirilmiş sömürge devletlere bölünmek isteniyor.

Birleşmiş Milletler BM uzmanlarının Suriye’de bulunduğu sırada Esad yönetiminin kimyasal silah kullanmasının mantıklı bir açıklaması yoktur. Kimyasal silahların Esad yönetimince mi yoksa “Özgür Suriye Ordusu” adı altında dinci militanlarca mı kullanıldığı henüz kanıtlanmamıştır. 10 yıl önce Irak’ta Saddam’ı devirmek için de kimyasal silah bahanesi uydurulmuştu, daha sonra yalan olduğu ortaya çıktı.

Bu gerçekler bilinirken barış sorununun sadece Kürt meselesini kapsamadığını, emperyalizmin ve AKP’nin savaş çığırtkanlığına karşı çok daha net bir tavrın ortaya konması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.

Her ne kadar mitingin son konuşmasını yapan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, emperyalizme ve savaş karşıtlığına vurgu yaptıysa da miting kitlesinin havası o yönde değildi. Selahattin Demirtaş, “Suriye’de ne diktatörün ne de Özgür Suriye Ordusu’nun yanında değiliz, ezilenlerin yanındayız” dedi. BDP’li Demirtaş, “Gezi ruhu” ile Lice ruhunun da buluştuğunu ve bunu savunmak gerektiğini söyledi.

Ancak 1 Eylül’de Kadıköy’deki mitingde, ne yazık ki “Gezi ruhu” yoktu. Gerçek “Gezi ruhu”, 7 Temmuz’da Kadıköy’deki Gazdanadam Festivali’ndeydi. O festival, yüz binlerin buluştuğu, AKP’ye ve onun otoriter uygulamalarına karşı çok net bir tavrın ortaya konduğu, şölen havasında geçen bir festivaldi.

Bir kez daha tekrarlayalım: Kürt hareketi, AKP’den medet ummayı bir tarafa bırakarak emperyalist saldırganlığa karşı barışı tüm yönleriyle savunmalı, sendikalar da bir savaşta önce Türk ve Kürt emekçilerinin öleceğini, böyle bir savaşın işçi sınıfına büyük bir felaket getireceğini ısrarla vurgulayarak emekçileri savaş karşıtlığı konusunda seferber etmelidir…  

paylaş