- Hürriyet
Gösteri barışçıysa polis müdahalesi sorunlu
TOPLANMA hakkı söz konusu olduğunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarının, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önünde açtığı özgürlük alanının sınırları ne kadar geniştir?
AİHM’nin toplanma hakkının muhtelif farklı yönlerini düzenleyen ve önüne gelen vakaların özelliklerine göre değişik yönlere gidebilen sayısız kararı var. Ancak bu kararlardan söz ederken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak hakkına sahiptir” şeklindeki 11’inci maddesinin yorumlarında “içtihat birliği” gösteren ana ilkeleri öncelikle vurgulamamız gerekiyor. Bu ilkelerden biri, AİHM’nin, şiddet içermediği, barışçıl bir çerçeve içinde kaldığı sürece vatandaşların toplanma hakkından yararlanmalarını AİHS’nin koruma altına aldığı özgürlük rejiminin en doğal unsurlarından biri olarak görmesidir. Mahkeme, Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin ulusal mevzuatları ve idari tasarruflarıyla bu hakkın kullanımına getirdiği sınırlamaları sıkça AİHS’nin 11’inci maddesinin ihlali olarak görüyor. AİHM, bu bağlamda toplanma hakkına getirilebilecek sınırlamaları ancak “demokratik toplum açısından gerekli” ve “orantılı olması” ölçütlerine göre değerlendiriyor.
* * *
Mahkemenin bu ilkeleri Türkiye ile ilgili spesifik bir davada nasıl yorumladığını görebilmek için yakın tarihimizden hafızalarımızda yer eden ve Türk hükümetinin Büyük Daire’ye götürme talebi de reddedildiği için kesinleşmiş olan 27 Kasım 2012 tarihli “DİSK ve KESK/Türkiye” kararına göz atabiliriz. Bu şikâyetin konusu olan olay, 1 Mayıs 2008 tarihinde İstanbul’da DİSK Genel Merkezi önünde toplanan DİSK ve KESK üyelerinin polis tarafından zor kullanılarak dağıtılmasıdır. AİHM’nin bu şikâyetle ilgili olarak Türkiye’yi mahkûm ederken, dikkate aldığı unsurlardan bir bölümü şöyle özetlenebilir: -AİHM, hükümetin yasadışı bir grubun (DİSK merkezinden) polise taş attığı yolundaki iddialarını destekleyen bir delil bulunmadığını tespit etmiştir. -Dosyada DİSK merkezinin önünde toplanan grubun kamu düzenine tehdit oluşturduğu ya da şiddet içeren eylemlere karıştığını gösteren hiçbir işaret yoktur. -Dosyada polisin göstericilere karşı aşırı güç kullanımını izah edecek şekilde herhangi bir şiddet olayı ya da aktif fiziki dirençle karşılaştığına ilişkin olarak da herhangi bir bilgi yoktur. -Polis, DİSK Genel Merkezi’nin önünde bekleyen insanları gaz bombası, boyalı sprey gaz ve tazyikli su sıkarak dağıtmaya çalışmıştır. Polis, bazı göstericileri kovalamış ve dövmüştür. -Polislerin Şişli Etfal Hastanesi’ne gaz bombası atması da kaygı vericidir. AİHM, biber gazının insan sağlığı açısından ciddi tehlikeler oluşturduğunu belirtir. Dolayısıyla bir hastanede kullanılması gerekli ve orantılı görülemez.
* * *
AİHM, dosya üzerinden bu saptamaları yaptıktan sonra şu kanaati belirtiyor:“Mahkemenin görüşüne göre, göstericilerin şiddet eylemlerine karışmadıkları durumlarda, kamu makamlarının, Sözleşme’nin 11’inci maddesinde güvence altına alınan gösteri özgürlüğünün özününün zarar görmemesi açısından barışçıl gösterilere belli düzeyde bir hoşgörü göstermeleri önemlidir”. Ve bir sonraki paragrafta mahkemenin kararı şöyle ifade ediliyor: “Mahkeme, yukarıda anlatılanlar ışığında polis görevlilerinin bu olaydaki kuvvetli müdahalesinin orantısız olduğuna ve kamu düzeninin bozulmasını önlemek açısından gerekli olmadığına kanaat getirmiştir. Dolayısıyla, bu davada Sözleşme’nin 11’inci maddesi ihlal edilmiştir”.
* * *
Adalet Bakanlığı’nın web sitesinde de yer alan ve http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/diskkesk.pdf adresinden kolaylıkla girilip okunabilecek olan bu örnek kararın ilginç bir boyutuna özellikle dikkat çekmek istiyoruz. Hükümet, AİHM’ye gönderdiği savunmasında İstanbul Valiliği’nin DİSK Genel Merkezi önündeki gösteriye polis gücüyle müdahalesini meşru göstermek için, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 22’nci ve 24’üncü maddelerine dayanmıştır.
AİHM de kararında, polis müdahalesinin dayanağını oluşturan bu yasanın “Genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde toplantı yapılamaz” şeklindeki 22’nci maddesine özellikle atıf yapıyor. (22’nci maddedeki PARK faktörüne dikkat.)
Önemli olan, AİHM’nin kararını verirken, 2911 sayılı yasanın ilgili maddesine atıf yapmakla birlikte Türkiye’ye yine de “ihlal” vermiş olmasıdır. AİHM, gösteri barışçı bir karakter taşıdığı sürece, AİHS’nin 11’inci maddesinde güvence altına alınmış olan gösteri özgürlüğünün gözetilmesi hedefini –gereklilik ve orantılılık ilkelerini de dikkate alarak- ulusal yasalarla bu hakka getirilen sınırlamaların üstünde tutmaktadır.
Bu çerçevede, şiddet içermeyen bir gösteriye sahne olan Taksim Gezi Parkı’na düzenlenen yoğun biber gazlı polis müdahalesinin, söz konusu içtihatlar ışığında ne anlama geldiğini tahmin edebilmek için AİHM uzmanı olmaya gerek yoktur.