- Akşam
Lise öğrencisi Dilan'ın kafatasına gaz fişeği isabet etmesiyle tekstil sektöründe Bangladeş model "istihdam" numunemiz, Hey Tekstil'in işçileri de görünürlük kazandı.
Dilan'ın komaya girmesi ve "örgüt üyesi" ilan edilmesinde Hey Tekstil'in özlük haklarını vermeden işten attığı işçi babasının tam 450 gündür 240 arkadaşıyla sürdüğü direnişin mühim payı vardı. Bangladeş'te çöken Rana Plaza'da bulunan beş konfeksiyon atölyesi aylık 39 dolara çoğu kadın 3 bin kişiyle çökerken "küreselleşmenin" uzak coğrafyalardaki çürük ve ucuzcu kirişleri de sallanmış ve Mango, Benetton, Zara gibi küresel markalara üretim yapan duvarları "çatlak" plazanın altında kalan bin kişinin çıkarılamayan cesetlerinin değil "arsız kâr iştahının" kokusu ülkemize kadar yayılmıştı.
Tabii ki THY'nin "kırmızı ruj" yasağını yine "kendi imge" yayılımı adına kırmızı rujlu fotosuyla tepki veren rahatına ve reytingine düşkün "sosyal medya aktivistlerimiz" gardıroplarına hücum edip bu "polyamid küpü" markaları derdest edip protesto ederler miydi meçhuldü...
Ama pre- Bangladeş model çalışma üssü Hey Tekstil'in 420 işçisi 15 aydır mahkeme kazanmalarına rağmen "yok sayılıyor" ve ana akım medyanın kadrajına giremiyorlardı...
Çünkü Rana Plazavari doldur boşalt ucuz atölyelerle perakendeci marka cehennemine dönüşüm içindeki Türkiye'nin iş ve devlet kesimleri Hey Tekstil işçilerini kısa yoldan "kriminal dışlamayla" etkisiz kılma peşindeydi...
Hey Tekstil ise "kriz değmeyen vatanımızdaki" 8 fabrikasından son iki yılda 3600 işçiyi özlük haklarına el koyarak işten atmıştı...
En son Şubat 2012'de aralarında Dilan'ın babasının da olduğu 420 kişi ödenmeyen ücret ve tazminatlarıyla çıkartılmış ve işçiler, polisiye tedbirlerle defalarca gözaltına alınmıştı. İşçilerinin dirayetli ve dinamik "hak arama direnişleri" işçi düşmanı tavrıyla medya ve siyaset cephesinden sümen altı ediliyordu.
SİYASETİN VE DEVLETİN KORUMASI ALTINDA HEY TEKSTİL...
İlginç olan ise hem iktidar partisinin hem de ana muhalefet partisinin Hey Tekstil'in "gayri-menkul zengini-hayali ihracat zanlısı" sahiplerini koruyucu kanatları altına sıkı sıkıya almasıydı... Ayrıca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı olan patron "mağdur sermayedar" gibi lanse edilmişti.
Ve hikayemiz yine siyaset-medya-sermaye ittifak şablonu üzerinden mecrasında şöyle akmıştı. Hey Tekstil'ın sahipleri daha önce çalıştıkları devlet bankasını 10 milyar TL dolandırıp zimmete geçirerek Hey Tekstil'e sermaye yapmış daha sonra devlet teşvikleriyle 8 tane fabrika açmışlardı. Pardon bu arada Batman'daki fabrika "özelleştirme hibesi" diye armağan edilmişti. Bu "baraka atölyeler" ise işte Anadolu'da aradığımız "İstihdam Projesi" diye değerlendirilmiş ve 2011'de TBMM tarafından Hey Group CEO'su Aynur Bektaş üstün hizmet ödülü almıştı!
Eee hâl böyle olunca Hey Tekstil işçisinin kızı Dilan'ın "sirke şisesi" molotof olur, tekstil işçileri görüldükleri yerde "kamu barışını bozan" kişiler olarak ürettikleri malları satan şık plaza ve mağaza önlerinden temizlenir.
Ve adli makamlar hakkını arayan işçi babayı kızıyla, işçi kızı da babasıyla "suç" rabıtası üzerinden damgalıyordu.