- Akşam
“İnsan Kaynakları Yönetiminde İşten Çıkarma Stratejileri” başlıklı konferansı görüp de “Vay canına sahiden küçük Amerika olmuşuz!” diyecek birçok safdil çıkabilirdi.
Bu oksimoron irisi başlıklı konferans, 27 Nisan Cumartesi günü Boğaziçi Eğitim ve Danışmanlık şirketi tarafında Sheraton Maslak Oteli’nde düzenleniyordu.
Kapitalist iş kültürünü Batı’dan arak tercüme slogan ve metin düzeyinde doğrudan pazarlamaya pek meraklı Turkish eğitim ve danışmanlık şirketlerimiz “işten adam atma stratejilerine de” el atmıştı. Genellikle işletmenin SMS atarak “yarın işe gelmeyin” ya da akşam servis otobüsünde “iş akdiniz feshedildi” açıklamasından ibaret “mahalli işten atma stratejilerimiz” programda var mı bilmiyorduk!
Ama anlaşılan “bırakın kurumsal stratejinizi biz yönetelim, insani değerlerinizi küçülterek finansal değerlerinizi büyütürüz” piyasası “işyerinizin logo ve kapısı kirlenmeden gayet maliyetsiz adam atılır” konseptini müşteri vitrinine çıkartıyordu.
Ve devletimiz, Çalışma Bakanlığımız da bu “ileri bilgi teknolojisi” fışkıran 650 TL katılım ücretli konferansa iki üst düzey bürokratıyla katılıyordu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü ve SGK il Müdür Yardımcısı konuşmacılar listesinin top iki numaralarıydı.
Bu iki bürokratımız konferansta işten çıkarmayla ilgili “Yargıtay’ın kararları doğrultusundaki uygulamadaki sorunlar ve çözümler” ve “Sosyal Güvenlik Hukuku’na ilişkin sorunlar ve çözümler” konusunda taktik bilgilerini iş çevrelerine aktaracaklardı…
ÇALIŞMA BAKANLIĞI’NIN YÜKSEK KATKILARI DEVRE DIŞI MI?
“İşe iade davaları, taşeron işçinin asıl işverenin işçisi olduğu kararı, kıdem tazminatsız kapı önüne konma, gasp edilmiş sigorta primleri” gibi stratejik mevzularda “paylaşım mı” yaşanacaktı. Sendika Org’da haberin yayınlanması ve tepkilerin büyümesi üzerine Çalışma Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü, isminin bilgisi olmadan yazıldığını açıklayarak konferansa katılmayacağını bildirdi.
Konferansın adı da acele “İnsan Kaynakları Yönetiminde İş İlişkilerinin Sonlandırılması-Fesih” olarak değiştirildi.
Belli ki kapitalist arsızlık Batı’da tırmandığı son aşamada “işten çıkartma uzmanlığı” ve “işten çıkartma eğitimleri” icat edip, bu sektörel hizmetlerini “hümanizma maskesiyle” pazarlaması ülkemizde de heyecan yaratmıştı.
Sosyal duyarlılık abidesi, hizmet ödüllü, “insan değerdir” yazılı plastik tabelalarıyla mangalda kül bırakmayan sermaye çevreleri hak ve hukuk gözetmeden “işten attıkları onca yıllık çalışanlarını” çevik kuvvet ya da kolluk güçlerine gaz-cop-direniş çadırı yıkımı gibi şiddet içeren medyatik algılarını yönetme derdine düşmüşlerdi…
Dolayısıyla bu “alaturka yöntemlerden” İnsan Kaynakları departman “bilimselliğinde” daha ucuz emeği maliyetsiz istihdam ederken “sessizce” sokağa insan atmanın sosyal-psikolojik püf noktasını öğreneceklerdi.
Üstelik bu organizasyonda vatandaşın iş güvenliği, hak ve hukukunu gözetmekle ve ulusal istihdamı artırmakla görevli Çalışma Bakanlığının “veremeyeceği” katkı da merak konusu olmuştu…
