Al sana Geceyarısı Ekspresi

17 Mar 2013

ÇOCUKLUK yıllarımızın en büyük “milli mücadele” cephelerinden biriydi “Geceyarısı Ekspresi” filmi.  

ABD’li turist Bill Hayes’in “cehennemi” Türkiye hapishaneleri anılarını kaleme aldığı kitaptan hareketle yönetmen Alan Parker tarafından çekilen filme “haklı olarak” büyük tepki göstermiştik. Film 1978 yapımıydı. Cezaevlerimiz herhalde 1978’de bir “İsveç ceza infaz kurumu” değildi ama gururumuzu kırmıştı işte, çok kızdık, kınadık, filmi yasakladık filan. Yıllar sonra hem Bill Hayes hem de Alan Parker filmin abartılı olduğunu açıklayıp nedamet getirdiler, milletçe rahatladık.

12 Eylül 1980 sonrası Diyarbakır’da, Mamak’ta ve diğer cezaevlerinde yapılan işkencelerin boyutu “Geceyarısı Ekspresi”nde anlatılanları çizgi film boyutunda bıraktı ama aynı “milli mücadele” ruhunu sergilemedi Türkiye. 1990’larda cezaevi katliamı yapıldı, diri diri yakıldı insanlar yine “milli mücadele” ruhu sergilemedik. 2000’lerde de örneklerini gördük hızı biraz kesilse de. Şanlıurfa hafızalarda taze, Pozantı’da çocuklara yapılan tacizler, işkenceler keza...

Peki bugün durum nedir? Reformlarla şahlanan ve F tipi gibi insanlığa hakaret uygulamayı sürdüren memleketimizde 2013’ün cezaevi manzaraları nasıl? CHP Cezaevi İzleme Komisyonu üyelerinin 28 cezaevinde yaptıkları incelemeler sonucunda ortaya çıkan rapor, Alan Parker’ın filmine rahmet okutacak uygulamaları göz önüne seriyor. F tipi ve yüksek güvenlikli cezaevlerinde çıplak aramanın “oyuk araması” adı verilen türü uygulanıyor. Kadınların cinsel organlarına, erkeklerin makatlarına kadar arama yapılıyor. Ziyarete gelen kız çocuklarına dahi uygulanıyor bu arama. Mesela İslami bir davadan yatan mahkûm, kızını bu uygulamadan korumak için beş yıldır görmüyormuş. Al sana Geceyarısı Ekspresi!

Felçli, yatağa bağımlı 23 yaşındaki mahkûmun sırtında oluşan yatak yarasının kemiklerine kadar işlediği, çıplak gözle kemiklerinin görüldüğü belirtiliyor. Al sana Geceyarısı Ekspresi! İnfaz memurlarının üniformasıyla aynı renk diye mavi giymek, solcu rengi diye kırmızı kullanmak, asker rengi diye yeşil kıyafet bulundurmak yasak. Bazı koğuşlarda üçten fazla kitap bulundurmak yasak. İki renkli kâğıt yasak, türkü söylemek yasak, eski atletle yeri silmek “atleti amaç dışı kullanmak” gerekçesiyle yasak. İkiden fazla kazak, tişört yasak. Bir koğuştan diğerine kitabı ancak kargoyla 15 günde yollayabiliyorlar. Yasak listesi o kadar uzun ki... Al sana Geceyarısı Ekspresi! Keyfi disiplin cezaları gırla gidiyor. Gebze Kadın Cezaevi’nde Fadime Özkan’a yedi yıldır görüşme yasağı uygulanıyor mesela. Al sana Geceyarısı Ekspresi! Cezaevlerindekilerin yüzde 90’ında göz, yüzde 30’unda sindirim sistemi, yüzde 10’unda kalp ve tansiyon hastalıklarına rastlanıyor. Yüzde 5’i kanser ve kanser hastalarının hastaneye sevki için üç ay beklemesi gerekiyor. Bazı cezaevlerinde yatacak yer yok, mahkûmlar nöbetleşe veya alt alta üst üste yatmak zorunda. Al sana Geceyarısı Ekspresi. Ve bu reform üstüne reformla “iyileştirilmiş” hali cezaevlerinin.

Peki rahat mahkûm yok mu? Raporda, Silivri’de “değerli bir mafya babası” olarak yatan mahkûmun özel görüşme odası olduğu, antetli kâğıt kullandığı, altın kaplama mektup açacağı bile olduğu belirtiliyor. Sonra bir de “Al sana Geceyarısı Ekspresi” diyorum, hainim ben be!

paylaş