- Hürriyet
ABDULLAH Öcalan’ın Nevruzda verdiği mesaj içerisinde yer alan “Misak-ı Milli” vurgusu üzerinde durulmuş, bunun ne anlama geldiği yoğun olarak tartışılmıştı. Yorumlardan biri de, “Türkiye’nin barış süreciyle birlikte parçalanması iddialarının aksine büyümesinin amaçlandığı” şeklinde idi.
Siyasi olarak ne anlama geliyor, bu vurgu asıl ne için yapıldı bilmiyorum ama ekonomik anlamda Misak-ı Milli sınırlarının anlamı, Türkiye’nin bu sınırlar içerisindeki doğal kaynakları kullanması anlamında kabul edilebilir.
Türkiye zaten bir süredir bu kaynakların kullanımı için adımlar atıyordu ve sağlanan barış ortamıyla birlikte, diğer dış koşulları da uygun hale getirerek, bu kaynakların kullanımı konusunda çok daha somut adımlar atma noktasına geldi.
K. Irak’taki ham petrol ve doğalgaz kaynaklarına ortak olma, işletme, boru hatlarıyla bu kaynakların Türkiye’ye aktarılması, bu kaynakların bir bölümünün ihtiyaçlar için kullanılıp, özellikle Batı’ya satış için bir merkez olması amacıyla yapılan çalışmaların artık son aşamaya geldiğini görüyoruz.
K. Irak yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin dün Ankara’ya gelmesi, yaptığı temasların bu anlamda da büyük önemi olduğu tahmin ediliyor.
Yapılan hazırlıkların detayları açıklanmıyor ama çok kapsamlı olduğunu biliyoruz. K. Irak petrollerinin Türkiye üzerinden pazara açılması mümkün olacağı gibi, Türkiye’nin üretimden satışa kadar her aşamada işin içinde olacağı ve hem ucuz enerji kaynaklarına erişim, hem de ticarette büyük pay sahibi olacağı anlaşılıyor.
Yapılan hazırlıkların bir başka önemi de sadece K. Irak sınırları içindeki enerji kaynaklarıyla sınırlı olmamasında yatıyor. K. Irak sınırları içindeki doğalgaz ve petrol kaynaklarının yanında özellikle Ninava eyaleti içinde yer alan Musul ve Anbar bölgesindeki enerji kaynaklarının da aynı kapsamda değerlendirildiğini, aynı proj kapsamında, birlikte düşünüldüğünü söyleyebiliriz.
HAZIRLIKLAR SON AŞAMADA Bu proje hayata geçtiğinde çok büyük kaynakların Türkiye adına kullanımı söz konusu olacak. Rakamsal olarak belirtecek olursak; K. Irak ve Sünni bölgesinin petrol kaynakları birlikte ele alındığında, günde 3 milyon varil petrolün Türkiye’ye akacağını söyleyebiliyoruz. Türkiye’nin günlük petrol tüketiminin 650 bin varil olduğunu düşünürsek, Türkiye ihtiyacının yaklaşık 4-5 katı bir petrolden söz ediyoruz.
Doğalgazda da, yine K. Irak ve Sünni bölgesi kaynakları birlikte ele alındığında, Türkiye’ye akacak doğalgaz, yıllık 30 milyar metreküpü buluyor. Türkiye’nin şu anda yıllık doğalgaz ihtiyacının 50 milyar metreküp olduğu düşünüldüğünde, bu da ihtiyacın yarısından fazlasına denk geliyor. Aynı projeye İsrail gazının da eklenmesi halinde, buradan gelecek 10 milyar metreküple birlikte Türkiye’ye akacak doğalgaz toplam 40 milyar metre küpe çıkıyor. Bu da doğalgazda arz güvenliği , kaynak çeşitlendirmesi açısından çok büyük bir adım olacak.
Hampetrol ve doğalgazda bu söylediğim hacimlere, boru hatları ve işletmelerin kısa sürede başlaması halinde, 2014, en geç 2015’de ulaşılması bekleniyor.
Bu hayati projenin uygulaması için ABD’nin direncinin kırılması gerekiyor. Bu gerekliliğe rağmen, öğrendiğimiz kadarıyla, ABD’nin ikna olması beklenmeden de somut adımlar atılabilir. Bu açıdan bakıldığında Başbakan Erdoğan’ın Mayıs ayında yapacağı söylenen ABD Başkanı Obama ile görüşmesinin önemi artıyor.
KATKISI TARTIŞILMAZ Misak-ı Milli sınırları, görüldüğü gibi ekonomik anlamda Türkiye’ye büyük bir fırsat sunuyor. Umarız, daha hayalci projeler hayata geçirilmeye çalışılmaz, yani resmi olarak sınırlar tartışmaya açılmaz da, Türkiye fiili olarak Misak-ı Milli içinde yeralan kaynakları kullanma imkanına kavuşur.
Bu projenin hayata geçmesi için, bu kaynakların Batı’nın kullanımına, özellikle Avrupa’ya da açılması, yararlandırılması gerekebilir. Buna rağmen projenin Türkiye’nin geleceğine yapacağı katkı ise tartışılmaz ölçüde büyük olacak.