İmralı'daki görüşmenin perde arkası

05 Oca 2013

Başbakan Erdoğan’ın bir televizyon kanalında ‘İmralı’yla görüşmeler yapılıyor’ açıklamasının ardından yaşananlar, Kürt meselesinde yeni bir sürecin başladığını gösteriyor…

Güvenlik bürokrasisi en başından bu yana bu süreci sessizce yönetti ve diyaloga açık oldu. Daha önce gerçekleşen Aysel Tuğluk ziyaretlerinden sonra ilk defa bir BDP heyeti adaya gitti. Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’nın adaya gitmesine 4 günlük bir diplomasiden sonra ortak karar verildi. Adaya hangi isimlerin gideceği konusunda bazı pürüzler çıksa da, Selahattin Demirtaş’ın telefonla arayıp ‘biz hazırız’ demesiyle baş döndüren trafik başladı. BDP, basında konuşulanların dışında farklı bir ismin daha heyette olmasında ısrar etti ancak varılan mutabakat gereği adaya sadece Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata gitti. Bu iki isme devlet görevlileri eşlik etti… Öcalan’la Baş başa gerçekleşen görüşme yaklaşık bir saat sürdü… Adalet Bakanlığı, MİT ve BDP arasında kozmik biçimde yürütülen trafiğin ayrıntıları açıklandığında tarafların ne kadar ihtiyatlı davrandıkları çok daha iyi anlaşılacak.

NİHAİ AMAÇ SİLAH BIRAKMAK…

Abdullah Öcalan’la BDP’lilerin görüşmesine 26 Aralık 2012 tarihindeki MGK’da karar verildi. Kontrollü biçimde yürütülen süreçte Başbakan bütün gelişmelerden anında bilgilendirildi. Hükümette ve MGK’da yapılan değerlendirmelerde Abdullah Öcalan’la ‘şartlı görüşme’ tezinde mutabakata varıldı. Öcalan’ın ‘çözüme katkı sunması’ karşılığında görüşmeler başlarken, açlık grevleri bu konseptle sonlandı… Oslo sürecinden gerekli tecrübeleri çıkaran ve çözüm konusunda kararlı bir tutum alan MİT, bu sürecin moderatörü oldu. Ankara’da, PKK’nın savaşarak bir devlet kuramayacağı bunun yanında bu sorunun savaşarak çözülemeyeceği konusunda net bir mutabakat var. En sonunda, Türkiye’nin bölgedeki gücünü zayıflatmaya yönelik teşebbüslerin karşısında, dış odakların şu an için tesir edemedikleri tek aktör olan Öcalan’la görüşmeler konusunda stratejik bir karar verildi ve bu hayata geçirildi.

ÖCALAN: ‘GENÇLERİN ÖLMESİNE KARŞIYIM’

Yaklaşık bir saat süren görüşmenin içeriğine dair şimdilik fazla bir bilgi bulunmuyor… Ancak Öcalan Silvan saldırısı sonrası ‘süreç çok hassastır’ deyip kendini geri çekerken, ‘silahların susması, gençlerin ölmemesi’ konusunda açık bir tavır koydu… Güvenilir kaynaklar, Öcalan’ın aynı noktada durduğunu ve ‘halklar arasında köprülerin atılmasına karşı olduğunu, şiddetin son bulmasını’ istediğini ifade ediyorlar. Öcalan, 1999 sürecinde olduğu gibi silahların susması için barışa katkı vermeye hazır olduğunu ifade ediyor. Çünkü, diyalog süreci bu ön şartla başladı… Oslo’nun tersine yeni süreç Öcalan’la başlayıp, diğer aktörlerle devam edecek…

ZAMAN AYARLI PROVOKASYONLAR OLABİLİR…

Bir yandan bölgede yaşananlar, diğer yandan uluslararası dengeler Kürt meselesinin çözümünü zorunlu hale getiriyor. Sorunun farklı bileşenleri olsa da sıkça ifade edildiği biçimde en önemli aktör Öcalan. Devlet, Oslo’da denenen yöntemin aksine bu defa çok daha gerçekçi ve tutarlı. Çözüme yaklaşıldığı bütün zamanlarda olduğu gibi bu defa da toplumu şok edici provokatif eylemler olabilir. Bu konuda hazırlıklı ve dirençli olmak gerekiyor. Hükümete ve Hakan Fidan’a yönelik hamle yapmak isteyenler, ellerindeki son kartın alınmasına öyle kolay kolay izin vermeyeceklerdir.

paylaş