Kavel Alpaslan

14 Ağu 2017

‘Sovyet müziği’ denildiğinde akla gelenler, çoğu zaman Kızıl Ordu Korosu’nun marşlarından öteye gitmez. Ancak farklı bir uygarlık yaratma iddiasında olan ve yüzlerce halkı, onlarca cumhuriyeti barındıran bir yerde yaşayan insanların yıllar boyu dinledikleri şarkıların askeri marşların ötesine geçmediği elbette düşünülemez.

‘Sovyetlerin sanat alanında kısıtlayıcı ve baskıcı olduğu’ iddiası, özellikle Soğuk Savaş’ın ardından ağırlaşan ve çoğu zaman gerçek eleştirilerin dahi üzerini kapatan anti-propagandanın en kapsamlılarından biri. Bu dönemde yapılan yanlışları elimizin tersiyle itmek elbette mümkün değil. Ancak bir bölgenin sermayeden arınmış olmasının, orada üretilen eserlerin talebe göre değil de sanatsal kaygılara göre şekillenmesinde etkili olduğu gerçeği, çoğu zaman bu kara propagandanın etkisinde göz ardı etti. İşte tam da bu yüzden Sovyetler, diğer ülkelerde ve kültürlerde görmeye pek de alışık olmadığımız bir müzik arşivine sahip.

GELECEĞİN RADYOSU