27 Ağu 2013
Çelik-İş Sendikasından topluca istifa ederek Birleşik Metal İş Sendikasına geçen EKU FREN işçisi patron baskısı altında.
Yıllarca sendika aracılığıyla patron kontrolü altında çalıştıklarını düşünen EKU FREN işçisi topluca Çelik-İş’ten istifa etti. Bunun üzerine hemen harekete geçen EKU patronu Türk Metal’i göreve çağırdı. EKU yönetimi Türk Metal’e de gitmek istemeyen işçilere tekrar Çelik-İş’e dönmeleri konusunda baskı yaptı. Dönmeyi reddeden işçileri ise işten çıkarmaya başladı.
İşçiler Birleşik Metal diyor
EKU işçisi bu aşamada BMİS’e üye olmak için başvuruda bulundu. BMİS’in işçileri üye yapması üzerine patron yeni bir manevra yaparak daha önce kapsam dışı tutulan personeli Çelik-İş’e üye yapmaya başladı. Çelik-İş sendikası ise yaptığı açıklamayla BMİS’i centilmenlik anlaşmasına uymamakla suçladı.
BMİS: referandum yapılsın
BMİS Genel Yönetim Kurulu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada centilmenlik anlaşmasının işçilerin özgür iradesini kullanmasına engel olmadığına dikkat çekerek, anlaşma gereği ihtilaf olan yerlerde referanduma başvurulması gerektiğini hatırlatarak işçilerin kendi sendikalarını kendilerinin seçmesi gerektiğini belirtti.
Aşağıda Birleşik Metal İş Sendikası Genel Yönetim Kurulunun konuyla ilgili olarak yayınladığı açıklamayı paylaşıyoruz.
EKU FREN’de Sendikayı İşveren Değil
İşçiler Seçmelidir
Bu ülkede işverenler işçileri kölelik koşullarında çalıştırılmak için birçok yöntem uyguluyorlar. Ama en fazla rağbet ettikleri, işçileri ya sendikasız çalıştırmak ya da kendi kontrolleri altında olacak bir sendikaya işçileri mecbur etmek oluyor. Bu durumu, sendikamızın değişik bölgelerde gerçekleştirdiği örgütlenmelerde özellikle sarı sendika Türk Metal ile işveren işbirliği şeklinde fazlaca yaşıyoruz.
Kocaeli Çayırova’da kurulu EKU’da da durum farkı değildi. Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Çelik-İş Sendikası bu işyerinde varlığını işçilere rağmen ve işveren sayesinde sürdürüyordu. Yıllar boyu işverenin işçiler üzerindeki denetim aracı olarak işlev gördü. İşyerinde sendikal demokrasi uygulanmadı.
Bunu biz değil EKU işçileri söylüyor. Zira EKU işçileri böyle düşündüğü için geçtiğimiz ay yan yana geldiler, notere gittiler ve hep birlikte bu sendikadan istifa ettiler.
Ama EKU’da işveren, işçileri mutlaka bir sendika eliyle denetim altında tutmaya alışkın olduğu için, işçilerin Çelik-İş’ten istifasından memnun kalmadı. İlk önce sendikasız kalan işçileri Türk Metal’e yönlendirmeyi denedi. Baktı işçiler beterin beteri olduğunu biliyor, buraya gitmek istemiyor; yeniden Çelik-İş’e sarılmaya karar verdi.
Tüm bunlar yaşanırken EKU işçileri Sendikamıza geldi. Çelik-İş’ten istifalarının üzerinden tam bir hafta geçmişti. Kimi arkadaşları Çelik-İş’e geri dönmüyor diye işten çıkarılmıştı. Sendikamız EKU işçilerini diğerleri gibi sahipsiz bırakmadı ve onların taleplerini karşılayarak üye yaptı.
Sonrasında, işyerinde baskının arkası kesilmedi. Daha önce kapsam dışı olan tüm personel, mühendisler, müdürler, şefler Çelik-İş’e üye yapıldı. Bayram tatilinde dahi işçilerin evlerini dolaştılar, Çelik-İş’e üye olmadıkları takdirde işten çıkarmakla tehdit ettiler.
Çelik-İş Sendikası 26 Ağustos 2013 tarihinde yaptığı açıklamada EKU’da yaşanan bu gerçekleri dile getirmeyip, sendikamızı İSDEMİR grevine destek vermek yerine bu işyerinde örgütlenme çalışması yürütmekle ve centilmenlik anlaşmasına sadık kalmamakla suçluyor.
Sap ile saman birbirine karıştırılmamalıdır. Sendikamız işçi sınıfı mücadelesinin her alanda başarılı olması için 66 yıldır mücadele vermektedir. Çelik-İş grevlerinin de başarıyla sonuçlanması için göstereceği dayanışmayı, grevin ilk günlerinde yaptığı açıklamayla kamuoyuna ilan etmiştir.
Bu grev bahane edilerek, EKU işçilerinin yıllardır birikmiş sorunları, sendika üyesi olmalarına rağmen gerçekte sendikasız işçiler gibi işverenin iki dudağı arasında çalışmaya devam etmeleri mazur gösterilebilir mi? İşçi sınıfının örgütleri olan sendikaların aralarında yaptıkları hangi centilmenlik anlaşması, “sorunum var” diyerek üyesi olduğu sendikadan istifa etmiş olarak kapısını çalan yüzlerce işçiyi görmezden gelme, sorunlarıyla onu baş başa bırakma zorunluluğu doğurur?
Aslolan işçinin iradesidir. Başka hiçbir tasarruf, bu iradenin üzerinde olamaz!
Bizim, sendikalar arasındaki centilmenlikten anladığımız işçilerin sendika seçme özgürlüğünün önünde hiçbir engel kalmayıncaya kadar birlikte mücadele etmektir. İşçilerin, ne işverenler ne de sendikalar eliyle, sendika seçme hürriyetlerinin engellenmesi kabul edilemez.
Bizim için bağlayıcı olan EKU işçisinin iradesidir. EKU işçilerinin sorunları büyüktür ve bu sorunların çözümü için başka bir sendika istemektedirler. O zaman yapılacak iş, meseleyi çarpıtan açıklamalar yapmak yerine işçilerin önüne sandığı koymaktır. EKU Fren işçileri, centilmenlik anlaşması içinde var olan “İtilaf halinde işçinin özgür iradesiyle o işyerinde yetkili sendika belirlensin” sözünün hayata geçirilmesini istiyor.
İşçiyi yetki alma rakamları haline getiren bir unsur olarak görme polemiğinden kaçınarak şunu teklif ediyoruz:
VAR MISINIZ EKU’DA REFERANDUMA?
VAR MISINIZ SENDİKAYI İŞVERENİN DEĞİL İŞÇİNİN SEÇMESİNE?
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu