Eskişehir’de sopalarla dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz emniyette alınan son ifadesinde: “sopalarla saldırdılar. Bana kimlerin neden vurduğunu bilmiyorum” diyor.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Ali İsmail, 3 Haziran’da saat 01.00 sıralarında saldırıya uğradı. Daha sonra hastaneye gitti. Sabah evine döndü. Uyudu. Aynı gün 17.00 sıralarında uyandı. Odunpazarı Polis Merkezi’ne gidip ifade verdi. İfade sırasında hatırlamakta ve konuşmada güçlük yaşıyordu. Sorulara başını eğerek yanıt verebiliyordu. Ali İsmail Korkmaz’ın 3 Haziran’da saat 19.41’de tutanaklara geçen anlatımları, dünyadaki son tanıklığı oldu. O gün şunları anlattı: “Eski gar arkasından evime gittiğim sırada 5 - 6 kişilik bir grup önüme geçerek, ellerindeki sopalarla saldırdı. Kafama, sırtıma, omzuma ve bacaklarıma vurdular. Yere düştüm. Saldıran grup yere düşünce bırakıp kaçtı, tam hatırlayamıyorum. Can havliyle kaçıp evime gitmeye çalışırken Özbesin isimli marketin önünde ev arkadaşım Fırat Köse ile karşılaştım. Kuzenim Okan’a haber verdi. Hastaneye gittik. Gerekli tedavi yapıldı. Beyin tomografisi çekilemediği için Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne yönlendirdiler. Kolumu bandaja aldılar. Tomografi çektiler. Dün konuşma zorluğu yaşamıyordum. Ama bugün hatırlama zorluğu çekiyorum. Bir dişim sallanıyor. Başım ağrıyor. Bana kimlerin neden vurduğunu bilmiyorum, sivil kıyafetliydiler. Şikayetçiyim…” Ali İsmail bu ifadeden sonra Eskişehir Devlet Hastanesi’ne gitti. Kontrolde, beyin kanaması geçirdiği saptanınca acilen Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderildi. Ertesi gün ameliyata alındı. Fakat bir daha, 37 gün boyunca gözlerini açamadı. 10 Temmuz’da ölüm haberi geldi.
Tanık: Dövdükten sonra ‘İyi stres attık’ dediler
Korkmaz’ın Sanayi Caddesi’nde dövülerek öldürülmesine ilişkini soruşturmada ifadesi alınan ve daha sonra yaptığı gizli tanıklık başvurusu savcılıkça reddedilen tanık, üniversiteli gencin polisler ve siviller tarafından dövüldüğü anlatarak, o geceyi şöyle anlattı: “Yunus Emre Caddesi’nde çevuk kuvvet saldırıya geçince iki şahsın bizim olduğumuz tarafa koşarak geldiğini fark ettim. İsmail önde, diğer şahıs arkadaydı. Elinde budaklı odun olan şahıs İsmail’e hamle yaptı, yakalayamadı. Elinde beysbol sopası olanla bunun yanındaki 3-4 tane polis copu olan şahıs İsmail’i yakaladı. Sopa ve coplarla darp etmeye başladılar. Elinde bir şey olmayan sivil şahıs tekmeyle vuruyordu. İsmail yere düştü ve kaldırımda oturur vaziyette durdu. Bu esnada cop, sopa ve ayakları ile darp etmeye devam ettiler. İsmail iki elini başına doğru tutuyordu. Elinde beysbol sopası olan şahıs yüzüne tekmeyle vurunca İsmail düşerek başını kaldırıma çarptı ve kendinden geçti. Bir dakika baygın vaziyette kaldı. Elinde sopa olamayıp İsmail’i döven şahıs ‘İyi stres attık’ dedi. İsmail birkaç dakika sonra kendine geldi. Elinde beysbol sopası olan şahıs kefredip ‘Sen hala burada mısın, git buradan’ dedi. İsmail de sessiz bir şekilde karşılık verdi. Şahıs ‘Sen bana ne dedin’ diyerek, kafasına vurdu. Birkaç kez de tekmeyle beline durdu. İsmail Asarcıklı Caddesi’ne doğru koşarak gitti.”
O gün neler oldu?
Ali İsmail Korkmaz, bir süredir kuzeni ve üniversiteden arkadaşları Okan Korkmaz, Turan Gürler, Ahmet Uygun ve Fırat Köse ile aynı evi paylaşıyordu. Fırat Köse’yle aynı eve çıkmak için hazırlık yapıyorlardı. 2 Haziran akşam saat 20.00 sularında yemek yedikten sonra Köse’yle evden çıktılar. Ali İsmail, arkadaşı Köse’den ayrıldıktan sonra Turan Gürler’le buluşup Yunus Emre Caddesi’ndeki eyleme katıldı. Gürler’in anlatımına göre, polis müdahalesinden sonra birbirlerini kaybettiler. Gürler, arkadaşı Korkmaz’ı yaklaşık yarım saat sonra tramvay durağında buldu. Anlattığına göre, Ali İsmail kolunu tutuyordu, darp edilmişti. Ne oldu’ diye sorduğunda, “Polis copladı, tekmeledi ve kafama darbe yedim” dedi. Bilinci yerinde değildi. Evdeki diğer arkadaşları da bir süre sonra yanına geldi. Ahmet Uygun, Ali İsmal’i yerde otururken gördü: “ Başında şişlik ve burnunda yara vardı. Sağ kolunu diğerinin altına almış halde tutuyordu. ‘Ne oldu’ diye sordum. ‘Hatırlamıyorum’ dedi. Yürümeye başladık. Tekrar ne olduğunu sorduk. ‘Bizi tekmelediler’ dedi. ‘Kim?’ diye sorduk, hatırlamadığını söyledi.” O gece önce Mavi Hastanesi’ne gittiler. Korkmaz, ambulansla Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Tomografi çeken doktor Hasan Gülcü, ‘başında bir şey olmadığını, filmde bir şey görünmediğini’ söyledi. Ağrı kesici iğne yapıldı, kolunda kırık olmadığı söylenerek omzu bandajla sarıldı. Ali İsmail, “Cuma günü sınavım var” dedi. Doktor Gülcü, “2 - 3 güne bir şeyin kalmaz” diyerek, kas gevşetici yazdı. Saat 07.30’a kadar hastanede ortopedi uzmanını beklediler. Sıra için başvurduklarında, “Adli vakadır, bakamayız” dediler. Servis yetkilileri, “Önce polis ifade verin, öyle gelin” dedi. Böyle olunca tramvaya binip eve döndüler. Ali İsmail eve gitti, uyudu. Saat 17.00 sıralarında uyandı ve karakola gitti.