Köşeye sıkışan zorba rüşvet dağıtıyor

26 Haz 2013

Mayıs Haziran Büyük Halk Direnişi ile iyice köşeye sıkışan AKP kaybettiği kitle desteğini kazanmak için kamuda çalışanların bir kısmı için kadro vermeyi planlıyor.

Halkından korkan diktatörlerin iktidarda kalmak için uyguladığı metotların hepsini birden sahaya sürmeye başlayan Erdoğan çaresizliğini ortaya koyuyor. Bir yandan bindirilmiş AKP kıtalarına insanın aklına hareket eden yalanlarla dolu konuşmalarını gerçekleştirdiği mitinglerini yapıyor bir yandan halkı yıldırmak için polis operasyonları düzenliyor. En büyük çevreci benim pozlarını takınırken bir yandan da çevreyi ve şehirleri katledecek yasaları çıkarmaya devam ediyor. Halkı faşistçe tehditlerle sindirmeye çalışırken bir yandan da kadro vaadiyle kaybettiği kitlelerin kalbini çalmaya çalışıyor.

Bütün çalışanların en doğal hakkı olan güvenceli çalışma hakkını sanki padişah ulufesi gibi dağıtmaya çalışan AKP taşerona son vermek, bütün kamu kurum ve kuruluşlarındaki işçi ve emekçileri şartsız koşulsuz kadroya almayı asla düşünmüyor.

 

Konuyla ilgili olarak KESK’in yayınladığı açıklamayı da aşağıda sunuyoruz.

 

Seçim Rüşveti Değil, Tüm Çalışanlara İş Ve Ücret Güvencesi

İnsanca Bir Yaşam İstiyoruz!

 

AKP iktidarı, Gezi Parkı direnişi ile yükselen halk hareketini susturmak için bir taraftan cadı avına dönüşen gözaltı ve tutuklama furyasını sürdürürken diğer taraftan çocukların bile inanmayacağı komplo iddialarını tekrarlamaktan öteye gitmeyen ‘başbakan mitinglerini’ seçim yatırımına dönüştürmenin telaşına düşmüştür.  

Dün, AKP’nin grup toplantısında konuşan başbakan Erdoğan’ın; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/B maddesine,  5393 sayılı Belediye Kanununun 49. Maddesine ve 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre istihdam edilen toplam 96 bin 500 sözleşmeli personelin kadroya geçirileceğine ilişkin açıklamaları iktidarına karşı yükselen tepkiyi yumuşatmak için seçim rüşvetine sığındığını göstermektedir.

Yandaş medya ve en az onun kadar yandaşlığı tescilli konfederasyon ne kadar allayıp pullasa da başbakanın açıklamaları mevcut sözleşmeli personelin sadece bir kısmını kapsamaktadır. Başbakanın açıklamalarında, bundan sonra kamuda sözleşmeli ya da geçici personel istihdam edilmeyeceğine ilişkin hiçbir iz yoktur. AKP, tıpkı 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden bir hafta önce çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname ile yaptığı gibi bugün yaklaşan seçimlerde de elini güçlendirmek için sözleşmeli personelin bir kısmını kadroya almayı planlamaktadır. 

Meclis tatile girmeden yasalaştırılmasının hedeflendiği ifade edilen söz konusu çalışmada geçici personel olarak istihdam edilen 4/C’lilerin yanı sıra KİT’lerde istihdam edilen sözleşmeli personel yine görmezden gelinmiştir. Oysa kamu emekçileri arasında her açıdan en mağdur kesimin günümüzün çağdaş köleleri olarak görülen 4/C’liler olduğunu bilmeyen yoktur.   Aile yardımı ve çocuk parası başta olmak üzere sosyal haklardan yoksun bırakılan, özelleştirilerek sermayeye, yandaşlara peşkeş çekilen kurumlarında aldıkları ücretin üçte biri maaşa mahkûm edilen 4/C’liler çığlığına kulaklarını tıkamaya devam etmesi AKP’nin çağdaş kölelik düzeninden vazgeçmediğini göstermektedir. 

KESK en başından beri, her platformda, tüm çalışanlara iş ve ücret güvencesi sağlanmasını, kamudaki parçalı istihdama son verilerek tüm sözleşmelilerin kadroya geçirilmesini savunmaktadır. Bu yılın başında Devlet Personel Başkanlığı tarafından yapılan çalıştaydan Kasım ve Mart aylarında yapılan Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantılarına kadar hükümet yetkilileri ile bir araya gelinen her toplantıda 2,5 milyonu aşkın kamu emekçisinin insanca bir yaşam taleplerinin en kararlı savunucusu KESK olmuştur. KESK, kamu emekçileri arasında en mağdur kesim olan, haksızlığı, adaletsizliği iliklerine kadar yaşayan 4/C’lilerin isteklerine bağlı olarak ya işçi ya da 657 sayılı DMK’nın 4/A kadrosuna geçirilmesi gerektiğini ısrarla savunmuştur. 

 

Kamu Personel Rejimi değişiklikleri çerçevesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklik yaparak kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesini adım adım yok etmeyi hedefleyenler karşılarında her zaman KESK’i bulmuştur. Birileri oturduğu yerden KESK’e çamur atmayı ‘sendikal faaliyetlerinin!’ merkezi haline getirirken KESK, kamu emekçilerinin taleplerinin sözde değil, özde gerçek temsilcisi olduğunu hizmet üretiminden gelen gücünü defalarca kullanarak göstermiştir. Tüm bunlara rağmen sadece KESK2in değil 2,5 milyon kamu emekçisinin taleplerine kulaklarını tıkayan AKP iktidarının tam da yaklaşan seçimler öncesi sözleşmelilerin bir kısmına kadro vaat etmesi manidardır. Özellikle siyasi kadrolaşmanın son halkası torba yasa tasarısının TBMM alt komisyonlarında görüşülmesine devam edildiği bir dönemde sözleşmelilerin bir kısmının kadroya alınacağına dair yapılan açıklama AKP’nin samimiyetinden duyduğumuz kuşkuyu artırmaktadır.

 

Diğer taraftan sözleşmeli personelin bir kısmının da olsa kadroya geçirilmesine dair bugün verilen söz eğer daha önce verilen pek çok söz gibi unutulmaz ve gereği yerine getirilirse tüm eksiklerine rağmen kamu emekçileri için önemli bir kazanım sağlanacaktır. Ancak KESK olarak en başından beri mücadelesini verdiğimiz; hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çalışanlara iş ve ücret güvencesi, insanca bir yaşam talebimiz hayat bulmadığı sürece, bugün için kazanım olarak görülen bu düzenlemelerin yarın hiçbir anlamı olmayacağının altını bir kez daha çizmeyi görev biliyoruz. 

Unutulmamalıdır ki başbakan tarafından yapılan açıklama ile her zaman olduğu gibi yine bir ‘müjde’  gibi gösterilmek istenen düzenleme, bugün emekçilerin mahkûm edildiği karanlık tablonun mimarının AKP iktidarı olduğu gerçeğini asla değiştiremez. AKP, kamunun toptan tasfiyesi politikasının bir ayağı olan sözleşmeli ve geçici personel istihdamına devam etmekten vazgeçmiş değildir.

Bunun için önümüzdeki seçimleri atlattıktan hemen sonra sözleşmeli istihdamı yeniden şişirmeye devam edeceğini, sözleşmeli olarak istihdam ettiği bu yeni çalışanları kadroya geçirmeyi de başka bir seçimin yatırımına dönüştüreceğini bugünden görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Bunun için AKP iktidarı döneminde kamuda istihdam yapısının güvencesizlik ve kuralsızlık temelinde nasıl değiştirildiğine ilişkin rakamlara sadece bir göz atmak bile yeterlidir.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında kamuda taşeron olarak istihdam edilenlerin sayısı 15-20 bin civarında iken bugün 600 bini geçmiştir. Yine 2003 yılında 17 bin olan sözleşmeli personel sayısı 2011 yılında 260 bini bulmuştur. Hatırlanacağı üzere 12 Haziran 2011 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerden bir hafta önce Resmi Gazetede yayımlanan 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu personelin bir kısmı seçim rüşveti olarak kadroya alınmış ancak sözleşmeli alımı devam ettiği için sayı 2013 yılı mayıs ayı itibariyle 175 bine ulaşmıştır.  Arsa parasını bile karşılamayan rakamlarla sermayeye, yandaşlara peşkeş çekilerek özelleştirilen TEKEL gibi kamu işletmelerinde çalışanların kölelik koşullarında istihdam edildiği geçici personelin (4/C) sayısı ise 23 bine yaklaşmıştır. Kısacası bu resmi veriler, AKP döneminde sadece özel alanda değil kamu alanında da taşeron, sözleşmeli, geçici istihdamın katlanarak arttığını göstermektedir.

AKP iktidarı eğer samimi ise; öncelikle kamunun tasfiyesi politikalarına son vermelidir. Bunun için öncelikle her seçim döneminde çalışanların ağzına bir parmak bal çaldığı seçim rüşvetlerinden vazgeçmeli; kayıt dışı, taşeron, sözleşmeli, performansa bağlı, esnek, geçici ve kuralsız istihdamı yasaklamalıdır. Tüm çalışanlara iş ve ücrete güvencesi sağlamalı, kamu hizmetlerinin tüm yurttaşlara eşit, parasız, ulaşılabilir sunumu için gerekli düzenlemeleri derhal hayata geçirmelidir. Bilinmelidir ki, bu adımlar atılmadığı sürece sendikal mücadele ile demokrasi ve özgürlük mücadelesi arasındaki kopmaz bağlar olduğunun her zaman ayrımında olan kamu emekçilerinin mücadele örgütü KESK, üzerinde yaratılan her türlü baskıya ve kuşatma operasyonuna rağmen mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. 

Bunun için, tüm kamu emekçilerini, Gezi Parkı direnişi ile yükselen mücadele karşısında köşeye sıkışan AKP’nin seçim yatırımı haline getirmeyi hedeflediği kısmi tavizi kendi kazanımı olarak göstermeye çalışan yandaş konfederasyonunun ayak oyunlarına karşı uyanık olmaya çağırıyoruz. Kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesi adım adım yok edilirken, siyasi kadrolaşmanın son halkası torba yasa tasarısı mecliste görüşülürken kuzuların sessizliğine bürünenlerin bugüne kadar verdiği sözlerin ancak sırtlarını dayadıkları iktidarın sınırları ölçüsünde hayat bulabileceği görülmüştür.

Gezi Parkı direnişi ile tüm yurda yayılan eşitlik, özgürlük, demokrasi taleplerini kendi taleplerinden bağımsız görmeyen KESK’i karalama kampanyasına öncülük eden yandaşlar sırtlarını dayadıkları iktidarın elini-eteğini öpmeye devam etsin. KESK sadece ve sadece kamu emekçilerinden aldığı güçle fiili meşru mücadelesine devam edecektir.        

Yürütme Kurulu

26 Haziran 2013

 

paylaş