Genç nüfusu tarımda tutmanın tek yolu kırsal kalkınma

26 Haz 2013

Türkiye Ziraat Odaları Birliği TZOB, kırsalda genç nüfus azalmasının tarımı olumsuz etkilediğini bildirerek, “Kırsaldaki genç nüfus sürekli azalıyor. Genç nüfus kırdan göçüyor, köyler boşalıyor” dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği yaptığı açıklamada şöyle dedi;

  • Kırsaldaki genç nüfus sürekli azalıyor. Genç nüfus kırdan göçüyor, köyler boşalıyor.
  • Belde ve köylerde yaşayan nüfus, 1935’de yüzde 76.5, 1980’de yüzde 56.1 iken, 2001 yılında yüzde 22.7’ye indi.
  • Tarım ve kırsalda genç nüfusu tutmanın tek yolu kırsal kalkınma.
  • Hem kente göçü önlemek için tedbir almalı, hem de köye dönenlere destek vermeliyiz.
  • Kırsal kalkınma, çiftçiyi makûs talihinden kurtaracak, ülkenin birçok sorununu halledecek, istikrar sağlayacak, ekonomiyi rayına oturtacak en önemli faaliyet alanıdır.

TZOB açıklamasında şunlar da vurgulandı; “Cumhuriyet sonrası yaşanan ekonomik kalkınma kentlerin cazibesini artırmıştır. İş arayışı, çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama isteği, eğitim, sağlık imkânlarından iyi bir şekilde yararlanma beklentisi, sosyal güvence arayışı, sosyal statü kazanma, teknolojide meydana gelen değişme ve gelişmelerden yararlanma isteği gibi nedenlerle köyden kente yoğun göç dalgaları yaşanmıştır. Ülkemizde, kentlerde yaşanan ekonomik, sosyal gelişme, kıra çok geç yansımıştır. Hâlâ kırsalda gelir seviyesi ülke ortalamasının üçte biri dolaylarındadır.”

1980 sonrası dönemde Kürt sorunun iç savaş boyutlarına ulaşmasının kırdan kente göçü hızlandırdığı tespiti yapılan raporda; “Sonuçta köyler boşalmış ve nüfus kentlerde toplanmıştır. Bu durum, köylerin yanı sıra özellikle kentlerde ekonomik ve sosyal açıdan büyük sorunlar yaratmıştır. Devletin altyapı yatırımlarının çok üzerinde yaşanan göç, kentlerde varoşların doğmasına neden olmuştur" denildi.

Raporda atlananlar 24 Ocak 1980 Kararlarında yer alan köylü toplumu olmaktan çıkacağız propagandası ile tarımın yok edilerek kır nüfusunun kentlere ucuz işgücü olarak göçmesi hızlandırılmıştı. “Yurtdışında üretiliyor, hazır alırız” diyerek de tarımın çökertilerek uluslararası gıda tekellerine bağımlı bir ülke hâline geldik. Bu politikalar sonucunda 20 yıl öncesine kadar gıda bakımından kendi kendine yeterli ülke olmaktan çıktık.

Tarım bakanlığı köylünün malına göz dikerse Tarım Bakanlığı'nın desteklediği bir projenin toplantısında Bakan Mehdi Eker, işadamı Remzi Gür ve aynı zamanda AKP Genel Merkez Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu üyesi Ethem Sancak arasında geçen ve Redhack’in yayınladığı konuşmaların ses kaydında Sancak, meralar ve ormanlarla ilgili alınan yeni kararları ilgili konuştu. “Tarım, çiftçiye köylüye bırakılmamalı, bu ülkenin kurucuları sovyetik düşünce yapısıyla meraları halkın kullanımına vermiş olmaz. Halk meraları yağmalar. Meralar bütün halkın malı olamaz. Bir şey bütün halkın malıysa kimsenin malı olmaz. Yağmalanır. Sahiller bütün halkın malı olduğu için yağmalandı. Ormanlar da halkın malıydı yağmalandı. Bakanlığımız geçen ay bir yasa çıkartarak meraların çitlenmesini sağladı. Bunu nasıl yaptılar bilmiyorum, anayasaya aykırıydı ama.." diyerek Meralar Kanunu'nun anayasaya aykırı olduğunu itiraf eden Sancak Tarım ve Hayvancılık alnında köylülerin tasfiye edilmesi gerektiğini savundu.

Çözüm örgütlü toplumda 70’li yıllarda Köy-Koop, Halk-Koop, işyerleri Tüketici Kooperatifleri ile bu ülke halkının üretimden-tüketime aracısız olarak ürünlerini köyden kente ulaştırdığını hatırlarsak tarımda kalkınmanın ve şehirde ucuz, sağlıklı, güvenilir gıdaya ulaşmanın yolu ortaya çıkıyor. Köyden kente, fabrikadan tarlaya örgütlü toplum kendi sorunlarının çözümü için kendi kaderine el koymanın yolunu yaratacaktır.

paylaş