
Kadına karşı şiddetin önüne geçilebilmesi için büyük umut bağlanan Avrupa Konseyi’nin İstanbul Sözleşmesi, konseye üye ülkelerin ağır aksak davranması nedeniyle bir türlü yürürlüğe girmiyor.
Yürürlüğe girmesi için 8’i Avrupa Konseyi üyesi olmak üzere 10 ülkenin sözleşmeyi imzalaması ve iç hukuk sürecini tamamlaması gerekiyor. Ancak, imzalanmasının üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmiş olmasına karşın bu sayı 3’te kalınca, kadına karşı şiddetin önlenmesi için kritik önemi bulunan sözleşme, sadece yazılı metin olmaktan öte geçemedi.
Kadına karşı şiddetin önlenmesi için dünya ülkeleri samimiyet sınavında İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi adını alan, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, dünya ülkelerinin ağırdan alması nedeniyle yürürlüğe giremedi. Yürürlüğe girmesi için sözleşmenin 75. maddesinde düzenlenen onay sürecinin sonuçlandırılmasını gerekiyordu. Bu süreç, 8’i Avrupa Konseyi üyesi olmak üzere 10 devlette iç hukuk sürecinin tamamlanmasını, 10 devlet onayladıktan sonraki 3 aylık sürenin sonunu takip eden ayın ilk günü de sözleşmenin yürürlüğe girmesini öngörüyordu. Ancak, bugüne kadar sözleşmeyi Türkiye, İspanya ve Arnavutluk hem imzaladı hem de iç hukuk süreçlerini tamamladı. Sözleşmenin yürürlüğe girmesi için 7 ülke daha şimdiye kadar bir türlü bulunamadı.
Tarafların söz konusu sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla özel bir izleme mekanizması oluşturulmuştu. İzleme mekanizmasını oluşturacak uzmanlar grubunun Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nce, sözleşmeye taraf ülkelere danışıldıktan ve tarafların oybirliğiyle onayı alındıktan sonra, sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay içinde belirlenmesi öngörülüyordu. Ancak, İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girmeyince, bu mekanizma da oluşturulamadı. Böylece kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda fiili bir adım atılamadı. Uzmanlar grubunun sözleşmenin uygulanıp uygulanmadığını, ülkelerin bu konuda yaptığı düzenlemeleri denetlemek için, ülke ziyaretleri yapmaları sözleşmenin ekinde belirlenmiş olan ayrıcalıklardan ve dokunulmazlıklardan yararlanmaları öngörülüyordu.
Sözleşmede kadına şiddet; “... bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır ve ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin kadına fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bu eylemlerde tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir” şeklinde tanımlanıyor.
Kaynak: Cumhuriyet
