Geçtiğimiz aylardaki yazılarımızda Pardus'un zor günler geçirdiğini, birçok geliştiricinin projeden ayrıldığını ve Pardus gönüllülerinin projenin geleceği hakkında kaygı duyduklarından bahsetmiştik. Bu gelişmelerin hemen ardından 23-24 Mart'ta Pardus'un geleceği adlı toplantıda bir kurul oluşturulduğundan ve Pardus hakkında alınacak kararlarda bu kurulun söz sahibi olacağından bahsetmiştik. Toplantının ardından ise sessizlik içinde büyük bir bekleyiş başladı.
Ne var ki geçtiğimiz haftalarda 4+4+4 yasası çerçevesinde dağıtılan akıllı tahtalarda kurulu olarak gelen Pardus'ları inceleyen gönüllüler bir gariplik olduğunu farketti. Normalde Pardus'un komutları arasında olmayan “apt” komutunun akıllı tahtalarda çalışır halde olması acaba tahtalarda kurulu olanın Pardus logosunu barındıran farklı bir işletim sistemi mi olduğu sorularına neden oldu.
Belirsizlik geçtiğimiz hafta danışma kurulu ile yapılan toplantıda açıklığa kavuşmuş oldu. Toplantıya danışma kurulu üyesi olarak katılan gönüllülerin kişisel blog sitelerinde yaptıkları açıklamaya göre tahtalarda kurulu olarak gelen işletim sisteminin Pardus olmamasının nedeni TÜBİTAK'ın bir şekilde ihale ile alınan akıllı tahtalara Pardus yüklemeyi başaramaması, bunun yerine proje dışından destek alınan bir firmanın akıllı tahtalara Debian yükleyebilmesiymiş. Debian logoları da görünürlük için Pardus olarak değiştirilmiş.
Şunu belirtmek isteriz ki her ikisi de özgür yazılım olan Debian'daki bir özelliğin Pardus'a aktarılması hem teknik hem de hukuksal olarak mümkün. Ayrıca 2011 CEBIT fuarında bazı akıllı tahtalarda Pardus'un çalıştığına dair sunumlar yapılmıştı. Yani belirli bir çalışma ile ihalede alınan akıllı tahtalarda Pardus çalıştırabilmemiz mümkün.
Yapılan toplantıda Pardus'ta yaşanan değişimlerin kısa bir zaman aralığı için değil daha uzun vadeyi amaçladığı da ortaya çıktı. TÜBİTAK bundan sonrası için Debian temelli bir işletim sistemi dedi. TÜBİTAK'ın bu yönündeki açıklaması bu zamana kadar Pardus için harcanmış mesainin büyük ve önemli bir bölümünün görmezden gelinmesi anlamına geliyor.
Kişisel bloglarında yazdıklarına göre danışma kurulu üyelerinin haklı olarak sorguladıkları ve asıl önemli olan nokta ise tüm bu kararlar alınırken asıl danışılması gerekilen merciye danışılmaması oldu. Çünkü bir önceki toplantıda alınan karara göre Pardus'un geleceğine dönük kararlar bu danışma kurulu ile beraber alınacaktı. Doğal olarak kurul üyelerinden “Davulu verip tokmağı vermeden olmaz, biz tokmağı da istiyoruz. Danışma kurulunu sunduğumuz çerçevede resmen oluşturmalısınız. Bunlar netleşmeden kurulun bir anlamı yok, başka konuları tartışmanın da bir anlamı yok, çalıştayda olduğu gibi fikirlerimizi dinleyip aksini yapabilirsiniz" (1) eleştirisi geldi.
Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle Pardus üzerine bazı kararlar alınmış durumda. Alınan teknik kararları bir yana bırakırsak (ki bu birçok geliştiricinin emeğinin çöpe atılması anlamına geldi) TÜBİTAK projenin devamı için bazı adımlar atmış görünüyor. Bu kararların ne kadar samimi olduğu ve projeyi ne yönde etkileyeceği zaman içersinde ortaya çıkacak. Fakat yaşananlardaki asıl sıkıntı karar alma mekanizmalarında TÜBİTAK'ın uyguladığı yöntemlerle, özgür yazılım felsefesine ters düşmesi. Umarız ilerleyen günlerde projeye yön veren TÜBİTAK yönetimi Pardus'u var eden geliştiricilerin düşüncelerine dikkatini verir. Yani tokmağı olmayan bir davulun ses getiremeyeceğini anlar.
___________________
(1)http://zzz.fisek.com.tr/seyir-defteri/pardus-dagitimi-bitti-yeni-bir-dag...