
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Nisan ayında işçi ölümleri raporunu açıkladı. Açıklanan raporda Nisan ayında 87 işçi iş cinayeti sebebiyle yaşamını yitirdi.
Nisan ayı iş cinayetleri açısından 2012 yılının en ağır ayı oldu. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin hazırlamış olduğu raporda basından takip edildiği kadarıyla 87 işçinin yaşamını yitirdiği belirtildi. İş cinayetine kurban edilen işçiler genel olarak inşaat, maden ve enerji sektöründe çalışmaktaydı. Meclis 28 Nisan'da düzenlediği "İş Cinayetlerinde Ölen ve Yaralananları Anma / Yas Günü" sonuç metnini de açıkladı.
İşçi ölümleri giderek artıyor Son dört ay içerisinde en az 250 işçi yaşamını yitirdi. Meclisin hazırlamış olduğu raporda ''Nisan ayı başında AKP iktidarı Türkiye'nin Çin ve Arjantin'den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu müjdeledi. Ancak bunun bedeli emekçilerin alınteri, kanı ve canı oldu" denildi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin 28 Nisan'da düzenlediği "İş Cinayetlerinde Ölen ve Yaralananları Anma / Yas Günü" sonuç bildirisi şöyle:
1- 28 Nisan günü ülkemizde de "İş Cinayetlerinde Ölen ve Yaralananları Anma / Yas Günü" olarak resmen kabul edilmelidir. Yas ve Adalet Günü talebimizi her mecrada öne süreceğiz. 2- İşçi aileleri olarak acılarımız ortaktır. Her iş cinayetinde acımızı yeniden yaşıyoruz, bu yüzden çözümü de ortaklaştırmalıyız. 28 Nisan'ın anlamına uygun olarak "Ölenler için yas tut, kalanlar için mücadele et" vurgusuyla talep edilen adalet, ortak mücadeleye hepimizi çağırmaktadır. 3- İş cinayetlerinde yitirdiğimiz işçilerin ailelerine başsağlığı bile dilemeyen patronların tehditkâr, suçlayıcı ve duyarsız tavırlarının yanı sıra ceza almadan tazminat ödeyerek hukuki süreçten çıkmaları insan canını muhasebeleştiren bu sistemi perçinleştirmekte ve yeni iş cinayetlerine meydan vermektedir. Cezasız kalan her iş cinayeti, yeni iş cinayetlerine ortam hazırlamak demektir. 4- Hukuk yolunu hem devlet, hem de sermaye tıkamaktadır. Taraflı bilirkişi raporları, kan parası verme gibi yollarla adaletin tecelli etmesinin önüne geçilmektedir. Sorumlularınsa hukuk mücadelesinin sonucunda ceza alması ancak kamuoyu baskısı ve sokak mücadelesinin yükselmesi ile sağlanabilir.
