
19 Aralık 2000 günü ülkemizin tarihindeki en acı günlerden biri olarak tarihe geçti. F tipi hücre sistemine karşı direnişe geçip en doğal insan haklarına sahip çıkan tutsakların direnişini kırmak için harekete geçen egemenler cezaevlerinde kapalı tuttukları insanlara asker, polis ve gardiyan gücünü kullanarak ateşli silahlar ve o güne kadar jandarma envanterinde dahi bulunmayan gaz bombaları ile saldırmışlardı. Cezaevlerine girmek için ağır iş makinaları ile duvarlar yıkıldı. Balyozlarla çatılar delindi. 20 cezaevinde birden başlatılan operasyon Kıbrıs Harekatından sonra en çok askerin kullanıldığı harekat olarak da tarihe geçti. 30′u tutsak 2′si asker olmak üzere 32 insanın öldüğü operasyona bir de utanmadan “Hayata Dönüş” adını verdiler. Sonradan ölen askerlerin de jandarma silahından çıkan kurşunlarla hayatını kaybettiği ortaya çıkmıştı.Tecrite karşı direniş İnsanları tek kişilik hücrelere koyup hayattan tecrit etmeye dayanan F tipi cezaevi projelerine karşı 20 Ekim 2000′de başlatılan açlık grevi 19 Kasım’da açlık grevine döndürülmüştü. Bu sırada kamuoyunda da geniş destek gören direnişe karşı egemenler haber yasağı koymuşlardı. Fakat yine de cezaevinde iyi örgütlenen direnişin toplumsal ayağı devletin kendi cezaevlerinde denetim altında tuttuğu insanlara karşı büyük bir askeri operasyona başlamasını durdurmaya yetecek ölçüye yükselemedi. Böylece çok önceden planlanan ve daha sonradan kendi aralarında adına “Tufan Operasyonu” adını verdikleri vahşeti başlattılar. Devrimci tutsakların ölüm orucu zorla yerleştirildikleri F tiplerinde de sürdü.Katliamın ardından Katliamın ardından demokrat, ilerici, devrimci-komünist çevrelerce yapılan araştırmalar ile başta bu çevreler olmak üzere başlatılan yargılama süreci ile devrimci tutsakların jandarma tarafından uzun namlulu silahlarla açılan ateş ve kullanılan gaz bombaları sonucu öldürüldüğü ortaya çıktı. Ayrıca yanarak ölen ve yaralanan tutsakların elbiselerinin yanmadan ciltlerinin yanması gerçeği de operasyon sırasından beyaz fosfor silahlarının kullanıldığı şüphesini arttırıyor. Bütün bunlara rağmen başlatılan yargılama sürecine cezaevlerinden sağ kurtulan insanların suçlu olarak dahil edilmesi, tutsakların adam öldürmek suçundan yargılanması ise aklımıza hakaretin boyutlarını ortaya koyuyor. Yargılamanın diğer ayağında ise bir iki rütbeli haricinde jandarma erlerinin yargılanması, asıl sorumluların gizlenme çabasını gözler önüne seriyor.Devrimci tutsaklar onurumuzdur F tipi direnişinde yaşamını yitiren bütün devrimcileri saygıyla anıyoruz. Bu büyük insanlık trajedisini ve buna karşı yiğitçe direnen insanlarımızı asla unutmayacağız. Katliamın sorumlularının hak ettikleri cezaları alması için elimizden gelen her çabayı ortaya koymak, tecritin her türlüsüne karşı mücadele etmek hepimizin görevi.
