Çiftçi-Sen: “Toprağımız, Tohumumuz, Suyumuz, Üretme Hakkımız İçin; Hayır”

03 Nis 2017

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi Sen), Başkanlık Referandumu’nda, “Ürettikleri politikalar nedeniyle çiftçi de, tarım da, köylü de iflas etti” diyerek çiftçilerin ‘Hayır’ oyu vereceğini açıkladı

Çiftçi Sen tarafından 16 Nisan günü gerçekleşecek Anayasa değişikliği referandumu ile ilgili yapılan açıklamda; “Referandumu ortaya atanlar, 2002- 2017 yılları arasında tek başlarına iktidardaydılar. Şu anda da iktidardalar. Çiftçilerin lehine politika üretmeleri için herhangi bir engel yok. Ama ürettikleri her politika çiftçilerin değil, hep şirketlerin lehine” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Üretmek istiyoruz, zarar ediyoruz, bu yüzden üretemiyoruz. Referandumu önümüze koyanların, biz çiftçileri ne hale getirdiklerini sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Şirketlerin önünün açılmasına, haklarımızın, topraklarımızın, sularımızın, tohumlarımızın gasp edilmesine Hayır! Çiftçilik mesleğimizi devam ettirebilmek, ürettiğimiz ürünlerin değerinde satılmasını sağlayabilmek için, toprağımızı kredi borçları yüzünden satmak zorunda kalmamak, haklarımızı daha da geliştirmek ve geleceğimize sahip çıkmak için, gelin referandumda ‘Hayır’ diyelim.”

Açıklama tam metni:

Çiftçiler Neden Hayır Diyor?

16 Nisanda Anayasa değişikliği için yapılacak referandum, partilerin yarıştığı bir seçim değil ama, biz çiftçiler için çok önemli. Haklarımızı kaybetmeye devam edip etmeyeceğimizle ilgili bir karar vereceğiz.

Referandumu ortaya atanlar, 2002- 2017 yılları arasında tek başlarına İktidardaydılar. Çiftçiler için yapabileceklerinin önünde hiç bir engel yoktu. Yapmadılar. Şu anda da iktidardalar. Çiftçilerin lehine politika üretmeleri için herhangi bir engel yok. Ama ürettikleri her politika çiftçilerin değil, hep şirketlerin lehine. Mazot, gübre, ilaç, tohum her şey füze hızıyla yükseldi. Bizim ürettiklerimiz ise maliyeti bile karşılamıyor. Üretmek istiyoruz, zarar ediyoruz, bu yüzden üretemiyoruz. Referandumu önümüze koyanların , biz çiftçileri ne hale getirdiklerini sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

Buğday-Üretim alanı 2002’de 9.300 bin hektardı. 2016’da 7.780 bin hektara geriledi. Çiftçiler 1, 5 milyon hektar arazide artık buğday ekemiyor. Buğday ithal ediyoruz.

Arpa-Çiftçiler 2002-2016 arası yanlış fiyat politikaları nedeniyle 1 milyon hektar arazide artık arpa ekimi yapmıyor. Yemde ithalatçı olduk.

Baklagiller-Nohut ve kırmızı mercimekte üçte bir, yeşil mercimekte üçte iki oranında üretimimiz azaldı. İthalatçı olduk.

Şekerpancarı-2002’de 492 binin üzerinde aile pancar ekiyordu. 2016’da 106 bin aile ancak pancar ekebiliyor. Pancar ekim alanı 2002’de 3.724.680 dekar iken 2015’de 2.752.721 dekara geriledi.

Pamuk-2002’de 7.210.770 dekar alanda pamuk üretebiliyorken, 2016’ya geldiğimizde 4.800.000 dekara düştü.

Bağcılık-2006/07 sezonunda 1 kg kuru üzüm fiyatı 1.38 TL iken, 2011/12 sezonunda kilosu 3.43 TL, 2016/17 sezonunda ise sezon başında 2.75-3 TL civarındaydı. Şu anda da kilosu ortalama 3.25 TL’den işlem görmektedir. Artık üzüm fiyatları maliyetinin altındadır. Komşularla yaşanan siyasal krizler nedeniyle yaş ve kuru üzüm ihracatı yapılamaz hale gelmiş üreticiler mağdur edilmiştir.

Fındık:Hükümet çiftçiyle bağını kesti. Bilgi desteği yapmıyor. Fındığın verimliliği düştü. 2002’de dekarda 113 kg fındık alırken, 2016’da fındık verimliliğinde dekarda 66 kg’ a kadar geriledik.

Çay: Çay üreticileri de tamamen gözden çıkarıldı.Üreticilere bilgi desteği de veren ÇAYKUR Varlık Fonu’na devredildi. ÇAYKUR’un piyasayı düzenleme etkisi kırılarak,işlevsizleştirilerek özel sektöre (şirketlere) satılması hazırlığı yapılmakta, üreticilerin tamamen şirketlere bağımlı hale gelmesi istenmektedir.

Zeytin-2005 ağaç sayısı 113 milyon iken 2016’da 171 milyon ağaca yükseldi. Fakat zeytinlikleri şirketlerin lehine yok etmek için mecliste yasa tasarısı demoklesin kılıcı gibi zeytincilerin tepesinde bekletilmekte. Referandum sonunda devreye sokulacak.

Tütün- 2002 yılında 405 bin olan üretici sayısı 56 bine düştü. Üretim 159 bin tondan, 62 bin tona geriledi. Tütün ve tütüncülüğümüz bitirilme noktasına getirildi.

Meyvecilik-Bu yıl narlar toplanmadı. Denizli’de elma kazandırmıyor diye elma ağaçları söküldü. Narenciyeciler portakal ve mandalinalarını yola dökmeye başladı.

Tohum-Çiftçi tohumuyla çiftçidir. 2018’den sonra sadece şirketlerin sertifikalı tohumlarıyla üretim yapanlara teşvik verileceği, yerel/atalık tohumlarla üretim yapanlara teşvik verilmeyeceği kararlaştırılmış durumda. Bu durum tohum şirketleri lehine bir politikadır. Bu uygulama çiftçileri, tarımımızı tohum şirketlerine göbeğinden bağımlı kılacaktır.

Destek ve kredi-2004-2016 yıllarını kapsayan süreçte tarıma sağlanan destek sadece 3,7 kat artarken, bankaların verdiği nakdi kredi miktarı 13,5 kat arttı. Çiftçilerin takibe düşen kredi miktarı ise 9 kat arttı.

Bütün bu şirket ve bankalar yanlısı tarım politikalarından dolayı biz çiftçiler üretemez duruma getirildik.

Tarım alanı-2002’de 26.579 bin hektar iken, 2016’da 23.900 bin hektara geriledi. 3 milyon hektar civarında arazide çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti.

Çayır mera-2002’de 14 milyon 617 bin hektar iken, 2016’da 14 milyon hektara geriledi. Büyükşehir Yasası ile buralarda talan sürüyor, köylerin ortak malvarlıkları olan otlak, mera ve tarlaları satılmaya başlandı. Aynı zamanda Büyükşehir yasasıyla çiftçilerin üretim hakları ellerinden alınıyor.

Hayvancılık-Nüfusumuz 45 milyon kişi iken hayvan sayımız 83 milyon idi. Yani yaklaşık kişi başına 2 hayvan düşüyordu. Şimdi nüfusumuz 80 milyona dayandı. Hayvan sayımız 50 milyon civarında yani iki kişiye bir hayvan düşmektedir. Özetle hayvancılıkta ihracatçı iken ithalatçı olduk.

Çiğ süt fiyatları2014’den bu yana arttırılmadı. Yem fiyatları her yıl sürekli arttı.

Ekolojik tahribat arttı.Rüzgâr Enerji Santralleri (RES), Jeotermal Elektrik Santralleri(JES), Hidroelektrik santraller (HES), Termik Santraller, Nükleer Santraller ile maden aramaları 2016’da da hız kesmedi. Artarak devam etti. Bu durum ürettiğimiz ürünlerin kalitesini düşürmekte, maliyetleri arttırmakta iklimin değişmesine neden olduğu için ürün elde etmemizi engellemekte, iflas ettirmektedir.

Milli Tarım Projesi-2016’daMilli Tarım Projesiaçıklandı. Projeyle Türkiye tarımının iflası Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Tarım Bakanı’nın katılımıyla ilan edildi. Uygulanan yanlış politikalar sonucunda, 2016 ‘da tarım sektörü birinci ve ikinci dilimde yüzde 5.6, üçüncü dilimde ise yüzde 7.7 daraldı. Bu da tarımın iflasının rakamsal kanıtıdır.

Şirketlerin önünün açılmasına, haklarımızın, topraklarımızın, sularımızın, tohumlarımızın gasp edilmesine HAYIR !

Çiftçilik mesleğimizi devam ettirebilmek, ürettiğimiz ürünlerin değerinde satılmasını sağlayabilmek için,

Toprağımızı kredi borçları yüzünden satmak zorunda kalmamak, haklarımızı daha da geliştirmek için,

Geleceğimize sahip çıkmak için,

Gelin Referandumda HAYIR! Diyelim.

ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU (ÇİFTÇİ-SEN)

 

paylaş