24 Haz 2020

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin (TÜRMOB) "Türkiye'de Korona Salgınının Sektörlere Etkileri Raporu", pandeminin derinleştirdiği ekonomik krizden en erken çıkışın 2021 sonrasında olabileceğini ortaya koydu.
10 temel sektörün incelendiği raporda, en çok küçülme ve kaybın hizmet sektöründe, özellikle turizm ve ona bağlı faaliyet kollarında yaşandığı belirtildi. Maliyetlerin biriktiği gıda sektöründe ise fiyatların artma tehlikesi olduğuna dikkat çekildi.
TÜRMOB'dan yapılan yazılı açıklamaya göre çalışma kapsamında dayanıklı tüketim malları, tekstil ve konfeksiyon, otomotiv, madencilik, inşaat, turizm, gıda, perakende, tarım, ulaşım ve taşımacılık gibi temel sektörlerin salgından ne düzeyde etkilendikleri irdelenirken, sorunların çözümüne yönelik öneriler yer aldı.
Raporda, dayanıklı tüketim malları, tekstil, otomotiv ve madencilik gibi stratejik sektörlerin salgın sürecinden nasıl etkilendiklerine ilişkin tespitlere yer verildi.
Rapordan başlıklar:
TÜRMOB Başkan Yardımcısı Hüseyin Yıldız ve Dr. Cahit Yılmaz'ın hazırladığı raporda dikkat çeken bazı noktalar şöyle:
1- Gelir azalmasından en fazla etkilenen sektörlerin başında dayanıklı tüketim malları geldi. Tedarik zincirlerinin bozulması, ihracatı olumsuz etkiledi. Kur artışı ve tedarik problemleri, maliyet artışlarına yol açtı.
2- Üretimdeki daralma mart ayı itibarıyla tekstil sektöründe yüzde 7.1 ve konfeksiyon sektöründe yüzde 16.5 oldu. Nisandaki daralma ise daha da dramatikleşerek yüzde 60.3'e ulaştı. Küçülmeyi teyit eden kapasite kullanım oranları ise, mart ayında yüzde 78.1 iken, nisanda yüzde 44.3'e indi. En büyük pazar olan Avrupa pazarı toparlanmadan Türkiye'de hazır giyimin toparlanmasının zor olacağı belirtildi.
3- 2019 son çeyreği itibarıyla küçülmeden çıkmaya başlayan otomotiv sektörü, henüz kriz koşullarını tam atlatamadan 2020 başında korona krizine yakalandı. İlk iki ayda zayıf da olsa pozitif büyüme gösteren sektör, mart ayı itibarıyla yüzde 20 küçüldü. Fabrikaların kapatılma kararının alındığı nisan ayında ise yüzde 77.6 daraldı.
4- 2018 ve 2019'da sırasıyla yüzde 2.1 ve yüzde 8.6 küçülen inşaat sektörü, 2020 ilk çeyreğinde ise yüzde 1.5 daraldı. Bu küçülme, sektörün istihdamdan aldığı payın da yüzde 6.9'dan yüzde 5.5'e gerilemesine sebep oldu.
5- Korona sürecinde gıda ve içecek sektöründeki üretim daralması (nisanda yüzde 10.2) dikkat çekti. Fiyatlarda artış yaşanabileceği vurgulandı. Sektörde maliyetlerin biriktiği, ihracatın normale dönmemesi durumunda sektörün 2020'de küçülme olasılığının artacağı kaydedildi.
Sektörlerin durumu
Dayanıklı tüketim malları sektörü:
Gelir azalmasından en fazla etkilenen sektörlerin başında gelmektedir. Sektör, talepteki daralmanın yanı sıra, üretim daralması ile de karşılaşmıştır. Tedarik zincirlerinin bozulması, ihracatı olumsuz etkilemiş, kur artışı ve tedarik problemleri, maliyetlerini artırmıştır. Nisan ayında, dayanıklı tüketim malları sektörü yıllık bazda bir önceki yılın Nisan ayına göre %49 oranında küçülmüştür.
Tekstil ve konfeksiyon sektörü:
Son yıllarda rekabet gücünü korumak açısından sıkıntı çeken bir sektördür. Sektör, özellikle uzak doğunun olumsuz rekabeti ile karşı karşıyadır. Korona salgını döneminde insanların tekstil ve konfeksiyon taleplerinde azalmalar meydana gelmiştir. Öte yandan fabrikaların kapalı kalması üretimi de düşürmüştür. Yurt dışı pazarlarda bir fırsatın ortaya çıkıp çıkmayacağı ise henüz belirsizdir. Beklendiği gibi, lokasyonu ve kalite özellikleri nedeniyle Türkiye’nin yurt dışı pazarda öne çıkması halinde bu durum, korona salgınının tekstil sektörüne olumlu katkısı olarak ortaya çıkmış olacaktır. Ancak, böyle bir gelişmenin kısa vadede olması beklenmemelidir. Güçlü bir daralmanın olduğu Nisan ayında, tekstil ve hazır giyim sektörü yıllık bazda bir önceki yılın Nisan ayına göre %60,3 oranında küçülmüştür.
Otomotiv sektörü:
Korona salgını ile ortaya çıkan krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Mart ve nisan aylarında üretim neredeyse durmuş, satışlar ise eldeki stokların katkısı ile azalarak da olsa sürebilmiştir. Çok sayıda sektörle yüksek seviyede bağlantısı olan otomotiv sektörü, sektörde oluşan bir sorunun diğer sektörlere hızlı bir şekilde yansıyabilmesi nedeniyle stratejik öneme sahiptir. Açıklanan yeni kredi paketleri ile otomotiv satışlarının artırılması hedeflenmektedir. Ancak, otomotiv satışlarında temel belirleyici unsurun gelir artışı olduğu unutulmamalıdır. Gelirler genel seviyesinde yaşanan düşmenin, otomotiv satışlarını da etkileyeceği açıktır. Nisan ayında, otomotiv sektörü üretimi yıllık bazda, bir önceki yılın Nisan ayına göre %77,6 oranında küçülmüştür.
Madencilik sektörü:
Enerji, imalat ve inşaat sektörleri başta olmak üzere pek çok sektöre ham madde tedarik eden stratejik bir sektördür. Korona salgını süresince madencilik sektörü ilk olumsuz etkilenen sektör olmuştur. Sektörün mali yüklerinin aşağı çekilmesi, maden arama, üretme ve pazara ulaşım faaliyetlerinin desteklenmesi, sektördeki KOBİ niteliğindeki yerli firmalara rekabet gücü kazandırılması önem arz etmektedir. Öte yandan, sektörün etkin ve işlevsel bir hukuksal çerçeveye ve planlanmaya ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Nisan ayında, madencilik sektörü yıllık bazda bir önceki yılın Nisan ayına göre %14,5 oranında küçülmüştür.
İnşaat sektörü yatırımları:
2019 yılında cari fiyatlarla %9,8 oranında gerilemiştir. 2020 yılının ilk çeyreğinde ise, inşaat sektöründe süren daralma sonucunda finansman sıkıntısı ve istihdamdaki gerileme sürmüştür. Sektörün istihdamdan aldığı pay, yüzde 6,9’dan yüzde 5,5’e gerilemiştir. Bununla birlikte, döviz üzerindeki baskı ve TL mevduat faizlerinin düşürülmesi, konut kredilerinde faiz oranlarının düşmesi, mevduat sahiplerini gayrimenkul alımına yönlendirdiği izlenmiştir. Bu durum gayrimenkul fiyatlarında artış, konut projelerinde canlanma yaratmıştır. Ancak geçmişten gelen müteahhitlik proje ve sözleşmelerindeki sorunlar, tedarik ve girdi maliyetlerine ilişkin sorunlar devam etmektedir. 2020 yılı sektör açısından yine daralma ile sonuçlansa bile, 2021 yılında yeniden sektörde pozitif büyüme beklenebilir.
Turizm sektörü:
Türkiye’nin yaşadığı kronik cari açık probleminin çözümünde en fazla katkı sunan sektördür. 2020’de yıllık 41 milyar dolar turizm geliri hedeflenmiştir. Türkiye, turizme konu hemen her alanda (dinlenme, tarih, kültür, doğa, yeme-içme) büyük bir potansiyel taşımaktadır. Ancak, korona salgını sonrasında turizmde beklenen hedefin tutmayacağı ortaya çıkmıştır. Salgının radikal biçimde etkilediği sektörlerin başında turizm gelmiştir. Tüm dünyada turizm hareketleri 2020 başından itibaren neredeyse durmuştur. Ne zaman yeniden eski yoğunluğunu kazanabileceği öngörülememektedir. Türkiye’ye yıllar boyunca turist gönderen ülkeler henüz Türkiye uçuşlarına izin vermemişlerdir. Ayrıca sektörün, finansal açıdan sıkıntıları devam etmektedir. Turizm, 2018 yılından sonra bankacılık sisteminde sorunlu kredileri en hızlı artan sektör durumuna gelmiştir. Sektör için 2020 kayıp yıl olarak değerlendirilirken, asıl beklentiler 2021 yılına yönelik olarak oluşturulmaya çalışılmaktadır. Turizm ve bağlı sektörlerin eski günlerine dönmesinin 2021 sonrasına kaldığı tahminleri yapılmaktadır.
Gıda sektörü:
Korona krizine bağlı olarak önemi tekrar vurgulanan sektörlerden birisidir. Gıda güvenilirliği ve sürdürülebilir kalkınma açısından gıda güvenliği ile tedarik zincirinde yaşanabilecek sorunlar sektörün önemini ortaya koymuştur. Türkiye, gıda açısından kendine yeterliliği yüksek olan bir ülkedir. İhracat fazlası veren gıda sektörü, korona salgınına bağlı olumsuz ekonomik gelişmelerin yaşandığı süreçte, başlarda yurt içi talep artışına bağlı olarak kendisini koruyabilmiş olsa bile, ihracatın da durmuş olması nedeniyle sonradan küçülme yaşamıştır. Stratejik önemine rağmen, son yıllarda özellikle tohum kalitesi ve gıda işleme teknolojileri konularında eksiklik eleştirileri yapılmaktadır. Gıda sektörünü bekleyen önemli bir tehlike, fiyatlarda artış olması olasılığıdır. Sektörde maliyetler birikmiş durumdadır. Bunu önleyebilecek olan gelişme, arz tarafında yeterli seviyelere ulaşılması olabilir.
Perakende ticaret sektörü:
Güven endeksi Mayıs ayında 103,82 değerine gerilemiş ve Mart, Nisan aylarından sonra da gerilemesini sürdürmüştür. Düşmenin temel sebebi olarak, iş hacminde düşme beklenmesi gösterilmektedir. Sektörün ekonomik büyümeye ve refah artışına katkısının yanı sıra, yarattığı istihdam ile ilgi çekmektedir. Sektörün ağırlıklı olarak küçük esnaf ve işletmelerden oluştuğu dikkate alındığında, bu grubun temel beklentisinin, kriz sırasında oluşan yüklerin ortadan kaldırılabilmesi ya da taşınabilmesi için özellikle kamu desteklerine duyulan ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Korona döneminde edindiği tecrübe ile, sektörün korona sonrası dönemde e-ticaret ile büyümeye daha fazla önem verebileceği beklenmektedir.
Tarım Sektörü:
Stratejik önemi nedeniyle Salgın döneminde büyük ilgi gösterilen sektörlerden birisi olmuştur. Dünya ticaretinin daralması, ülkeler arası tarım ürünleri sevkiyatının durması, gıda güvenliğini ve sürdürülebilir büyüme konularını belirgin tartışmalar haline getirmiştir. Salgının yarattığı belirsizlik ortamında tarımsal üretim sektörü ile tarımsal sanayi sektörünün birbirlerine ne kadar bağımlı ve ihtiyaçları olduğu çok daha net anlaşılmıştır. Maalesef, genel olarak tarımsal ürünlerde arz açığımız bulunmaktadır. Döviz kurunun küresel salgın döneminde yükselmesi ithalata bağımlı bazı önemli girdilerde (gübre, ilaç, yem) fiyat artışlarına yol açacaktır. Özellikle hayvancılık sektörünün yem fiyatı artışlarından etkilenmesi olasılığı yüksek görünmektedir.
Taşımacılık sektörü:
Hem yurt içi hem de yurt dışı gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir. Yurt içindeki ekonomik yavaşlama ile birlikte, çevremizde yaşanan ekonomik ve politik istikrarsızlık sorunları, Korona salgını gibi insan sağlığını tehdit eden konular nedeniyle oluşan ekonomik duraklamalar taşımacılık sektörünün gelecek beklentilerini olumsuz etkileyen unsurlar durumuna gelmişlerdir. Sektörü olumsuz gelişmelerden korumak için tüm dünyada önemli destek paketleri açıklanmaktadır. Ülkemizde de, başta havacılık sektörü olmak üzere ulaşım sektörünün desteklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Tarım ve taşımacılık stratejik önemde
Raporda, perakende, tarım ve taşımacılık sektörlerinin durumuna ilişkin ise şu tespitler yapıldı: "Perakende ticaret sektörü güven endeksinde gerileme sürüyor. Sektörün ekonomik büyümeye ve refah artışına katkısının yanı sıra, yarattığı istihdam da önem taşıyor. Sektörün ağırlıklı olarak küçük esnaf ve işletmelerden oluştuğu dikkate alındığında, bu kesim, salgın sürecinde oluşan yüklerin ortadan kaldırılabilmesi ya da taşınabilmesi için özellikle kamu desteklerine ihtiyaç duyuyor. Sektörün, salgın sonrası dönemde e-ticaret ile büyümeye daha fazla önem vermesi bekleniyor. Tarım sektörü, stratejik önemi nedeniyle Kovid-19 döneminde büyük ilgi gösterilen sektörlerden birisi oldu."
10 temel sektörün incelendiği raporda, en çok küçülme ve kaybın hizmet sektöründe, özellikle turizm ve ona bağlı faaliyet kollarında yaşandığı belirtildi. Maliyetlerin biriktiği gıda sektöründe ise fiyatların artma tehlikesi olduğuna dikkat çekildi.
TÜRMOB'dan yapılan yazılı açıklamaya göre çalışma kapsamında dayanıklı tüketim malları, tekstil ve konfeksiyon, otomotiv, madencilik, inşaat, turizm, gıda, perakende, tarım, ulaşım ve taşımacılık gibi temel sektörlerin salgından ne düzeyde etkilendikleri irdelenirken, sorunların çözümüne yönelik öneriler yer aldı.
Raporda, dayanıklı tüketim malları, tekstil, otomotiv ve madencilik gibi stratejik sektörlerin salgın sürecinden nasıl etkilendiklerine ilişkin tespitlere yer verildi.
Rapordan başlıklar:
TÜRMOB Başkan Yardımcısı Hüseyin Yıldız ve Dr. Cahit Yılmaz'ın hazırladığı raporda dikkat çeken bazı noktalar şöyle:
1- Gelir azalmasından en fazla etkilenen sektörlerin başında dayanıklı tüketim malları geldi. Tedarik zincirlerinin bozulması, ihracatı olumsuz etkiledi. Kur artışı ve tedarik problemleri, maliyet artışlarına yol açtı.
2- Üretimdeki daralma mart ayı itibarıyla tekstil sektöründe yüzde 7.1 ve konfeksiyon sektöründe yüzde 16.5 oldu. Nisandaki daralma ise daha da dramatikleşerek yüzde 60.3'e ulaştı. Küçülmeyi teyit eden kapasite kullanım oranları ise, mart ayında yüzde 78.1 iken, nisanda yüzde 44.3'e indi. En büyük pazar olan Avrupa pazarı toparlanmadan Türkiye'de hazır giyimin toparlanmasının zor olacağı belirtildi.
3- 2019 son çeyreği itibarıyla küçülmeden çıkmaya başlayan otomotiv sektörü, henüz kriz koşullarını tam atlatamadan 2020 başında korona krizine yakalandı. İlk iki ayda zayıf da olsa pozitif büyüme gösteren sektör, mart ayı itibarıyla yüzde 20 küçüldü. Fabrikaların kapatılma kararının alındığı nisan ayında ise yüzde 77.6 daraldı.
4- 2018 ve 2019'da sırasıyla yüzde 2.1 ve yüzde 8.6 küçülen inşaat sektörü, 2020 ilk çeyreğinde ise yüzde 1.5 daraldı. Bu küçülme, sektörün istihdamdan aldığı payın da yüzde 6.9'dan yüzde 5.5'e gerilemesine sebep oldu.
5- Korona sürecinde gıda ve içecek sektöründeki üretim daralması (nisanda yüzde 10.2) dikkat çekti. Fiyatlarda artış yaşanabileceği vurgulandı. Sektörde maliyetlerin biriktiği, ihracatın normale dönmemesi durumunda sektörün 2020'de küçülme olasılığının artacağı kaydedildi.
Sektörlerin durumu
Dayanıklı tüketim malları sektörü:
Gelir azalmasından en fazla etkilenen sektörlerin başında gelmektedir. Sektör, talepteki daralmanın yanı sıra, üretim daralması ile de karşılaşmıştır. Tedarik zincirlerinin bozulması, ihracatı olumsuz etkilemiş, kur artışı ve tedarik problemleri, maliyetlerini artırmıştır. Nisan ayında, dayanıklı tüketim malları sektörü yıllık bazda bir önceki yılın Nisan ayına göre %49 oranında küçülmüştür.
Tekstil ve konfeksiyon sektörü:
Son yıllarda rekabet gücünü korumak açısından sıkıntı çeken bir sektördür. Sektör, özellikle uzak doğunun olumsuz rekabeti ile karşı karşıyadır. Korona salgını döneminde insanların tekstil ve konfeksiyon taleplerinde azalmalar meydana gelmiştir. Öte yandan fabrikaların kapalı kalması üretimi de düşürmüştür. Yurt dışı pazarlarda bir fırsatın ortaya çıkıp çıkmayacağı ise henüz belirsizdir. Beklendiği gibi, lokasyonu ve kalite özellikleri nedeniyle Türkiye’nin yurt dışı pazarda öne çıkması halinde bu durum, korona salgınının tekstil sektörüne olumlu katkısı olarak ortaya çıkmış olacaktır. Ancak, böyle bir gelişmenin kısa vadede olması beklenmemelidir. Güçlü bir daralmanın olduğu Nisan ayında, tekstil ve hazır giyim sektörü yıllık bazda bir önceki yılın Nisan ayına göre %60,3 oranında küçülmüştür.
Otomotiv sektörü:
Korona salgını ile ortaya çıkan krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Mart ve nisan aylarında üretim neredeyse durmuş, satışlar ise eldeki stokların katkısı ile azalarak da olsa sürebilmiştir. Çok sayıda sektörle yüksek seviyede bağlantısı olan otomotiv sektörü, sektörde oluşan bir sorunun diğer sektörlere hızlı bir şekilde yansıyabilmesi nedeniyle stratejik öneme sahiptir. Açıklanan yeni kredi paketleri ile otomotiv satışlarının artırılması hedeflenmektedir. Ancak, otomotiv satışlarında temel belirleyici unsurun gelir artışı olduğu unutulmamalıdır. Gelirler genel seviyesinde yaşanan düşmenin, otomotiv satışlarını da etkileyeceği açıktır. Nisan ayında, otomotiv sektörü üretimi yıllık bazda, bir önceki yılın Nisan ayına göre %77,6 oranında küçülmüştür.
Madencilik sektörü:
Enerji, imalat ve inşaat sektörleri başta olmak üzere pek çok sektöre ham madde tedarik eden stratejik bir sektördür. Korona salgını süresince madencilik sektörü ilk olumsuz etkilenen sektör olmuştur. Sektörün mali yüklerinin aşağı çekilmesi, maden arama, üretme ve pazara ulaşım faaliyetlerinin desteklenmesi, sektördeki KOBİ niteliğindeki yerli firmalara rekabet gücü kazandırılması önem arz etmektedir. Öte yandan, sektörün etkin ve işlevsel bir hukuksal çerçeveye ve planlanmaya ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Nisan ayında, madencilik sektörü yıllık bazda bir önceki yılın Nisan ayına göre %14,5 oranında küçülmüştür.
İnşaat sektörü yatırımları:
2019 yılında cari fiyatlarla %9,8 oranında gerilemiştir. 2020 yılının ilk çeyreğinde ise, inşaat sektöründe süren daralma sonucunda finansman sıkıntısı ve istihdamdaki gerileme sürmüştür. Sektörün istihdamdan aldığı pay, yüzde 6,9’dan yüzde 5,5’e gerilemiştir. Bununla birlikte, döviz üzerindeki baskı ve TL mevduat faizlerinin düşürülmesi, konut kredilerinde faiz oranlarının düşmesi, mevduat sahiplerini gayrimenkul alımına yönlendirdiği izlenmiştir. Bu durum gayrimenkul fiyatlarında artış, konut projelerinde canlanma yaratmıştır. Ancak geçmişten gelen müteahhitlik proje ve sözleşmelerindeki sorunlar, tedarik ve girdi maliyetlerine ilişkin sorunlar devam etmektedir. 2020 yılı sektör açısından yine daralma ile sonuçlansa bile, 2021 yılında yeniden sektörde pozitif büyüme beklenebilir.
Turizm sektörü:
Türkiye’nin yaşadığı kronik cari açık probleminin çözümünde en fazla katkı sunan sektördür. 2020’de yıllık 41 milyar dolar turizm geliri hedeflenmiştir. Türkiye, turizme konu hemen her alanda (dinlenme, tarih, kültür, doğa, yeme-içme) büyük bir potansiyel taşımaktadır. Ancak, korona salgını sonrasında turizmde beklenen hedefin tutmayacağı ortaya çıkmıştır. Salgının radikal biçimde etkilediği sektörlerin başında turizm gelmiştir. Tüm dünyada turizm hareketleri 2020 başından itibaren neredeyse durmuştur. Ne zaman yeniden eski yoğunluğunu kazanabileceği öngörülememektedir. Türkiye’ye yıllar boyunca turist gönderen ülkeler henüz Türkiye uçuşlarına izin vermemişlerdir. Ayrıca sektörün, finansal açıdan sıkıntıları devam etmektedir. Turizm, 2018 yılından sonra bankacılık sisteminde sorunlu kredileri en hızlı artan sektör durumuna gelmiştir. Sektör için 2020 kayıp yıl olarak değerlendirilirken, asıl beklentiler 2021 yılına yönelik olarak oluşturulmaya çalışılmaktadır. Turizm ve bağlı sektörlerin eski günlerine dönmesinin 2021 sonrasına kaldığı tahminleri yapılmaktadır.
Gıda sektörü:
Korona krizine bağlı olarak önemi tekrar vurgulanan sektörlerden birisidir. Gıda güvenilirliği ve sürdürülebilir kalkınma açısından gıda güvenliği ile tedarik zincirinde yaşanabilecek sorunlar sektörün önemini ortaya koymuştur. Türkiye, gıda açısından kendine yeterliliği yüksek olan bir ülkedir. İhracat fazlası veren gıda sektörü, korona salgınına bağlı olumsuz ekonomik gelişmelerin yaşandığı süreçte, başlarda yurt içi talep artışına bağlı olarak kendisini koruyabilmiş olsa bile, ihracatın da durmuş olması nedeniyle sonradan küçülme yaşamıştır. Stratejik önemine rağmen, son yıllarda özellikle tohum kalitesi ve gıda işleme teknolojileri konularında eksiklik eleştirileri yapılmaktadır. Gıda sektörünü bekleyen önemli bir tehlike, fiyatlarda artış olması olasılığıdır. Sektörde maliyetler birikmiş durumdadır. Bunu önleyebilecek olan gelişme, arz tarafında yeterli seviyelere ulaşılması olabilir.
Perakende ticaret sektörü:
Güven endeksi Mayıs ayında 103,82 değerine gerilemiş ve Mart, Nisan aylarından sonra da gerilemesini sürdürmüştür. Düşmenin temel sebebi olarak, iş hacminde düşme beklenmesi gösterilmektedir. Sektörün ekonomik büyümeye ve refah artışına katkısının yanı sıra, yarattığı istihdam ile ilgi çekmektedir. Sektörün ağırlıklı olarak küçük esnaf ve işletmelerden oluştuğu dikkate alındığında, bu grubun temel beklentisinin, kriz sırasında oluşan yüklerin ortadan kaldırılabilmesi ya da taşınabilmesi için özellikle kamu desteklerine duyulan ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Korona döneminde edindiği tecrübe ile, sektörün korona sonrası dönemde e-ticaret ile büyümeye daha fazla önem verebileceği beklenmektedir.
Tarım Sektörü:
Stratejik önemi nedeniyle Salgın döneminde büyük ilgi gösterilen sektörlerden birisi olmuştur. Dünya ticaretinin daralması, ülkeler arası tarım ürünleri sevkiyatının durması, gıda güvenliğini ve sürdürülebilir büyüme konularını belirgin tartışmalar haline getirmiştir. Salgının yarattığı belirsizlik ortamında tarımsal üretim sektörü ile tarımsal sanayi sektörünün birbirlerine ne kadar bağımlı ve ihtiyaçları olduğu çok daha net anlaşılmıştır. Maalesef, genel olarak tarımsal ürünlerde arz açığımız bulunmaktadır. Döviz kurunun küresel salgın döneminde yükselmesi ithalata bağımlı bazı önemli girdilerde (gübre, ilaç, yem) fiyat artışlarına yol açacaktır. Özellikle hayvancılık sektörünün yem fiyatı artışlarından etkilenmesi olasılığı yüksek görünmektedir.
Taşımacılık sektörü:
Hem yurt içi hem de yurt dışı gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir. Yurt içindeki ekonomik yavaşlama ile birlikte, çevremizde yaşanan ekonomik ve politik istikrarsızlık sorunları, Korona salgını gibi insan sağlığını tehdit eden konular nedeniyle oluşan ekonomik duraklamalar taşımacılık sektörünün gelecek beklentilerini olumsuz etkileyen unsurlar durumuna gelmişlerdir. Sektörü olumsuz gelişmelerden korumak için tüm dünyada önemli destek paketleri açıklanmaktadır. Ülkemizde de, başta havacılık sektörü olmak üzere ulaşım sektörünün desteklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Tarım ve taşımacılık stratejik önemde
Raporda, perakende, tarım ve taşımacılık sektörlerinin durumuna ilişkin ise şu tespitler yapıldı: "Perakende ticaret sektörü güven endeksinde gerileme sürüyor. Sektörün ekonomik büyümeye ve refah artışına katkısının yanı sıra, yarattığı istihdam da önem taşıyor. Sektörün ağırlıklı olarak küçük esnaf ve işletmelerden oluştuğu dikkate alındığında, bu kesim, salgın sürecinde oluşan yüklerin ortadan kaldırılabilmesi ya da taşınabilmesi için özellikle kamu desteklerine ihtiyaç duyuyor. Sektörün, salgın sonrası dönemde e-ticaret ile büyümeye daha fazla önem vermesi bekleniyor. Tarım sektörü, stratejik önemi nedeniyle Kovid-19 döneminde büyük ilgi gösterilen sektörlerden birisi oldu."
