
Sigara kullanımı, kas-iskelet rahatsızlıkları en önde, kadın işçilerde cinsel taciz algısı yaygın
Birleşik Metal İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) “Metal İşçilerinin Mesleki Sağlık Riskleri ve Sağlık Durumları Saha Araştırması Sonuçları” açıklandı.
BİSAM bünyesinde oluşturulan bir akademik ekipçe yürütülen saha araştırması metal işçilerinin sağlık risklerini inceledi. Raporda yer alan inceleme şu başlıklar altında yapıldı: “Sigara Kullanımı”, “Alkol Kullanımı”, “Beden Kitle Endeksi”, “Algılanan Sağlık Durumu”, “Kronik Hastalıklar”, “İş Kazaları”, “İşyeri Maruziyetleri”, “İşle İlişkili Hastalıklar ve Meslek Hastalıkları”.
Metal işçieri için kaynak veriler
Birleşik Metal İş sendikası genel yönetim kurulu tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Bu çalışma sendikamızın araştırma dairesi bünyesinde kurulan Bilim ve Danışma Kurulu’nun işçi sağlığı ve iş güvenliği komisyonu tarafından gündeme getirilmiş, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Dairemiz Uzmanı Nuran Gülenç, Halk Sağlığı ve İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Altundaş Hatman, Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. F. Serkan Öngel ve Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Melike Yavuz tarafından oluşturulan araştırma ekibi tarafından hayata geçirilmiştir. Soru formunun oluşturulması, araştırmanın kurgulanması sürecinde Gülenç, Altundaş Hatman, Öngel ve Yavuz görev alırken, araştırmanın örneklem tasarımı, saha çalışması, veri tabanının analize hazır hale getirilmesi süreci Öngel tarafından yürütülmüştür. Raporun analizi ve yazımı Öngel tarafından gerçekleşmiştir. Araştırmanın saha çalışması küresel pandeminin hemen öncesinde fabrikalarda sendikamızın öz kaynakları ve örgütlülüğü kullanılarak hayata geçirilmiştir. Meslek hastalıkları alanında sendikamızın gayretleri ile gerçekleştirilen bu çalışma, alanındaki öncü çalışmalardan biridir ve sendikamızın bu alana gösterdiği duyarlılığın somut bir göstergesidir. Çalışmanın sonuçlandırılması her ne kadar küresel salgının etkilerinin iyiden iyiye azaldığı bir döneme denk gelse de ve araştırmanın rapor haline getirilmesi 2 senelik bir süre alsa da bundan sonraki çalışmalar açısında önemli bir kaynak oluşturacaktır. Çalışmanın salgın sonrası yeniden gerçekleştirilmesi, karşılaştırmalı bir perspektifler üyelerimizin sağlık sorunlarının ortaya konulması ve risklerinin tespit edilmesi açısından anlamlı olacaktır. Araştırma sonucunda ortaya çıkan somut veriler ışığında ve Bilim ve Danışma Kurulu’muz ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Birimi’nin önerileri ile sendikamızın hayata geçireceği politikaların üyelerimizin sağlığına katkı yapacağı inancıyla, araştırma ekibindeki dostlarımıza teşekkür ediyoruz.”
Sigara kullanımı yaygın
Araştırmanın özet sonuçları aşağıdadır:
“Araştırma kapsamında metal işçilerinin karşılaştıkları sağlık sorunları ve sağlık sorunlarının gerek sektörel gerek yapılan işlerle ilişkisi irdelenmeye çalışılmıştır. Bunun yanında işçilerin genel sağlık durumu ile gerek sigara ve alkol kullanımı gerekse vücut kitle endeksi arasındaki ilişki irdelenmeye çalışılmıştır.
Buna göre sigara kullanımının başta gençler olmak üzere son derece yaygın olduğu görülmektedir. Sigara tüketiminin işçilerin sağlık durumunu etkileyen bir unsur olduğu tespit edilmiştir. Bu veri metal işçileri açısından sigara kullanımının bir sorun alanı olarak tespit edilmesini zorunlu kılmaktadır. Alkol kullanımı ile kronik hastalık arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır
İşçilerin vücut kitle endeksi verileri üzerinden sağlık durumlarını etkileyecek boyutta bir kilo problemleri olduğu görülmektedir. Obezitenin özellikle erkekler arasında yaygın olduğu tespit edilmiştir. Vücut Kitle İndeksi ile doktor tarafından konmuş herhangi bir hastalığının olup olmaması arasında anlamlı bir ilişki olduğu somut bir veridir.
Eğitim durumu, yaş, kıdem algıyı değiştiriyor
İş kazası geçirmiş olması da kronik hastalık ile ilişkili bir veri olarak görülmektedir. Bu durum özellikle kas iskelet hastalığı ile iş kazası arasında bir ilişkinin varlığını bize göstermektedir. Diğer hastalık tanıları ile iş kazası geçirme arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.
Eğitim durumu da iş kazası geçirme oranları açısından anlamlı fark oluşturmaktadır. Bunda yaşa bağlı olarak, kıdem ve eğitim düzeyinin farklılaşması önemli bir etmendir.
Bunun yanında yapılan işe göre de iş kazalarında farklılık tespit edilmiştir. Yapılan işe göre bakıldığında iş kazası geçirmenin anlamlı bir biçimde yüksek olduğu tek grup dökümcü, potacı ya da ocakçı olarak çalışanlardır.
Gürültüye maruz kalma
Araştırma kapsamındaki işçilerin işyerinde maruz kaldıklarını beyan ettikleri etkenler arasında en çok öne çıkan gürültüdür. Ağır kaldırma ikinci sıradadır. Gaz, buhar, duman ve kimyasallara maruz kalanların oranı da dikkat çekicidir.
İşyerinde ağır metale maruz kalma riskine dikkat çekenler arasında, çekmeyenlere göre solunum hastalığı tanısı alanların oranı anlamlı bir biçimde yüksektir. Benzer bir durum toza maruz kalma ile de ortaya çıkmaktadır.
Kas iskelet hastalığı tanısı alanlarla, almayanlar arasında işyerinde zaman baskısı, ağır kaldırma ve zor duruşa maruz kalma riski istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklıdır.
“Ağır metaller”, “Gaz, Buhar, Duman”, “Gürültü”, “Yüksek Sıcaklık”, “Düşük Sıcaklık”, “titreşim”, “Cinsel Taciz” istatistiksel olarak anlamlı farklar üreten işyerindeki risk algılarıdır.
Kadınlarda cinsel taciz algısı yüksek
Erkeklerde işyerindeki maruziyet algısı kadınlara göre daha yüksektir. Kadınların işyerinde karşılaşılan maruziyet algısının erkeklere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu tek durum, cinsel taciz algısıdır.
İşyerinde toza maruz kalınma risk algısı ile solunum ve göz hastalığı tanısı konulup konulmaması arasında anlamlı bir fark görülmektedir.
Doktor tarafından tanısı konmuş bir hastalığın varlığı, işyerindeki gürültü, titreşim, zaman baskısı, zor duruş, rahatsız edici davranış, sözlü ve/veya fiziksel şiddet maruziyet risk algısı olan işçilerde anlamlı bir fark üretmektedir.
İşyerinde zor duruş ve zaman baskısına maruz kalınabileceğini söyleyenlerde tanısı konulan hastalığı olanların oranı, tanısı konulmuş hastalığı olmayanlara göre çok daha yüksektir.
İşyerinde maruz kalındığı düşünülen etken ile doktor tarafından tanısı konulmuş hastalığın olup olmaması arasında anlamlı bir farkın bulunup bulunmadığı da sorgulanmıştır.
Buna göre işyerinde toza maruz kalınma risk algısı ile solunum ve göz hastalığı tanısı konulup konulmaması arasında anlamlı bir fark görülmektedir.
Kas, iskelet rahatsızlıkları öne çıkıyor
Araştırma kapsamındaki işçilerin %17,39’u kas ve iskelet sistemi ile ilgili tanılı bir sağlık sorununa sahiptir. Bu hastalıkları nörolojik hastalıklar izlemektedir.
Kadın işçilerin nörolojik hastalıklar, kas iskelet sistemi ve tiroid hastalığı açısından erkeklere göre istatistiksel olarak daha fazla bir orana sahiptir.
Araştırma kapsamında sektör bilgilerini bildiğimiz işyerlerindeki işçilere göre hastalıkların dağılımlarına baktığımızda kas, iskelet hastalıklarının en yoğunlaştığı sektör makine ve ekipmanları imalatı ile ana metal (demir çelik sektörü) sanayidir. Solunum hastalıkları ana metal sanayinde (Demir-Çelik sektörü) anlamlı derecede yüksektir.
Yaklaşık her dört işçiden üçünün yaptığı işe bağlı sağlık sorunu olduğu kendine söylendiği halde, meslek hastalığı tanısının olmadığını söylemektedir. Buna göre araştırma kapsamındaki metal işçilerinin dörtte üçünün meslek hastalığının kayıt dışı olduğu söylenebilir.
Kas-eklem sorunları %64,5
Araştırma kapsamındaki işçilerin büyük bir kısmı, yaklaşık olarak üçte biri, son 6 ay içinde, boyun, omurlar, kollar veya elleri etkileyen kemik, eklem veya kas sorunlarına ilişkin şikayetleri olduğunu beyan etmiştir. Kalça, bacaklar veya ayakları etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları her iki işçiden birini etkilemiştir. Sırtı veya beli etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları yaşayanların oranı %64,5’tir. Baş ağrısı ve göz yorgunluğu her iki işçinin etkilendiği sağlık sorunları olmuştur.
İşçilerin büyük bir kesimi %78,6’sı yaptıkları iş sonucu boyun, omuzlar, kollar veya elleri etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları (boyun, omuz, el, kol ağrıları) ile karşılaşabileceklerini, %74,6’sı sırtı veya beli etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları (sırt ağrısı, bel ağrısı vb) yaşayabileceğini, %74,6’sı sırtı veya beli etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları (sırt ağrısı, bel ağrısı vb) riski olduğunu, %44,7’si baş ağrısı ve göz yorgunluğu, %37,7’si işitme sorunları, %33,3’ü solunum ve akciğer sorunu oluşabileceğini ifade etmektedir.
Sağlık sorunlarında sektörel değişim
İşçilerin yaptıkları iş sonucu oluşabileceğini düşündükleri sağlık sorunları sektörlere göre değişkenlik göstermektedir.
Bu verilere göre işçilerin sağlık durumlarının iyileştirilmesi ve risklere karşı korunması için sigara tüketimi, beslenme alışkanlarının değiştirilmesi önemlidir. Sendikanın bu alana yönelik farkındalığı arttıracak girişimlerde bulunması anlamlı olacaktır.
Yine özellikle kas ve iskelet sistemi ile ilgili hastalıkların yaygınlığı, bu hastalıkları yönelik özel politikaların üretilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Yapılan iş, çalışılan sektör, cinsiyet gibi faktörler, sendikanın işçilerin karşı karşıya oldukları risklere karşı, yürüttüğü faaliyetlerde dikkat etmesi gereken konular olarak öne çıkmaktır.”
Araştırmanın kapsamı
Araştırmaya katılan işçilerin yüzde 93,2’si erkek, yüzde 6,8’i kadındır. 2017 yılında gerçekleştirilen üye kimlik araştırmasında kadın üyelerin oranı yüzde 7,7 olarak tespit edilmişti. 1995 yılında söz konusu oran yüzde 3, 1999 yılında yüzde 4,5, 2008 yılında ise yüzde 3,6 idi. Söz konusu oran üretimde çalışan kadın işçi oranının sendika üyelik oranlarına bir yansımasıdır.
Araştırma kapsamındaki Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin yaş ortalaması 37 olarak tespit edilmiştir. 2017yılında gerçekleştirilen üye kimlik araştırmasında yaş ortalaması 35,5 olarak tespit edilmişti (Öngel, 2017). 1999 yılında yaş ortalaması 33’tü (Özuğurlu§Erten 1999). 1999 araştırmasında 25 yaş ve altı işçilerin oranı % 14.4 iken 2020 araştırmasında bu oran % 7 olarak tespit edilmiştir. 2017 araştırmasında bu oran % 7,7 idi (Öngel, 2017). Araştırma kapsamındaki işçilerin en yaşlısı 1954, en genci 2001 doğumludur. En sık görülen doğum tarihi 1987’dir.
Araştırma kapsamındaki işçilerin yaş gruplarına baktığımızda 40 yaş üzeri işçilerin oranı % 32, 31-40 yaş arası işçilerin oranı % 45, 30 yaş ve altı işçilerin oranı % 23 olarak tespit edilmiştir. 1999 tarihinde gerçekleştirilen araştırmada 40 yaş üzeri işçilerin oranı % 17,6, 31-40 yaş arası işçilerin oranı % 45,6 idi, 30 yaş ve altı işçilerin oranı % 31,7 idi.
Medeni duruma bakıldığında araştırma kapsamındaki işçilerin yüzde 76,4’ü evlidir. Yüzde 20,2 bekar, yüzde 3,1’i boşanmıştır. 2017 araştırmasında evli olanların oranı yüzde 78,9, bekar olanların oranı yüzde 18,6’ydı. Araştırma kapsamındaki işçilerin % 72’si en az bir çocuğunun olduğunu ifade etmektedir.
Araştırma kapsamındaki metal işçileri arasında eğitim düzeyi, sendika üyeleri çoğunlukla üretimde çalışan mavi yakalı işçiler olduğu halde, imalat sanayi ortalamasının üzerindedir. TÜİK İşgücü İstatistikleri sonuçlarına göre imalat sanayinde çalışanların % 57,3’ü lise altı eğitim düzeyine sahiptir. Bu oran sendika üyesi işçilerde yalnızca % 26,1’dir. Meslek lisesi mezunlarının oranı ise sendika üyelerinde % 39,5 iken imalat sanayi için % 16’dır (TÜİK, İşgücü İstatistikleri, 2020). Lise üstü eğitimi olanların oranı %16,2’dir. Bu veri imalat sanayi verileri ile paralellik göstermektedir.
Sendika üyesi işçilerin eğitim düzeyi yıllar içerisinde artmaktadır. 1995 yılında sendika üyelerine yapılan araştırmanın sonuçlarına göre lise altı eğitim düzeyine sahip olanların oranı % 66, 2008 yılındaki araştırmada % 38, 2017 yılında yapılan araştırmada % 29 seviyesindeydi. Araştırmamızda bu oran 2020 yılı için % 26,1 olarak tespit edildi (Öngel, 2017).
Yine meslek lisesi ve lise mezunu olanların toplam oranı 1994-2017 yılları arasında %33’ten % 58’e çıkmıştır. Lise ve meslek lisesi mezunlarının oranı araştırmamızda %56,1 olarak tespit edilmiştir. 2017-2020 yılları arasındaki bu düşüşe karşın ön lisans, lisans ve yüksek lisans mezunlarının oranı % 16,2’ye yükselmiştir. 2017 yılındaki araştırmada bu oran % 13,5’ti (Öngel, 2017:50-51).
Cinsiyete göre eğitim durumunu incelediğimizde erkeklerde meslek lisesi mezunlarının, düz lisede ise kadınların oranı anlamlı oranda yüksek çıkmaktadır. Lisans ve lisans üstü eğitim düzeyi olan kadınların oranı erkeklere göre yüksek iken, erkekler arasında ön lisans mezunlarının oranı, kadınlardan daha yüksektir.
