Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütünün temsilcisi Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin atadığı ilk hükümet 2 Ağustos 2012 Perşembe günü göreve başladı.
Yüksek Askerî Konsey’in atadığı Kemal Ganzuri’nin başbakanlığındaki son hükümette su kaynakları ve sulama bakanlığı görevinde bulunan Hişam Kandil, yeni hükümetin başbakanı oldu.
Eski düzen
Hüsnü Mübarek döneminde 20 yıl savunma bakanı olarak görev yapan ve 17 aydır Yüksek Askerî Konsey’in başı olan Mareşal Hüseyin Tantavi yeni hükümette de savunma bakanı olarak yer alıyor.
Bir önceki hükümetin maliye bakanı Mümtaz el Said, dışişleri bakanı Muhammed Kâmil Amr, sigorta ve toplum işleri bakanı Necve Halil, tarihi eserler Bakanı Muhammed İbrahim, bilimsel araştırmalar bakanı Nadia Zahavi, çevre Bakanı Mustafa Hüseyin Kâmil ve savunma sanayi bakanı İbrahim Ali Sabri Ganzuri yeni hükümette de yerlerini korudular.
İslamcı bakanlar
Hükümette gençlik, yüksek öğretim, enformasyon, adalet, iskân bakanlıkları Müslüman Kardeşler örgütüne verildi. Gençlik Bakanı Usame Yasin, yüksek öğretim bakanı Mustafa Mesut, enformasyon Bakanı Salah Abdulmaksut, adalet bakanı Ahmed Mekki, iskân bakanı Tarık Vefik oldu. Hükümette iki küçük İslamcı partiden de birer bakan var. Nahda Partisi’nden Hatim Salah sanayi ve dış ticaret bakanı, Vasat Partisi’nden Muhammed Mahsub savcılık ve kanuni işler bakanı oldu. Selefi İslamcı Nur Partisi, kendisine sadece çevre bakanlığı teklif edildiği için hükümete katılmaktan son anda vazgeçtiğini açıkladı.
Halktan eser yok
Hükümette Hüsnü Mübarek’i yıkan devrimci halk hareketine katılmış ilerici, devrimci, sol, laik ve yurtsever çevreleri temsil eden bir tek kişi göstermelik olarak bile bulunmuyor. Oysa Mursi kurulacak hükümetin halkın bütün kesimlerini kucaklayacağını, “hem istikrarı koruyacağını, hem Mısır devrimine sahip çıkacağını” ilan etmişti.
Kırılgan uzlaşma
Hükümet, Amerika, Avrupa, İsrail ile komprador kapitalist oligarşiye ve ordu üst yönetimine güven verecek bir uzlaşmayı temsil ediyor. Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek dönemlerinde işbirlikçilik temelinde ordu ile Müslüman Kardeşler örgütü arasında yürürlükte olan gayriresmî koalisyon, Müslüman Kardeşler lehine ciddi bir kaymayla sürüyor.
O dönemlerde eğitim, radyo ve televizyon ile yargı sistemini elinde bulunduran İslamcılar, şu anda bu alanlara ek olarak, yetkileri Yüksek Askerî Konsey tarfından epeyce kırpılmış olsa da cumhurbaşkanlığını, parlamentoyu, iskân, sanayi ve ticaret alanlarını da ele geçirmiş durumda. Ancak ordu üst yönetimi, savunma sanayisi, maliye ve dışişleri alanlarını hâlâ elinde tutuyor.
Kuşkusuz egemenler arasındaki bu uzlaşma bir yandan işçi sınıfının ve emekçi halkın mücadelesine, bir yandan da egemen oligarşinin iki kanadı arasındaki çelişmelere bağlı olarak son derecede kırılgan bir nitelik taşıyor. Mısır halkının gerçek sorunlarına, emekçi halkın sömürüden, işsizlikten ve yoksulluktan kurtulma meseleri ile Mısır’ın bağımsızlığına ve egemenliğine ilişkin konular gündeme geldiğinde bu uzlaşma ister istemez çatırdayacak.
Filistin-İsrail ikilemi
Örneğin 5 Ağustos günü iftar saatinde Filistin’in Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır noktasında saldırıya uğrayan 16 Mısırlı asker öldü.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu henüz açıklanmamışken Müslüman Kardeşler, ABD’den iktidar iznini almak için ABD emperyalizmine ve İsrail siyonizmine kölece teslimiyetin ürünü olan Camp David anlaşmasına uyacağını kamu önünde ilan etmiş, Sina yarımadasında “İsrail düşmanları”nın bulunmasına müsaade etmeme taahhüdünde bulunmuştu. Öte yandan, Mısır halkından siyasi destek sağlamak için Filistin kurtuluşunun bayraktarı olarak görünmek zorunda. En azından ideolojik beraberlik içerisinde olduğu Hamas’ı (Hamas, Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin koludur) bir şekilde desteklemesi gerekiyor.
Oysa hükümet, askerlerin ödürülmesinden sonra ilk iş olarak Gazze-Mısır sınırındaki Refah sınır kapısını kapattı.
Karşıdevrim hükümetlerinin önünde istikrar olmayacak.
- İsmail Kaplan