Bütün bölge halklarının zor günlerdeki sığınağı Suriye, ABD önderliğindeki emperyalist savaş blokunun kanlı saldırısına karşı ölüm kalım savaşı veriyor. Yönetimin kilit isimlerini öldüren toplu suikastın ardından, ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün özel kuvvetlerinin eşgüdümünde eğitilen, silahlandırılan, yönetilen gerici-faşist terör çeteleri, Şam'da ve Halep'te büyük bir taarruza geçtiler. Ancak, Suriye pes etmiyor.
Toplu suikast
18 Temmuz 2012 Çarşamba günü başkent Şam’da Ulusal Güvenlik Binası’nda yapılan bir toplantı sırasında Suriye’nin dört üst düzey güvenlik sorumlusu katledildi. Savunma Bakanı Davud Raciha, Savunma Bakan Yardımcısı Asıf Şevket, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hasan Türkmani, Ulusal Güvenlik Örgütü Başkanı Hişam İhtiyar öldürüldü. Suriye yönetiminin din ve mezhep ayrımı gözetmeyen laik yapısını yansıtır şekilde, Davut Raciha Ortodoks Hıristiyan, Asıf Şevket Alevi, Hasan Türkmani Sünni, Hişam İhtiyar Sünni kökenliydi.
Katliamın hemen ardından ABD, Suriye’ye yönelik ambargoyu daha da katılaştırdı. İngiltere Beşar Esad’ın derhâl istifa etmesini istedi; açıklamasına “Yoksa sonun Kaddafi gibi olur” tehdidini de ekledi. Fransa, Baas yönetiminin sonunun geldiğini ilan etti.
Şam ve Halep’e saldırı
Suikastla birlikte Şam ve Halep eş zamanlı olarak terör çetelerinin saldırısına uğradı. Amaç yönetimin toparlanmasına fırsat vermeden kargaşayı arttırmak ve Suriye'yi çökertmekti. Gerici-faşist çeteler ele geçirdikleri semtlerde laik, Alevi ve Hıristiyan aileleri kurşuna dizer, kamu binalarını yakıp yıkarken, bütün dünyada yatık medya “Suriye özgürleşiyor” diye haykırıyordu.
Yangından mal kaçırır gibi
Emperyalist savaş bloku topyekün savaş mantığına uygun olarak derhâl Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne yeni bir karar tasarısı sundu. Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın hazırladığı tasarı, Suriye’ye daha ağır yaptırımlar uygulanmasını öngörüyor ve sömürgeci bir işgalin yolunu açıyordu. Rusya ve Çin, Güvenlik Konseyi’nin 19 Temmuz Perşembe günü yapılan oturumunda tasarıyı veto etti.
Suriye’de kendi güdümlerinde yürütülen gerici-faşist isyanı görmezlikten gelen sömürgeci efendilerin tasarısı, Suriye ordusunun çetelere karşı silah kullanmasını yasaklıyor, şehirlerden ve yerleşim bölgelerinden çekilmesini öngörüyordu.
15 üyeli Güvenlik Konseyi’nde emperyalist blokun karar tasarısı lehinde 11 oy çıktı. Portekiz, Kolombiya, Fas, Togo, Guatemala, Azerbaycan ve Hindistan, tasarıyı hazırlayan dört emperyalist ülkeyle birlikte oy kullandı. Güney Afrika ile Pakistan ise çekimser kaldı.
Soğukkanlı mücadele
Suriye yönetimi emperyalizmin topyekün saldırısı karşısında soğukkanlılığını korudu. Silahlı Kuvvetler, çeteleri temizlemek, sivil halkı korumak için harekete geçti. Şam’ın çetelerden geniş ölçüde temizlendiği, Halep’te ise çatışmaların sürdüğü bildiriliyor. Halep Türkiye sınırına 50 km mesafede. Türkiye’nin sınır bölgesinde fiilen oluşturduğu tampon bölgeden yararlanan, tanksavarlar ve uçaksavarlarla donatılan istilacı çetelere karşı mücadele kolay olmayacak.
Kürt özyönetimi
Emperyalizmin ağır saldırısı altında bulunan Suriye yönetimi, gerici-faşist isyana karşı sürdürdüğü ölüm-kalım mücadelesine yoğunlaşabilmek amacıyla stratejik bir tercih yaptı. Kürt halkına karşı ayrımcılık politikasını reform süreci içinde zaten adım adım değiştiren yönetim, Suriye halklarını eşitlik temelinde birleştirebilecek bir karar aldı. Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgenin yönetimini Kürt halkına bıraktı.
19 Temmuz Perşembe günü başta Kobani olmak üzere çeşitli Kürt şehir, kasaba ve köylerinde, Kürt Yüksek Heyeti yönetime el koydu. Kürt halkının kendi yaşadığı bölgede özyönetim ilan etmesi, Suriye savaşında yeni bir aşamaya işaret ediyor. Şam'daki toplu suikastın ve Şam ile Halep'e yönelik istilacı taarruzun ertesi gününe, Güvenlik Konseyi toplantısının yapıldığı güne denk gelen bu gelişme, emperyalizme ve uşaklarına verilen ciddi bir yanıt anlamına gelebilir.
Kürt Yüksek Heyeti, amacını Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde Kürt halkının kendi kendini yönetebileceği özerk bir bölge kurmak olarak açıkladı. Kürt Yüksek Heyeti, PKK'ye yakın PYD (Demokratik Birlik Partisi) ve Barzani'nin KDP'sine (Kürdistan Demokratik Partisi) yakın Kürt Ulusal Konseyi'nin eşit sayıda temsilcisinden oluşuyor.
AKP politikasının iflası
ABD’nin yönetimindeki emperyalist savaş blokuna alet olan, Suriye’ye saldıran gerici-faşist güçlere komuta merkezi ve merkez üssü sağlayan AKP iktidarı, ilk şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra Suriye’deki Kürtler’in özerklik girişimine karşı tehditler savurdu. Barzani’nin KDP’sine bir itirazları olmadığını, ancak özellikle “terörist” olarak tanımladığı PYD’nin etkisini kırmak için bölgeye askerî müdahalede bulunma hakkı olduğunu iddia etti.
Suriye yönetimini yıkmak için baş rolü üstlenirse Amerika’dan tam politik destek, Suudi Arabistan ve Katar’dan bol mali kaynak alarak kolayca yayılmacılık yapabileceğini sanan AKP’nin hesabı tutmadı. Suriye’yi Osmanlı döneminde olduğu gibi köleleştirebileceği hayaliyle sefere çıkan AKP, içeride savaş açtığı Kürt ulusal hareketinin bu kez sınırları dibinde yeni mevzi kazanmasıyla yüz yüze kaldı.
Kofi Annan istifa etti
Birleşmiş Milletler Örgütü ve Arap Birliği özel temsilcisi olarak Suriye konusunda barışçı politik bir çözüm bulmakla görevlendiren Kofi Annan, 2 Ağustos günü istifa etti. İstifa kararı, 31 Ağustos’ta yürürlüğe girecek. Annan, Suriye’deki tarafların ve onları destekleyen dış devletlerin tutumlarını değiştirmemesi nedeniyle “sahada durumun daha da askerileştiğini” ve artık görevini yapamaz duruma geldiğini söyledi.
- İsmail Kaplan
