AKP’nin hesaplarını bozmak için

Özgecan Aslan AKP’nin kadın düşmanı gerici söylem ve icraatının yarattığı karanlık ortamda vahşice katledildi. Gazeteci Nuh Köklü AKP’ye sürekli sıkıyönetim yetkisini veren İç Güvenlik Kanunu’nu protestodan dönerken bir dükkân sahibi tarafından öldürüldü. Katilin, “Arkadaşlarıyla kartopu oynuyordu, kartopu dükkânımın camına isabet etti” bahanesinin arkasında, AKP’nin “Bizim medeniyetimizde esnaf gerektiğinde asayişi temin eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hâkimdir” çağrısının yattığı besbelliydi.

Büyük korku
Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi’nden beri düşme korkusuyla yaşayan AKP, her toplumsal ve siyasal protestoyu “terör eylemi”, her direnişçiyi “terörist” sayma yetkisine kavuşmak için Meclis’te muhalif milletvekillerini dövüyor, kafa yarıyor. İçeride ve dışarıda iyice köşeye sıkıştığını gören AKP, kendisini faşizme özgü yetkilerle donatarak halka gözdağı vermek, sokakları ve meydanları ıssızlaştırmak, kamusal alanları hak arayan emekçilerden, direnişçi kitlelerden arındırmak istiyor.

AKP’nin seçim hesabı
Özgecan Aslan cinayetine karşı bütün ülkeyi saran büyük kadın öfkesini, sokaklara dökülen yüz binleri; Birleşik Haziran Hareketi BHH’nin, Alevi örgütlerinin ve Eğitim Sen sendikasının eğitimde gerici dayatmalara karşı başarıyla uyguladığı uyarı boykotunu gözleyen; 15 bin metal işçisinin grevini ancak 12 Eylül faşizminden miras aldığı yetkiyle, “milli güvenliği bozucu olduğu” gerekçesiyle durdurabilen AKP, büyük bir telaş içinde kapağı 7 Haziran genel seçimine atmaya çalışıyor. Bugüne kadar en başarılı olduğu alanın sahte seçim oyunu olduğunu bilen AKP, sistemli terör, şantaj, sadaka ve beyin yıkama politikası ile yüzde 10 seçim barajını ve türlü çeşitli seçim hilelerini birleştirerek bir kez daha seçimleri güdümleyebileceğini hesaplıyor.

Tutarsız muhalefet
AKP’nin en güçlü kozunun sahte seçim oyunu olduğu ortadayken, Meclis’teki muhalefet partileri ne yazık ki, yüzde 10 seçim barajına ve İç Güvenlik Kanunu’na karşı büyük bir kitlesel direnişi örgütlemek, halkı sokaklara ve meydanlara çağırmak yerine, seçime AKP’nin çizdiği çerçeve içinde gitmeyi ve faşizmin yasallaşmasına karşı mücadeleyi parlamento içinde tutmayı fiilen kabul ettiler. Gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimine karşı ilkeli bir mücadele programını benimseyerek bütün ulusal demokratik güçlerin birliğini sağlamaya çalışmak yerine, kendi dar bakışlarıyla uzlaşmacı seçim blokları oluşturmayı tercih ettiler.

Uzlaşmacı programlar
Meclis’teki muhalefet partileri, iki ayrı koldan, AKP’yle ödünsüz mücadele yerine onunla işbirliği yapmayı seçtiler. Onunla müzakere yürütmeyi, onu barış ortağı ilan etmeyi veya olası koalisyon ortağı saymayı, “akıl yoluna davet etmeyi” yeğlediler. NATO’dan çıkmak ve emperyalist savaş politikalarını durdurmak yerine, kendilerini ABD ve AB’ye beğendirmeyi, ABD’nin bölgesel hesaplarına uyum sağlamayı gerçekçilik saydılar. Özelleştirmelere son vermek, bankaların ve holdinglerin vurgunculuğunu ortadan kaldırmak yerine “iç ve dış sermaye çevrelerine güven vermeyi” esas aldılar. Eşitlik ve özgürlük temelinde halkların barışı yerine, yerli ve yabancı egemenlerle pazarlığı yüksek politika saydılar. Gericiliğe karşı laikliği benimseyecek yerde, dinciliğe felsefi, siyasal ve örgütsel, pratik ödünler vermeyi marifet bildiler.

Uzlaşmacılar suçluyor
Dahası da var. Uzlaşmacı muhalefet partileri, halkın bizzat egemen olduğu tam bağımsız, demokratik, laik, kamucu, barışçı bir ülke hedefinde birleşen komünist, sosyalist, devrimci demokrat, sosyal demokrat ve ilerici güçleri kendi uzlaşmacı çizgilerinin peşine takmaya çalıştılar. Üstelik, parlamenter hayalleri somut olguların yerine, seçim cambazlığını emekçi kitleleri örgütleme ve seferber etme görevinin yerine koydular; sözü edilen güçlerin oluşturduğu BHH’yi parlamenter hayallerini paylaşmadığı, seçim cambazlığına katılmadığı için suçladılar.

İlkeli ve kapsamlı mücadele
Oysa BHH, AKP’ye ve yardakçılarına karşı her düzlemde kararlı mücadeleyi savunarak geniş halk kitlelerinin duygu ve düşüncelerine tercüman oluyor. Bu arada, halk arasında şu ya da bu ölçüde etkili olan hayalleri de görmezden gelmiyor, bu hayalleri dikkate alıyor. Uzlaşmacı partilere oy vererek, adeta bir sihirli dokunuşla AKP’den, gericilikten, vurgunculuktan, savaştan, emperyalizmden ve sömürgecilikten kurtulacağını, barışa ve laikliğe kavuşacağını sanan kesimlerin gerçekleri kendi tecrübeleriyle anlamaları için fırsat verdiği gibi, onlarla birlikte yürürken katı gerçekleri anlatıyor, boş hayallere karşı uyarı görevini yerine getiriyor.

AKP’yi ve yardakçılarını, hizmetkârı olduğu emperyalizmi ve işbirlikçilerini, işçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, ezilen halkların, kadınların, gençlerin, aydınların birliği ve örgütlü mücadelesi yenecek. AKP’nin sahte seçim oyununu esas alan uzlaşmacıların nafile projeleri değil.

28 Mar 2015
paylaş