‘Bekleme odası’ndan çıkış

16 Haz 2015

7 Haziran 2015, sıradan bir “milletvekili seçimi”nin ötesine geçirildi ve sonuçta “tek adam”a dayalı bir yönetim biçiminin reddedilmesi ile sonuçlandı. Seçmen, AKP dışındaki üç partinin özveride bulunmalarını, parlamenter sistemi tıkıldığı “bekleme odası”ndan çıkartmalarını beklemektedir.

3 Kasım 2002’de, geçerli oyların yüzde 34,28’ini alarak TBMM’de 363 milletvekili ile temsil edilen AKP, bu kez geçerli oyların yüzde 40,86’sını aldığı halde TBMM’ne ancak 258 milletvekili sokabildi.

Yüzde 10 barajı
Bu “çarpık” tablonun nedeni, 12 Eylül’ün “istikrar” sağlama aracı olarak öngördüğü ve yasalaştırdığı yüzde 10 seçim barajıdır. Kasım 2002’de, sadece AKP ile CHP’nin yüzde 10 barajını geçebilmesi, geçerli oyların yüzde 46,33 gibi neredeyse yarıya yakınının ise -hatırlatalım: DYP yüzde 9,54; MHP yüzde 8,36; Genç Parti yüzde 7,25; Demokratik Halk Partisi yüzde 6,22; Anavatan Partisi yüzde 5,13 vd.- seçim barajından ötürü TBMM’de temsil edilememesi, AKP’nin “tek başına” hükümet kurabileceği bir çoğunluğu elde etmesine yol açmış, Haziran 2015’de, yüzde 10 barajını iki partinin değil, dört partinin geçmesi sonucu, AKP, geçerli oyların yüzde 40,86’sını aldığı halde, TBMM’de, “tek başına” hükümet kurabilecek bir çoğunluk elde edememiştir.
Kasım 2002’de, 12 Eylül’ün getirdiği seçim barajından yararlanan AKP, 13 yıl boyunca “tek parti” olarak iktidarı elinde bulundurmuş, TBMM’deki çoğunluğunu sonuna kadar kullanarak Türkiye’nin 1946’da yöneldiği “çok partili sistem”i, “tek partili sistem”den de öteye “parti devleti”ne dayanan bir “tek adam” yönetimine dönüştürmek için gereken adımların hepsini birbiri peşi sıra atmakta hiçbir sakınca görmemiştir.

Raftaki kavramlar
Bu çerçevede, parlamenter sistemin “bekleme odası”na alındığı vurgulanmış, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, laiklik, Cumhurbaşkanının tarafsızlığı gibi bir dizi önemli kavramın içi boşaltılarak rafa kaldırılmıştır. Ve bütün bunlardan “arındırılan (!)” ülkeye de “Yeni Türkiye” gibi bir “deli gömleği” giydirilmeye kalkışılmıştır.
7 Haziran 2015 akşamı sandıklar açıldığında ortaya çıkan tablo, AKP, CHP, MHP ve HDP’nin TBMM’de, sırasıyla, 258, 132, 80 ve 80 milletvekili soktuğunu ve “koalisyon”dan başka bir çözümün -şimdilikufukta görünmediğini ortaya koymuştur.

Olasılıklar
Matematik olasılıklar -“azınlık hükümetleri” bir yana- şunlardır: AKP-CHP=390; AKP-MHP= 338; AKP-HDP= 338; AKP-MHPHDP= 418; CHP-MHP-HDP= 292.
Kimi çevrelerin “AKP’nin yer ikaldığı bir koalisyon”dan yana kamuoyu oluşturmaya soyundukları görülmektedir. Kimse ne kendini ne de seçmenleri kandırmasın: Geride kalan 13 yıl içinde Türkiye’nin “çivisini yerinden çıkartmış olan” AKP’nin yer aldığı herhangi bir koalisyonun, 13 yılın “yıkımı”nı onarması, rayından çıkartılmış Türkiye’yi yeniden rayına oturtması olanaklı değildir.

Ortak noktalar
Raydan çıkartılan Türkiye treninin devrilmesini elbirliğiyle önlemeyi başaran üç partinin, birbirlerini yıpratma, kendini güçlendirme vb taktikleri bir yana bırakarak, kendi siyasal programlarını uygulama- ya geçirmeyi de bir süre erteleyerek, “ortak” noktalarda iş ve güç birliği yapmalarını, hükümet kurma görevini üstlenmelerini, seçmenin iradesi “zorunlu” kılmaktadır. Üç partinin böyle bir özveride bulunmaları, parlamenter sistemi tıkıldığı “bekleme odası”ndan çıkartabilir, başta seçim barajı olmak üzere 12 Eylül artığı yasal düzenlemeleri temizleyebilir, güçler ayrılığını yeniden sınırları içine çekebilir, hukukun üstünlüğünü sağlayabilir, laikliği yeniden yükselen değer yapabilir.
Kısacası, 13 yıldır topluma giydirilen “deli gömleği”ni çıkartabilir ve toplumun “cinnet geçirme” noktasına gelen “ruh sağlığı”nı düzeltebilir.

paylaş