Metal işçilerinin, Metal Sanayicileri Sendikası MESS ve Türk Metal arasında imzalan 2014-2017 dönemi grup toplu iş sözleşmesine yönelik tepkisi büyük bir isyan dalgasına yol açtı. Bursa Renault fabrikasında 14-15 Mayıs gece vardiyasına gelen işçilerin, arkadaşlarından bazılarının işten atıldığını öğrenmesi üzerine vardiyaya girmemesi ile, saat 00.00’da başlayan eylem kısa sürede yayılarak isyana dönüştü. İnsanca yaşamaya yetecek ücret, temsilcilerini demokratik yollarla seçebilmek, sarı sendika Türk Metal’in iş yerine sokulmaması ve hiç kimsenin işten atılmaması talebiyle başlayan direniş ile Renault, Tofaş, Ford Otosan, Türk Traktör, Mako, Coşkunöz, Ototrim, Valeo başta olmak üzere birçok fabrikada üretim durdu. Direnişin etkisi uluslararası boyutlarda hissedildi. Motor üreten Bursa fabrikasının durması ile Renault’un Romanya ve İtalya fabrikalarında da üretim durdu.
Yıllar süren esaret
On binlerce metal işçisinin ayağa kalkmasının altında, yıllardır patron-MESS, Türk Metal, iktidar boyunduruğu altında dayatılan kölelik koşulları yatıyor. 12 Eylül faşizminin etkisiyle metal işkolunda en büyük sendika olarak konumlandırılan Türk Metal sermayenin taleplerini işçilere dayatmaktan ibaret olan toplu sözleşmeler yaptı. Türk Metal, sermayenin elinde o kadar yararlı bir alet oldu ki, Birleşik Metal İş’in örgütlenmeye başladığı yerlerde patronlar hemen baskı ve zorla Türk Metal’i örgütlemeye çalıştılar. Türk Metal’in işe yaramadığı yerlerde ise benzer özelliklere sahip Çelik İş’i devreye sokmaya çalıştılar. Sarı sendika boyunduruğunu kıramayan metal işçisi ise bunun bedelini MESS dayatmaları altında imzalanan kölelik sözleşmeleriyle, sefalet ücretleriyle ödedi.
Metal işkolundaki MESS dayatmaları esas olarak 1992’de DİSK’in yeniden açılması ve Birleşik Metal İş’in sahneye etkili şekilde girmesiyle hafiflemeye başladı. Birleşik Metal İş’in demokratik yapısı ve sendikal mücadelesi ilk olarak MESS ile Türk Metal arasında imzalanan çerçeve sözleşmeler olan grup toplu iş sözleşmelerinin (grup TİS) daha iyi koşullarda imzalanmasını getirdi. Metal işçilerinin Türk Metal boyunduruğunu kırma mücadelesi de buna bağlı olarak hızlandı. 1990’ların sonunda metal işçisi bugünküne benzer şekilde kitlesel olarak ayağa kalktı. Ama o günün koşullarında bu hamle istenilen sonuçları vermedi. Başta ücretler olmak üzere çeşitli alanlarda iyileşmeler sağlansa da boyunduruk tam olarak kırılamadı.
Dipten gelen dalga
Metal işçisinin MESS Türk Metal boyunduruğundan kurtulmak için mücadelesinin yükseleceğinin ilk işaretleri Birleşik Metal İş sendikasının 2010 yılında giriştiği mücadele ile verildi. Birleşik Metal İş, işkolundaki en büyük işçi sendikası ile MESS arasında imzalanan ve diğer sendikaları baskı altına alan grup TİS’e karşı bayrak açarak birçok işletmede greve gitmiş ve grup TİS’in çok üzerinde kazanımlar sağlamıştı. Bu adım istenirse sarı sendikanın bütün işçilere giydirmeye çalıştığı deli gömleğinin parçalanabileceğini ortaya koymuştu. Bunu 2012’de Bosch işçilerinin Türk Metal’den ayrılarak Birleşik Metal İş’e geçmek için başlattıkları mücadele izledi. 2014 yılında başlayan TİS görüşmeleri sonucunda Birleşik Metal İş’in yine MESS dayatmalarına karşı mücadeleyi yükseltmesi ve greve gitmesi bütün metal işçilerinde heyecan yarattı. Grev etkili oldu ve 14 iş yeri MESS’ten ayrıldı. Hükümet MESS’in dağılma olasılığını görerek “milli güvenlik” gerekçesiyle grevi iki ay erteledi. Ne var ki Birleşik Metal İş üyelerinin direnişini kıramadı. Direniş sürdürüldü. Birleşik Metal İş grup TİS’in çok üzerinde sözleşmeler imzalamaya başladı. Bu durum metal işçileri arasında Türk Metal’in imzaladığı sözleşmelere tepkilerin artmasına yol açtı. Bu esnada Bosch yönetimi, işçilerin Birleşik Metal İş’e geçme mücadelesinden çekinerek grup TİS’in çok üzerinde artış yapmak zorunda kaldı. Böylece Türk Metal bir iş yerinde diğerlerinden çok farklı bir sözleşme imzalamak zorunda kalmış oldu. İşte bu metal işçileri için bardağı taşıran son damla oldu. Toplu istifalar gelmeye başladı. Türk Metal her zamanki gibi istifa eden işçilere saldırdı. Toplantı yapan işçileri darp etti. Yine alışılageldiği üzere öne çıkan işçileri patrona bildirerek işten atılmalarını sağladı. Ama bu sefer bu saldırıların hepsi geri tepti ve on binlerce metal işçisi direnişe geçti.
Zafer direnen işçinin olacak
Metal işçilerinin direnişi ilk sonuçlarını vermeye başladı bile. 24 Mayıs 2015 itibarıyla Tofaş, Mako ve Ototrim’de işçilerin talepleri doğrultusunda anlaşma sağlandı. Patronlar ücret artışını yakın zamanda yürürlüğe sokacaklarını, iş yerlerinde işçilerin seçtikleri temsilcileri tanıyacaklarını, kimseye sendikal tercihleri yüzünden baskı yapılamayacağını ve hiçbir işçiyi işten atmayacaklarını bir protokole bağlayarak kabul etti. Diğer iş yerlerinde direniş sürüyor. Ama metal işçileri sarı sendika, MESS ve iktidar boyunduruğundan kesin olarak kurtuluşu sağlayacak yönelimi henüz ortaya koymadılar. Sarı sendikaya duyulan öfke giderek sendikalara karşı güvensizliği beraberinde getirmiş durumda. Oysa elde edilen kazanımların korunması, geliştirilmesi ve yeni işçi simsarlarının ortaya çıkmasının önlenmesi işçilerin yönettiği, üyelerinin çıkarlarını korumayı hedefleyen sendikalarda birleşmekle mümkündür. Metal işkolunda bunun adresi de tüzüğü, işleyişi, sendikal anlayışı, TİS’leri işçilerin onayı olmadan bağlamaması ve mücadeleci tutumuyla metal işçilerinin direnişinin filizlenmesinin zeminin yaratan Birleşik Metal İş’tir. Birleşik Metal İş’te iş yeri temsilcilerinden genel merkez yöneticilerine kadar herkes ancak işçilerin demokratik yollarla gerçekleştirdikleri seçimlerle göreve gelebilmektedir. Dolayısıyla görev süresi boyunca üyesinin doğrudan etkisine açıktır. Direnişteki metal işçileri sermayeden, siyasi iktidardan bağımsız; üyelerinin ve işçi sınıfının bütününün çıkarını savunan Birleşik Metal İş’te birleşirse elde ettiği kazanımlar kalıcı olacaktır.
- Onur Balcı