- Milliyet
Hafta tatili, Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın TBMM gündemine gelmesiyle birlikte çalışma hayatının en çok konuşulan konusu hâline geldi. Hafta tatili, çalışanlara iş günlerinde çalışmış olmaları koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde en az yirmi dört saat kullandırılan dinlenme zamanını ifade ediyor. Hafta tatili hem İş Kanunu’na, hem de Borçlar Kanunu’na göre çalışana kullandırılması zorunlu olan bir izin.
Sanayinin Geliştirilmesi Kanunu birinci maddesiyle Hafta Tatili Kanunu’nu yürürlükten kaldırıyor. Hafta Tatili Kanunu işletmelerin haftada bir gün tatil edilmesini zorunlu tutuyor. İşletmelerini sürekli çalıştırmak isteyenlere ruhsat zorunluluğu getiriyor. Günümüzde işletmeler yedi gün, yirmi dört saat çalışıyor. Bu durumda işverenler bürokratik işlemle uğraşmak zorunda kalıyor.
İşletmenin çalışması ile işçinin çalışmasını birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Bir işletme, işçilerin yasada getirilen çalışma sürelerine uyarak, faaliyetini yedi gün, yirmi dört saat sürdürebilir. Bunun anlamı, işveren yasal çalışma süreleri sınırına uyacak, üretimini devamlı kılmak istiyorsa daha çok işçi istihdam edecek demektir.
Hafta tatiline devam
Hafta Tatili Kanunu’nun 2. maddesinde çalışanların altı günden fazla çalıştırılmalarının yasak olduğuna ilişkin bir hüküm yer alıyor. Tartışmalar da bu hükümden doğuyor. Hafta Tatili Kanunu’nu tek başına ele aldığımızda işçiler için hafta tatili hakkının ortadan kalktığı gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Ne var ki hafta tatili hakkı sadece Hafta Tatili Kanunu’nda düzenlenmiş bir hak değil. Bu hak esas, temel iş kanunlarında düzenleniyor. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre; “işçilere tatil gününden önce belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.” Aynı şekilde Borçlar Kanunu; “İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkân vermezse, bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür” diyor. Bu temel kurallarda hiçbir değişiklik meydana gelmiyor. Dolayısıyla Hafta Tatili Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması sadece işletmelerin sürekli çalışabilmesiyle ilgili bir konu.
İşçilerin hafta tatilinde çalıştırılmaları yasaklanmıştır. Hafta tatili, işçilerin tatil gününden önceki iş günlerinde çalışmış olmaları halinde hak edilen bir izindir. Çalışanlara bu iznin haftada bir verilmesi zorunludur. Yirmi dört saatin altında bir süre haftalık izin verilmesi halinde, hafta tatilinin hiç kullandırılmadığı kabul edilmektedir. Çalışana hafta tatilinde çalışması karşılığı yüksek ücret ödenmesi de sonucu değiştirmez. Çünkü hafta tatili kuralı işçinin sağlığının korunması için getirilmiş bir kural, işçinin isteği ile dahi bu haktan vazgeçilemez.
En sık yapılan yanlışlardan biri hafta tatili arasının on iki güne kadar uzatılması. İki hafta tatili arasında en fazla altı gün olmak zorunda. Aksi halde işverene çeşitli yaptırımlar uygulanacaktır. Hafta Tatili Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması bu kuralların ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Bahsedilen kurallar başta İş Kanunu olmak üzere, iş hukuku mevzuatında halen geçerliliğini koruyor.
Anayasal bir zorunluluk
Hafta tatili hakkı iş kanunlarına kendiliğinden gelen bir hak değildir. Anayasanın 50. maddesi, “Dinlenmek, çalışanların hakkıdır” diyor. Hafta tatili hakkını iş sağlığının korunması için bir zorunluluk olarak düzenliyor. Anayasanın çalışma hayatına ilişkin bütün kurallarının yanısıra başta yaşam hakkını koruyan özelliği, hafta tatilinin kaldırılmasının önündeki en büyük engel olacaktır. Mevzuat değişikliklerini tek boyutlu değerlendirmekten kaçınılmalı, hukuk bütün olarak değerlendirilmelidir.