- Cumhuriyet
Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin 2.5 sene önce IŞİD sayesinde ele geçirdiği tartışmalı bölgelerde federal yönetimin tesisiyle, denklem tümüyle değişti. ‘Bağımsızlık’ diye yapılan hesaplar Bağdat’tan döndü. Gelişmeler 2014 bile değil, 2003 statüsüne dönüşe işaret. Yani Amerikan işgalinin öncesine... Bunun anlamı parçalanma ve Kürdistan’ın devletleşmesi projesinin savuşturulmasıyken, Suriye’ye etkilerinin olmaması imkânsız.
* * *
25 Eylül’deki bağımsızlık referandumu için IKBY lideri Mesud Barzani’yi uyaranlar eksik olmamıştı. Zorlanacağını, Kerkük’te çatışmaları herkes öngörüyordu. Ama kimse bu kadarını beklemedi. Barzani büyük oynayıp kaybetti.
Irak federal güvenlik güçleri Pazar gecesi harekete geçip 24 saat içinde Kerkük, petrol sahaları, stratejik kontrol noktaları ve askerî üsleri fazla bir çatışma yaşanmadan geri aldı. Peşmerge 2014’te IŞİD karşısında yaptığı gibi kaçıp gitti. Sadece milislerin olduğu Tuzhurmatu’da görece çatışmalar çıktı. Ertesi günü Neynova düzlüğünde Türkmen, Hıristiyan, Şabak ve Kakailerin yaşadıkları bölgelerin büyük kısmı ve batıda Ezidi ve Arap nüfusun bulunduğu Sincar/ Şengal alındı.
Kuzey petrollerinin üçte ikisinin kaynağı Kerkük iken artık fazladan petrol yok, toprak yok, uluslararası tanınma zaten yok. Tartışmalı bölgelerin federal zemine dönmesine ‘işgal’ diyen de...
* * *
Kerkük’te IKBY idaresi altındaki dönüşüme rağmen nüfusun yarısını Türkmen ve Araplar oluşturmaktaydı. Referandumda bağımsızlık için yüzde 80’lik onay çıksa bile katılım yüzde 50’de kalmıştı. Yani Kerkük’ün iki yüzü vardı. Arap ve Türkmenler bayram ederken, ‘Haşdiler sizi çiğ çiğ yiyecek’ söylemi sadece Kürtlerin kaçmasına yaradı.
* * *
İddialara göre mağlubiyetin sebebi Talabani cephesinin Irak ve İran ile anlaşması. Rivayet o ki, Barzani Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin 2014 statüsüne dönülmesi teklifini reddetti. Ama birliği sağlayamadı. Süleymani’nin arabuluculuğunda KYB, Bağdat ve Haşdi güçleriyle dokuz maddelik anlaşma yaptı. Doğruysa, en kritik unsuru Süleymaniye, Halepçe ve Kerkük’ü içeren yeni bir bölge tesisi. İşte bu özerk yönetimi bile manasızlaştırma potansiyeli taşıyor.
* * *
Kimileri tümüyle mezhepçi retorikle Halk Seferberlik Güçleri’ni (Haşdi) Şii İran ile eşleştiriyor. Bağdat’ın yerine Tahran’ı koyuyorlar. İran’ın Irak’taki etkisi muhakkak, ancak bu, Iraklıları ihmal eden ve Tahran’ın etkisini patlatmasına tersinden hizmet eden bir mantık.
Şu işe bakın ki meslektaşımız Ali Örnek, Kerkük operasyonunu yürüten ‘Altın Birlik’ komutanı General Fadhil Barwari’yi araştırıp Twitter hesabından dikkat çekici bilgiler yayımladı. Barwari Duhoklu bir Kürt. Gençken katıldığı peşmergeden 2003 işgali ile ayrılıp 2004’te Irak ordusuna katılmış. Irak’ta mezhep dengeleri var elbette ama mezhepçi gözlükler Irak’ı anlamaya yetmiyor. Ucuz analizleri kolaylaştırıyor.
* * *
Ve ABD… Washington en baştan Barzani’ye mesajını vermişti. IŞİD’le savaş teması altında Suriye ayağında kaybederken, Irak’ta bağımsızlık girişimini zamansız buldular, referandum sonucunu tanımadılar. Tillerson’un 25 Eylül’den iki gün önce Barzani’ye gönderdiği ‘vazgeçerse Bağdat ile müzakereleri destekleyeceği, sonuç çıkmazsa referandumun arkasında durulacağı’ vaadi taşıyan mektup belki de çok geç kalmıştı. Barzani yaktığı ateşi söndüremedi.
Dolayısıyla ABD federal bölge tesisini yeğledi. Operasyon için ‘yasal ve yerel güçlerle koordinasyon halinde alınmış bir anayasal önlem’ denilmesi tek başına kâfi. Şimdi Pentagon’un Irak’a eğit-donat misyonunu askıya alabileceği haberleri var ama bana kalırsa zor. Unutmamalı ki, Washington hesabını aslında ‘İrancı’ değil gayet ‘Amerikan’ destekli Başbakan Haydar el İbadi üzerinden yapıyor. İbadi bu zaferle 2018 seçiminde ABD’nin IŞİD vesilesiyle devirdiği Nuri el Maliki’ye karşı el üstünlüğü elde etti.
Ama bir sonraki hesaplaşmaya kadar kim öle kim kala... Kaçtır söylüyoruz, bölgede kim ne hesap yaparsa, şapkadan İran’ı çıkartıyor. Bir de Türkiye unsuru var ki… Onu da cuma yazısına bırakalım.