- Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Tahran’a inerken, Rusya İdlib’in ön cephelerini bombalıyordu ve bu zamanlamanın Türkiye’de yarattığı rahatsızlığı adı gibi biliyordu. Kaldı ki, bir önceki hava saldırısından duyulan memnuniyetsizlik kamuya açık olarak Moskova’ya iletilmişti...
Şekli şartların ikincisi, üç devlet başkanının buluşmasının canlı olarak tüm dünyaya yayınlanmasıdır. Bu gerçekten de ilginç ve nadir bir durum. Dış politika ile ilgili kurum ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde ders olarak okutulsa yeridir...
Sadece İdlib’i değil, Suriye ve Ortadoğu’yu, dünyadaki birçok ülke ve uluslararası kuruluşu bağlayan, dört gözle beklenen/izlenen bir buluşmanın canlı yayında verilmesine elbette şaşırmalıyız.
Burada hızla “gariplik görüntüsü”nün üzerine atlayanların, Türkiye kötü duruma düştü alkışçılarının aynı hızla aşağı düşme ihtimalini bilmek lazım; canlı yayın, bölgedeki herkese gösterdi ki, Türkiye üzerine düşeni yapmıştır ve daha fazlasını kimse beklememelidir!
Konuşmalar içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu şiir de hayli ağırdır. Ağırlığının Cumhurbaşkanı Ruhani’nin suratında yarattığı etkiyi gördük.
***
Kuşkusuz Astana Üçlüsü’nün genel olarak Suriye özel olarak İdlib buluşması üzerine iyi çalıştıkları anlaşılıyor. Belli ki üç ülkenin istihbarat, savunma, diplomasi kadrosu, kemiksiz/kılçıksız bir metni lop et olarak dünya kamuoyunun üzerine bir saniye içinde koydular ve zirve de bir saat içinde sona erdi...
Bu yüzden herhangi bir spekülasyona imkân tanıyacak, uzun ikili ve üçlü görüşmelerin Astana Üçlüsü’nde zafiyet görüntüsü vermesine olanak sağlayacak “bekleme” süreleri yaşanmadı.
Bu herkesi şaşırtmış olmalı. Özellikle ABD’nin bu toplantının gelişme aşamalarında içerikle ilgili bilgi edinemediğini ama kendisine yönelik bir “duruş” barındıracağını kestirdiğini görüyorduk.
Nitekim zirve sırasında İran tarafından ABD’nin bölgeden-mealen-“atılması”nın süreç ortakları tarafından doğru bulunduğunu içeren, “sorumlu Amerika” göndermesinin, bildiride de, “terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişim reddedilmiştir” gizli öznesiyle Amerika’nın üzerinin çizilmesi, Rusya’nın etkin haber sitesi Sputnik’in zirvenin ardından, “Tahran’da üçlü zirve: ‘Suriye’de güvensizliğin bitmesi için ABD’nin bölgedeki varlığı son bulmalı” manşetini atması, üçlünün en net mutabakatının “ABD” ile ilgili olduğunu işaretliyor…
Amerika’nın Trump’ın, “çıkıp, gidelim buradan” açıklamasının tam bu zamanlama ile “kalıyoruz” dönmesi de bununla alakalı. Çünkü İdlib’ten sonra sıra ister-istemez sıra Suriye’nin kuzey-doğusuna gelecektir. Zaten kimse, ABD’nin İdlib’teki masumlar için kaygılandığını düşünmüyordu.
İdlib’e yönelik askeri harekâtın yapılmasına ABD-ne derse desin-karşı değil, Kimyasal silah kullanılmasın, çünkü seçim öncesi iç dengeleri etkiler ve iş PKK/YPG’ye sıçramasın yeter.
***
12 maddelik ortak sonuç bildirisine gelince...
1, 7, 8, 9, 10, 11, 12’inci maddeleri protokoler ve nezaket cümleleri sayabiliriz. 2’inci madde ABD ve YPG/PYD’yi hedef almakta; “(Taraflar), Suriye’ye komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir”...
3’üncü maddede kimsenin ilgisini çekmeyen son satır, zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında yaptığı bir vurguyla ayrı bir anlam yüklenebilir mi?..
Şöyle; “… Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna…” Hemen aynı cümle Erdoğan tarafından da zikredildi ama bahsettiğimiz tonlama, “Astana’nın asgari müştereklerini sağlayan ruh…” Sanki cümle, “bir de azami müşterekleri var” diye bitti! Bunu şimdilik “zorlama” bir yorum olarak arşive kaldırıyorum. Zamanla taşıdığı koz ortaya çıkarsa anımsatırım.
Fakat Türkiye’nin Suriye’deki mevcudiyetine yönelik bir beklentinin doğmasına, sıranın oraya gelme dokundurmalarına reaksiyon olarak da anlayabiliriz.
Metinde üzerinde durulması gereken, öyle mi böyle mi cümleleri gayet sınırlı...
- “Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir”...
- “BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DAEŞ, Nusra Cephesi, ile El Kaide veya DAEŞ’le ilgili tüm diğer…lerinin tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılığını teyit etmişlerdir”...
- 5 ve 6’da, “artık Suriye meselesini siyaseten bağlayalım”-maddeleridir.
Ancak Tahran Zirvesi’nin ve liderler bildirisinin esas teması, siyasi mesajı; Suriye’de işin kabasının bittiği, Rusya ve İran’ın-işin başından beri Şam’ın yanında duran ana müttefikler olarak-artık işi siyasi sonuca bağlamak, uluslararası platformlarda onaylatma yoluna hızla çıkma arzusu duydukları görülüyor.
Nihayet, en merak edilen, ‘İdlib’e yönelik bir harekât yapılacak mı” sorusu da net karşılık buldu. Evet yapılacak. Bu da sürpriz olmadı. Yapılacak ama Türkiye’nin “hassasiyet ve tekliflerine” özen gösterilecek
Bunların içinde nokta operasyonlar, derinlikli ve çaplı istihbarat faaliyetlerinin bölgedeki unsurlara yönelik kullanımı, güvenliğe-Rus üslerine yönelik-Türkiye’nin desteği, muhalifler üzerindeki özel Ankara etkisi dahildir.
