Ömrünün neredeyse yarısını çalışarak geçiren biz milyonlarca emekli, yaşamımızın sonbaharında bile çalışmak zorunda bırakılıyoruz.
Açlık sınırının 1.916 lira, yoksulluk sınırının 6.626 lira olduğu günümüzde, emeklilerin tamamı yoksulluk sınırının altında, yüzde 75’i ise açlık sınırının altında maaş almaktadır.
Avrupa ülkelerinin emekli yurttaşları, emekli aylıkları ile dünya turuna çıkarken, Türkiye’de Tüketici Kredisi ve Kredi Kartı kullanarak günlük yaşamlarını sürdürmek zorunda bırakılan biz emeklilerin yüzde 60’ı bankalara borçlu durumda olup, yüzde 25’i ise borçlarını ödeyemediğinden icralık duruma gelmiştir.
Çalıştığımız yıllar boyunca Gelir Vergisi, Damga Vergisi, Emeklilik Keseneği ve Sağlık Sigortası Primi olarak her ay maaşlarımızdan yapılan kesintiler yetmezmiş gibi, emekli maaşlarımızdan da her ay Muayene Katılım Payı, Reçete Bedeli, İlaç Katılım Bedeli ve İlaç Fiyat Farkı gibi isimler altında kesinti yapılmaya devam edilmektedir.
Krizin sorumlusu emekliler değildir!
Hepimizin her gün yaşadığı ve çok iyi bildiği gibi biz emeklilerin sorunları artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Deyim yerindeyse artık bıçak kemiği delip geçmektedir.
Döviz kurlarındaki artışlar gerekçe gösterilerek temel tüketim mallarına, akaryakıt ürünlerine, elektrik, su ve doğalgaz fiyatlarına peş peşe gelen zamlar yapılmaktadır.
Tüketim mallarına ve hizmetlere arka arkaya yapılan zamlar dışında halkın yaşamını sürdürebilmesi için zorunlu ihtiyaçları arasında yer alan temel gıda maddelerinden, Elektrik, Su ve Doğalgaz gibi tüketim harcamalarına ait faturalar üzerinden söz konusu mal ve hizmetlerin maliyet, kullanım ve tüketim bedelinin dışında KDV, Dağıtım Bedeli (Kayıp Kaçak Parası) başta olmak üzere çeşitli isimler altında dolaylı olarak ağır miktarda vergiler alınmaktadır.
Hâl böyle iken, her yıl milyarlarca lira kazanç elde eden holdingler dururken en fazla vergiyi ücretliler ödemektedir.
Yurttaşlardan iğneden ipliğe kadar her şeyinden vergi tahsil eden devlet, büyük şirket sahiplerine tanıdığı vergi muafiyetleri yetmezmiş gibi, uzlaşma ve vergi affı ile ödemedikleri vergi borçlarını da affetmektedir.
Emekliler ve tüm emekçi yurttaşlar ağır zamlar ve dolaylı vergiler altında ezilirken, döviz ticareti, borsa faaliyetleri, faiz gelirleri, altın, pırlanta ve her türlü mücevherat alım satımı ülkemizdeki vergi kayıp ve kaçağının en fazla olduğu sektörlerin başında gelmektedir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, “Döviz kurundaki artışın doğalgaz ve elektrik fiyatlarına zorunlu olarak yansıtıldığını” söylemektedir.
Doğalgaz ve elektrik maliyetlerini etkileyen kur artışının emekli maaşlarının da satın alma gücünü düşürdüğünü ve emeklileri kayba uğratarak yaşamlarını zorlaştırdığını Bakan ve diğer hükümet yetkilileri acaba bilmiyorlar mı?
Artık yeter diyoruz! Krizin sorumlusu emekliler değil; mücahit müteahhitler, emlak baronları, tefeci bankerler, döviz tüccarları ve borsa simsarlarıdır. Bu yüzden krizin faturasını emekliler değil; krizi yaratanlar, döviz ticaretinden, faiz ve borsa gelirlerinden zenginleşenler ödemelidir.
Taleplerimiz:
- İnsanca ve onurlu bir yaşam için, yaşanabilir bir ücret istiyoruz.
- Döviz kurlarındaki artışlar ve peş peşe gelen zamlar nedeniyle emekli maaşlarında yaşanan kayıplar giderilerek, emekli maaşlarına sahte enflasyon oranına göre değil, gerçek enflasyon oranına göre zam yapılsın!
- Temel tüketim mallarına, akaryakıta, elektriğe, suya ve doğalgaza yapılan zamlar geri alınsın!
- Emeklilerin insanca ve onurlu bir yaşam sürdürebilmeleri için, İşçi, Memur ve Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki eşitsizlik giderilsin.
- Tüm emeklilere yılda dört defa birer maaş tutarında ikramiye ödensin.
- Sağlık hizmetlerinde uygulanan tüm kesintiler kaldırılsın.
- Toplu taşıma araçlarında ülkenin her yerinde emeklilere ve eşlerine ücretsiz ulaşım hakkı sağlansın.
- Anayasanın 51. naddesinde tanımlanan Sendika Kurma Hakkı Çalışanlarla birlikte Emeklileri de kapsayacak şekilde değiştirilerek, Toplu Sözleşme Hakkı ile birlikte Anayasal güvence altına alınsın.
Birlikte güçlüyüz, birlikte başarabiliriz!
Krizin faturasını emekliler değil; krizi yaratan holdingci patronlar, inşaat ve emlak baronları, döviz, borsa ve faiz lobicisi tefeci tüccarlar ödesin!
Tüm emeklileri, insanlık onuruna yakışan sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam için, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için, Tüm Emekliler Sendikası (Emekli Sen) çatısı altında örgütlenmeye davet ediyorum.
Emekli yurttaş, sensiz bir kişi eksiğiz! Birlikte güçlüyüz! Birlikte başarabiliriz!
İnsanca onurlu bir yaşam ve güvenli bir gelecek için, Tüm Emekliler Sendikası’na üye ol!
Sen de katıl, hayatımızı ve kaderimizi değiştirelim!
- Selim Dikel
