Diktatörlerin sonu: Ya devrim ya darbe

18 Nis 2019

 

Sudan’ı 30 yıldır yöneten Ömer el Beşir 4 aydır süren halk hareketinin ardından devrildi. Ancak El Beşir’in yerine yönetime ordu el koydu ve bu haliyle değişim darbeye dönüştü.

Peki, darbe, halk hareketinin daha da ileri gitmesinden korkan ve rejimi kurtarmaya çalışan ordunun bir refleksi mi, yoksa arkasında onu yönlendiren bir dış parmak mı var? Çünkü pek çok analist, ilk andan beri olağan şüpheli olarak ABD’yi işaret ediyor. İnceleyelim:

ABD faktörü
ABD, elbette Ömer el Beşir yönetiminden rahatsız olabilir. Zira Sudan’ın en büyük ticaret ortağı Çin. Üstelik Sudan, Çin’le petrol üretimi anlaşmasından barışçıl nükleer enerji üretimi anlaşmasına kadar bir dizi ABD’yi rahatsız eden anlaşma yaptı.

Öte yandan ABD, 1997’den beri sürdürdüğü Sudan’a ekonomik yaptırımı, bu ülkenin artık “bölgesel sorunların çözümünde ve terör tehlikesine karşı ABD ile yakın ilişki içinde olduğu” gerekçesiyle 2017’de kaldırdı. ABD, 1993’te “teröre destek veren ülkeler listesi”ne aldığı Sudan’ı, 6 başlıktaki yasal şartları yerine getirmesi halinde bu listeden çıkaracağını açıkladı.

Körfez faktörü
1989’da Sudan’da darbe yapan ve uzun süre ülkeyi İhvan’la birlikte yöneten El Beşir, bu örgütün 1999 yılında Meclis’te aldığı bir kararla kendi yetkilerini sınırlamaya kalkması üzerine, Meclis’i lağvetti ve İhvan lideri Turabi’yi tasfiye etti. (İhvancıların bir bölümü El Beşir’in safına geçti.)

Şeriat ilan ederek ülkesini bir iç savaşa sürükleyen ve bölünmesine neden olan El Beşir, 2011’de Güney Sudan’ın ayrılmasıyla petrol gelirinden oldu ve ekonomik krize girdi. El Beşir krizi aşmak için en sonunda Körfez’e teslim oldu!

İşe önce Suudi Arabistan adına, daha 2015 yılından itibaren Yemen’e asker göndermekle başladı. (Karşılığında Sudan’a 2016 yılında Körfez’den 2.5 milyar dolar yardım gitti.) Ve El Beşir yavaş yavaş İran’la arasına mesafe koymaya başladı.
 

El Beşir son olarak Körfez’in “Yeni Suriye Açılımı” adına, 17 Aralık 2018’de Şam’da Beşşar Esad’ı ziyaret etti. Körfez özetle El Beşir üzerinden Esad’a, “Suriye krizi Arap krizidir” mesajı veriyor ve İran’ı dışlaması şartıyla yeniden Arap Birliği’ne kabul edileceğini belirtiyordu.

Ekonomik kriz
Sudan’daki gelişmelerin arkasında doğrudan bir dış parmak aramadan önce, içerideki gerçeği doğru saptamalıyız.

Öncelikle Sudan’da eylemler yeni başlamış değil, 19 Aralık 2018’den beri Sudanlılar ayakta ve El Beşir’in istifasını istiyor. Çünkü Kasım 2018’de Sudan parası yüzde 90 değer kaybetti ve enflasyon yüzde 70’e yükseldi. Benzinden başlayarak her şeye zam geldi. Fakat özellikle ekmeğe yapılan üç kat zam bardağı taşırdı ve halk 19 Aralık’ta ülkenin kuzeydoğusundaki Attaba’da ayaklandı. O tarihten bu yana Sudanlılar her türlü şiddete ve baskıya rağmen El Beşir’i protesto etmeyi sürdürüyor.

Ordu, 23 Aralık’ta bir bildiri yayımlayarak El Beşir’e desteğini ilan etti. Ancak eylemlerin kararlılıkla sürmesi sonrası ordu bir yol ayrımına geldi: El Beşir’i destekleyip halkla karşı karşıya mı gelecekti? Yoksa El Beşir’e el çektirip rejimi mi kurtaracaktı?

İkincisini seçti: Ordu yönetime 11 Nisan’da el koydu. El Beşir’in savunma bakanı (eski Genelkurmay Başkanı) Avad bin Avf, El Beşir’in yıkıldığını ve 2 yıllık geçişin başladığını ilan etti. Ancak protestolar devam etti ve sadece El Beşir’in değil, rejimin hedef alındığı mesajı verildi. Bunun üzerine Bin Avf da 24 saat dolmadan istifa etmek zorunda kaldı ve sokağı yatıştırmak adına yerine Genelkurmay Başkanı Org. Abdulfettah el Burhan geçti.

Fakat halk eylemleri sürdürüyor!

Mısır dersi
Bu olgulara bakarak şimdiden kesin bir şey söylemek mümkün değil.

Ancak Mısır dersi önemli: Orada da halk uzun süren kitle eylemleri ile 2011’de Mübarek’i yıkmış ama en örgütlü kuvvet olan İhvan (Mursi) iktidara konmuştu. Halk bu kez Mursi’ye karşı ayaklanmış, ordu (Sisi) Mursi’yi devirerek rejimi kurtarmış, devrimi çalmıştı!
 

Programı ve öncüsü olmayan kendiliğinden halk hareketlerinin devrimini, en örgütlü kuvvet kimse (ki genelde ordu) rejimi kurtarmak adına çalar!

paylaş